Şer koalisyon Türkiye’yi Suriye’deki iç savaşa çekmek için her türlü provakatif eylemi yapmaktan geri durmadı.
Askeri uçağımızın Akdeniz’de düşürülmesi, Antep’in ve sınırdaki farklı illerimizin füzeler ile vurulması, batı da ki illerimiz başta olmak üzere değişik şehirlerimizde canlı bombalar patlatılması, 7 Şubat MİT Krizi, 17-25 Aralık Yargı Darbesi ve diğer terör olayları bizi Suriye’deki iç savaşa çekmek içindi.
Sağlam ve birikimli Devlet geçmişine sahip olan Yeni Türkiye bekle gör politikasını tercih etti ve tüm olumsuz şartlara rağmen bu yaşananlara göğüs gerdi.
Ta ki ülkeyi iç savaşa ve sonrasında dış savaş ile birlikte işgale götürmek için planlanan ‘15 Temmuz Darbe Girişimi’ yaşanıncaya kadar.
Kutsal Mızrak Operasyonu
Haçlı Batı ve Siyonistler 15 Temmuz darbe girişimi dahil tüm şer faaliyetlerini “Kutsal Mızrak Operasyonu” adı altında yürüttüler.
Hıristiyanların inancına göre, Hz. İsa çarmıha gerildiğinde Romalı bir komutan acı çekmeden ölmesi için Hz. İsa'yı elindeki mızrakla öldürür.
Hıristiyanlar O Mızrağı, "Kutsal" ilan ederler ve ona sahip olan komutanın hiç bir savaşta, asla yenilmeyeceğine inanırlar.
“Kutsal Mızrak Operasyonu” nu yürüten Haçlı Batı ve Siyonistler Türk Ordu'sunun bel kemiğinin kırıldığını ve kendini bir daha kolay kolay toparlayamayacağını düşünerek bölgemizde çok daha kapsamlı operasyonlar yapmaya hazırlanıyorlardı.
Kendilerince kutsal olan ve 'dünyanın üçüncü büyük savaşı olacak' dedikleri, dinler arası savaşın fitili ellerindeydi ve uygun zamanı bekliyorlardı.
Eh nede olsa, Türk ordusunu da bertaraf etmişlerdi ve ne bölgede ne de dünyada onlara karşı duracak hiçbir güç kalmamıştı.
Ama unuttukları çok önemli bir şey vardı, o da bu âli millet tarihin her safhasında, başına gelenler ne kadar kötü olursa olsun, küllerinden yeniden doğmasını çok iyi bilmişti.
Binlerce yıldır tarih yazan bir millet, ahir zaman alametleri tek tek gerçekleşirken tarih sahnesinden silinemezdi.
En başta yüce Yaradan buna izin vermezdi. Vermedi de çok şükür.
Yıkılmak istenen devlet, bitti denilen ordu, yapılan tüm alçakça saldırılara rağmen "FIRAT KALKANI" operasyonunu başlattı.
Fırat Kalkan’ı Operasyonu
Bizans ve Pers'ler aralarındaki, yüzlerce yıldır süren savaşları bir kenara bırakarak
Halid Bin Velid'in başında olduğu İslam ordusuna karşı "FİRAZ" savaşında güç birliği yaparlar.
Persler ve Bizanslılara, Hıristiyan Arap’lar yardıma koşarlar.
Bu iki buçuk ordu, Müslümanlardan sayıca tam olarak on iki kat fazladır.
Bizans Generali Koalisyonu’nun devasa gücünden çok onu yenilmez kıldığına inandığı "Kutsal Mızrağa" güvenir.
Kibirli Bizans Generali, Halid bin Velid'e şartsız teslim olması için mektup gönderir.
Halid bin Velid, mektuba en güzel cevabın savaş alanında verileceğini söyler.
Müslüman askerler çok hızlı hareket ederek şiddetli saldırılar gerçekleştirirler.
Ve son olarak da kıyasıya bir savaş başlar.
Kibirli Düşman daha ne olduğunu anlayamadan bir bir tüm mevzilerini kaybeder.
