Emeklilerin sosyal ve ekonomik koşullarının anayasa tarafından güvence altına alınmasına rağmen, çalışma hayatında verdikleri emeğin karşılığını emeklilikte alamadıklarını vurgulayan Kani Beko, “Avrupa’da ve dünyanın gelişmekte olan birçok ülkesinde emeklilik, çalışmaktan arta kalan yaşamı en iyi koşullarda değerlendirme ve refah içinde yaşama anlamında çalışanların anayasal hakkı olarak değerlendirilir. Fakat ülkemizde açlık sınırının altındaki emekli maaşlarıyla geçinmeyen emekliler için emeklilik dönemi, adeta bir kıtlık dönemidir. Geçimini sağlayamayan emekliler, ömürlerinin son demlerinde dinlenmek yerine yaşamlarını sürdürebilmek ve asgari yaşam standartlarını bir nebze de olsa koruyabilmek için yeniden iş yaşamına dönmek zorunda kalmaktadırlar” ifadelerini kullandı.

“EMEKLİLER BORÇLA HAYATTA KALABİLİYOR”

Beko, OECD ülkeleri arasında, çalışılan dönemde alınan maaşa oranla en düşük emeklilik maaşının Türkiye’de verildiğini belirterek, “İş-Kur verilerine göre 2017 Ocak ayında iş arayan 65 yaş üstü kişilerin oranı yüzde 13 artmıştır. Emeklilik döneminde belli bir işte çalışmadan geçinemeyen yurttaşlar, iş aramanın dışında hayatta kalabilmek, geçinebilmek için de borç arayışına girmektedirler. Emekli kesimdeki borçluluk oranının giderek artması bunun açık göstergesidir. Türkiye Bankalar Birliği’nin verilerine göre 2016 yılında 56 yaş üstü 357 bin 240 kişi, 5.7 milyar liralık kredi kullanmıştır. Emeklinin kişi başına düşen kredi borcu ise 16.107 liraya çıkmıştır” dedi.

“EMEKLİLERİN SENDİKAL HAKLARI DEVAM ETMELİ”

Emeklilerin yaşam koşullarının, Anayasa’nın 2. Maddesinde belirtilen ve Cumhuriyet’in temel nitelikleri arasında olan ‘sosyal devlet’ ilkesine uymadığını söyleyen Kani Beko, “Emekliler kendi kaderleri hakkında söz sahibi değil. Sendikalaşmaları konusunda yıllarca engeller çıkarıldı. Emekliler mücadele ederek bu engelleri aşıyor ancak emeklilerin devletle ve yerel yönetimlerle pazarlık hakları yok. Emeklilerin çalışırken üye oldukları sendikalara üyeliğinin devam etmesine olanak sağlanmıyor. Emekli aylıkları iyileştirilmeli, aylık bağlama oranları eski düzeye çekilmeli, güncelleme katsayısında milli gelir artışının tümü dikkate alınmalıdır. Aynı koşullarda emekli olanların aynı emekli aylığı alması sağlanmalıdır. Emekli aylıklarının belirlenmesine hükümet emekli sendikalarıyla müzakere etmeli, emeklilere toplu pazarlık hakkı tanınmalıdır. Emeklilerin sendikal haklarını kullanmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Emeklilerin isterlerse ayrı sendikalar kurması veya çalışırken üye oldukları sendikalarda üyeliğinin devamı sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.