Reklam

Dünya Çevre Günü'nde İzmir karnesi: Efemçukuru, Gaziemir, Aliağa...

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, 5 Haziran Dünya Çevre günü nedeniyle İzmir'in 2017 Çevre Raporu'nu açıkladı. İzmir'in çevre sorunları ile boğuştuğunu, Aliağa'da ağır sanayi kirliliği ve gemi söküm tesislerinin neden olduğu kirliliğin devam ettiğini belirtildi.

Dünya Çevre Günü'nde İzmir karnesi: Efemçukuru, Gaziemir, Aliağa...

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, 5 Haziran Dünya Çevre günü nedeniyle İzmir'in 2017 Çevre Raporu'nu açıkladı. İzmir'in çevre sorunları ile boğuştuğunu, Aliağa'da ağır sanayi kirliliği ve gemi söküm tesislerinin neden olduğu kirliliğin devam ettiğini belirtildi.

Dünya Çevre Günü'nde İzmir karnesi: Efemçukuru, Gaziemir, Aliağa...
05 Haziran 2017 - 17:26

Dünya Çevre Günü nedeniyle basın toplantısı düzenleyen Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, Şube'nin hazırladığı 'İzmir 2017 Çevre Durum Raporu'nu açıkladı. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak 31 Mayıs- 5 Haziran tarihlerini 'Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası7 olarak değerlendirdiklerini belirten Kınay, şunları söyledi:

"5 Haziran Dünya Çevre Günü, Odamız için bir kutlama değil, çevre sorunlarına, ekolojik yıkıma dikkat çektiğimiz ve mücadeleye çağrı yaptığımız gündür. Ülkemizde yıllardır iktidar partileri değişirken emeğin ve doğanın sömürüsü üzerine kurulmuş olan yönetim politikaları değişmiyor. Uzun yıllardır egemen kılınan ve çağdaş, katılımcı demokrasi ile hiçbir ortak noktası olmayan yönetim anlayışı nedeniyle ülkemizin su kaynakları kirletilmiş, doğal varlıkları, orman alanları talan, tarihi zenginliklerimiz tahrip edilmiş, kentsel dönüşüm süreçleriyle kent yoksulları yerlerinden edilmiştir. Doğanın ve emeğin sömürülmesi süreçleri bu dönemde tüm yıkıcı etkileri ile karşımızda durmaktadır. Ülkemiz ve kentimizde yurttaşlarımızın yaşam alanlarını ranta ve talana karşı korumak adına yaptığı mücadeleler; çevre sorunları ile toplumsal sorunlar arasında ayrılmaz bir ilişki olduğunu, çevrenin korunmadığı bir demokrasi olamayacağı gibi, demokrasinin olmadığı bir ülkede de çevrenin korunamayacağını göstermiştir.

"İZMİR ATIKSU VE İÇME SUYU ARITMADA ÖNCÜ AMA"
Türkiye'nin her yanında kent ve doğa talanı ile çevre sorunlarının olduğunu, bunların birçok örneğinin İzmir'de de yaşandığını belirten Kınay, bir yüzü ile kentsel altyapı tesisleri ile Türkiye'nin diğer kentlerinden önde ve öncü konumda olan İzmir'in Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 'Belediye Atık Su İstatistik Anketi' sonuçlarına göre, Avrupa Birliği standartlarında arıtma sayısı, kişi başına düşen atık su arıtma miktarı ve AB standartlarında arıtım oranı ile Türkiye'de ilk sırada yer aldığını söyledi. Türkiye'de gelişmiş atıksu arıtma kapasitesinin yüzde 41.6 olduğunu belirten Kınay, İzmir sınırlarında arıtılan suyun yüzde 95.3'inin bu yöntemle arıtıldığını dile getirdi. Kınay, "Atık su ve içme suyu arıtma tesisleri ile öncü olan İzmir, diğer taraftan plansız yapılaşma ve altyapı eksiklikleri nedeni ile her yağışta seller ile karşı karşıya kalıyor. Kent her tarafından kuşatıldığı çevre problemleri ile boğuşmaya devam ediyor" dedi.

"ALİAĞA'DA AĞIR SANAYİ KİRLİLİĞİ SÜRÜYOR"
Kınay, İzmir'deki devam eden ve yeni ortaya çıkan çevre sorunlarını açıkladı. Aliağa'da ağır sanayi kirliliğinin devam ettiğini belirten Kınay, "Bölgenin çevresel kirlilik kapasitesini aştığı yıllardır bilinmesine rağmen kömürlü termik santral yatırımları ile ilgili süreçler devam ediyor. ÇED olumlu belgesi iptal edilen bir termik santralin ilave ünitesine ÇED belgesi düzenleniyor. Bilirkişi incelemesinde çalışma izni olmadığı ortaya çıkan tesis Aliağa'yı kirletmeye devam ediyor. Bir diğer termik santral ÇED olumlu belgesi iptal davasında bilirkişi raporunda bilim insanları, bütüncül bir ÇED değerlendirmesi yapılmadığı, tesisin çevresel etkilerinin doğru değerlendirilmediğini ifade ediyor. Hukuki süreçler devam ediyor, ÇED oyunu sürüyor Aliağa kirletmeye devam ediyor" diye konuştu.