Şaşkınlık ve telaş içinde geri çekilen Persler ve Bizanslılar can korkusuyla ya nehre atlayıp boğulur ya da Müslümanların elinde telef olurlar.
Çok az bir kısmı kaçar, kalanı da teslim olmak zorunda kalır.
Bu kanlı savaşın sonunda üç bin Müslüman şehide karşılık, elli binden fazla düşman askeri savaş alanında telef olur.
Pers'lerin son kalesi de Müslümanların eline geçer ve "FİRAZ" savaşı Müslümanların zaferiyle sonuçlanır.
Halid bin Velid yaptığı yüzden fazla savaşta hiç yenilgi görmemiştir.
Dünya savaş tarihinde bu kadar çok savaş yapıp, yenilmemiş tek komutandır.
Halid bin Velid "Seyfullah" dır. “Allah'ın Kılıcı” dır. Kutsal Mızrak ta ne ola ki.
FİRAZ Savaşı'ndan sonra Halid bin Velid’e sorarlar, senden hem çok fazla, hem de çok güçlü iki (buçuk) orduyu nasıl yendin? Peygamber Efendimizin "Seyfullah" (Allah'ın Kılıcı) diyerek övgüsüne mazhar olan o güzel komutan "Fırat'ı Kalkan yaptım" der.
Savaş daha yeni başladı
Ümmetin yiğit savaşçıları olarak bizler “FIRAT KALKANI” derken onlar da “KUTSAL MIZRAK” diyorlar.
Anadolu’nun gözü pek evlatlarından müteşekkil kahraman Türk Ordusu 1400 yıllık bir hesabı kapatmak üzere.
Savaş daha yeni başladı. Rabbim kahraman ordularımıza muzafferiyetler nasip eylesin.
Aslında bugün yaşananlar dünya yaratıldığından itibaren süren bir hesaplaşmadır ve kıyamete kadar da bitmeyecektir.
Benim asil milletim de her zaman olduğu gibi haktan ve hakikatten yana olacaktır.
Zalimin ve zulmün karşısında, tek başına dahi kalsa, dimdik ayakta duracaktır.
Bu böyle biline.
Ey İnatla hayır diyen;
Daha yedi ay önce darbe maskesi altında ülkemiz iç savaş çıkartılarak işgal edilmeye çalışıldı.
Devletimiz “Fırat Kalkanı Operasyonu” ile cevap verdi. Ülke savaşa girdi.
Şu an devletimiz ve ordumuz hem içeride hem dışarıda yedi düvel ile çarpışmakta.
Haçlı, Batı ve Siyonistler “Kutsal mızrak operasyonu” ile içeride FETÖ-PKK-DHKPC-DEAŞ, dışarıda YPG-DEAŞ-HAŞDİ ŞABİ olmuş ümmete ve milletimize saldırmakta.
Yerli ve yabancı işbirlikçileri ekonomimizi yıkmak için kimi zaman döviz ile kimi zaman iktisadi kuruluşları ile her türlü ayak oyunlarını tezgahlamakta.
Eli kanlı katiller, her gün yüzlerce, binlerce masum Müslüman evladını, kadın, çocuk demeden katletmekte.
Dünyanın tüm mazlum milletleri gözünü ufka dikmiş Türkiye’yi beklemekte.
Dinler arası son savaş, büyük yıkımları ve acımasız katliamları ile hemen kapımızın dışında, beklemekte.
Ve tüm bu şartlar altında ülke referandum yolunda ve önümüzde ki yüzyılı oylamakta.
Sen ise hala diktatör safsatalarıyla, tek adam yalanlarıyla, oyunda oynaşta.
YAPMA!!! Gel dinle bizi, bir sefer olsun dinle ve yapma.
Anla artık bu sefer her şey ama her şey çok farklı, bırak oyunu oynaşı.
Korumak için evladını, vatanını, yarınlarını
Katliamlara, yıkımlara, teröre HAYIR, yeni anayasa EVET de.
YORUMLAR