"GEMİ SÖKÜM TESİSLERİ KİRLETİYOR"
Gemi söküm tesislerinde yapılan işlemlerin nasıl kontrol edilemediğinin geçmişte 'Kuito' gemisi ile bir kez daha ortaya çıktığını belirten Kınay, "Zehirli Kuito gemisinin sökümünün durdurulması için alınan mahkeme kararı gelene kadar gemi sökümü çoktan bitmişti. Ethan adlı gemi ile bu süreci tekrar yaşadık. Gemi söküm tesisleri kirletmeye devam ediyor" dedi.

EFEMÇUKURU UYARISI
Kınay, Efemçukuru altın madeni ÇED kapasite artışına ilişkin açılan iptal davasında bilim insanları tarafından hazırlanan bilirkişi raporlarında tespit edilen kirliliğe rağmen tesisin çalışmaya devam ettiğini söyledi. ÇED olumlu belgesi iptal edilen tesise, Çevre Bakanlığı tarafından yeni ÇED olumlu belgesi verildiğine dikkat çeken Kınay "Hukuki süreçler devam ediyor, ÇED oyunu sürüyor. Altın madeni İzmir'in gelecekteki su kaynağını tehdit etmeye devam ediyor" diye konuştu.

"GAZİEMİR NÜKLEER ATIKLA YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR"
Gaziemir'de 2007 yılında tespit edilen atıklarla ilgili sürecin de hala devam ettiğini, Türkiye'ye girişi yasak olan nükleer atıkların oraya nasıl geldiği, kimler tarafından getirildiğin hala bilinmediğini dile getiren Kınay, hukuki sürecin devam ettiğini söyledi. ÇED oyununun sürdüğünü, Gaziemir'in nükleer atıkla yaşamaya devam ettiğini beirten Kınay, İzmir'de tarım, orman, doğal sit alanlarının kontrolsüz plansız RES'lerle (rüzgar enerjisi santrali), taş ocakları ile elden çıktığını savundu. Kınay, "Kentte son derece kısıtlı olan korunan alanlar rant baskısı, çılgın projeler ve yapılaşmanın tehditleri ile karşı karşıya" dedi.

ÇEŞME'DEKİ GEMİ KAZASI
Çeşme'deki gemi kazası, Gördes nikel madenine sülfirik asit taşıyan tankerlerin son 2 ayda yaptığı kazalar ve yapılamayan müdahalelerin, bu süreçlere ne kadar hazırlıksız, kontrolsüz olunduğunu gösterdiğini belirten Kınay, denizlerin, toprakların kirlendiğini dile getirdi. Kınay, Çeşme'de kayalıklara oturan 'Lady Tuna' adlı gemisinden denize yakıt sızmasından sonra incelemelerde bulunduklarını ve ilgili kuruluşlarla yazışmalar yaptıklarını, bunların sonucunda temizlik çalışmalarının yetersiz olduğunun görüldüğünü söyledi. Kınay şöyle devam etti:

"İlk müdehalede eksiklik olduğu, sonrasındaki temizlik çalışmalarında da üst tabakların alındığı görüldü. Bu tür kazalarda temizliğin bittiğini söylememek gerekir. Turizm potansiyali ve balık çiftliklerinin olduğu bir bölgeyle ilgili bilimsel raporları görmeden açıklama yapmamak gerekir. Kazayla ilgili devam eden bir davada bilirkişi raporunda havaların ısınmasıyla beraber problem olabileceğini bilgisi yeraldı. Umarım sorunla karşılaşmayız."

"ZEYTİNLİKLER YOK EDİLECEK"
Kınay, Birleşmiş Milletler'in 'Doğa ile temasta ol' temasının Türkiye'de ne yazık ki doğanın, orman ve doğal sit alanlarının, meraların rant baskısına yenilmesi şeklinde ortaya çıktığını söyledi. Yaşam alanlarının korunması için düzenlenmesi gereken yasaların bu alanların talanının önünü açtığını savunan Kınay, "Zeytin Kanunu ile bölgemizdeki zeytinliklerin madencilik ve sanayi faaliyetleri ile 'kamu yararı' adı altında yok edilecek olması buna son örnektir. Anayasanın 56. maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini ödemenin devletin ve yurttaşların ödevi olduğunu belirtmektedir. İzmir halkı anayasal hakkını; sağlıklı yaşam hakkını, yaşam alanlarını, havasını, suyunu, toprağını korumak için mücadele ediyor. Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak doğadan ve yaşamdan yana bu mücadeleyi destekliyor. Bu kentte 'Ekolojik yıkıma karşı dayanışma var' diyoruz" dedi.


YORUMLAR

  • 0 Yorum