Bu Neyin Karası?
Reklam
Şirin Kurban

Şirin Kurban

Şirin'in Penceresi

Bu Neyin Karası?

15 Mayıs 2015 - 15:09

Öylesine ''Kara'' bir hafta geçirdik ki memleket olarak açıkçası nereden ve nasıl başlamak gerekir bilemedim, epey zorlandım ama kalemim yettiğince hissettiklerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım...

Öncelikle unutmamanın, unutturmamanın hepimizin üzerine borç olduğunu düşündüğüm bir tarihe götürmek istiyorum sizleri. Tarih 13.05.2014... Kapkara bir tarih bu... Ancak bu kara tarihin ''karası'' ; o tertemiz, pür-i pak alın terleriyle kazandıkları helal lokmalarının peşinden koşarken ebediyete uğurladığımız 301 maden şehidinin ellerindeki, yüzlerindeki kömürün karası değil. Bu ''KARA'' ; üzerinden tam 1 sene geçmiş olmasına rağmen, hala sorumlularına hesap sorulamamış olmasının ve en büyük arzuları sorumluların cezalandırıldıklarını dünya gözüyle görmek olan, madencilerimizin geride bıraktıkları eşlerinin evlatlarının anne ve babalarının yüreklerine hiç değilse bir damla su serpememiş olmanın vicdanlarımızda oluşturduğu utancın karasıdır...

Geçen sene, önce Soma' da sonrasında Ermenek'te meydana gelen bu elim hadiseler vesilesiyle gündeme gelen iş kazaları ve işçi ölümleri ile ilgili tablo maalesef inanılır gibi değil… Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın geçen sene ki verilerine göre; Türkiye'de her gün 172 iş kazası meydana geliyor. Bu kazalar her gün ortalama 4 işçinin hayatına mal olurken 6 işçi ise sürekli iş göremez hale geliyor. Türkiye; 100 bin çalışan başına ölümlü iş kazalarında Avrupa birincisi, dünyada ise üçüncü sırada. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre; El Salvador ve Cezayir'in ardından işçi ölümlerinde dünyada üçüncü sırada olan ülkemizde her yıl ölen işçi sayısı bin kişinin üzerinde. Geçen sene Kasım ayı'na kadar 9 ayda iş kazalarında hayatlarını kaybeden işçilerin sayısı tam 1414 kişi. Üstelik ölenlerin 42' si çocuk.

Şimdi buradan söylemek isterim ki; Bu karanlık tablo düzelene ve iş sağlığı ve işçi güvenliği konularında Türkiye'ye yakışır Avrupa ve Dünya standartlarında gerekli tedbirler alınıncaya kadar, Soma hepimizin kalbinde bir kara olarak kalacak ve unutulmayacaktır! Umarım sorumlular en kısa zamanda en ağır cezaya çarptırılırlar ve bundan sonrasında yeni Soma'lar, yeni Ermenekler bir daha asla yaşanmaz. Allah c.c Soma' da hayatlarını kaybeden bütün şehitlerimize ve iş cinayetlerine kurban giden diğer bütün işçilerimize rahmet eylesin mekânları cennet olsun...

Gelelim geçtiğimiz haftanın bir diğer karasına...

Geçtiğimiz hafta bir medya kuruluşunda yayınlanan bir programda kendisine gazeteci demeye dahi utandığım bir şahıs, MHP İstanbul Milletvekili, eski içişleri bakanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Grup Başkanvekili Sayın Meral AKŞENER hakkında son derece ahlaksız, seviyesiz, mesnetsiz bir iftirayı gündeme getirerek resmen medyaya büyük bir KARA çalmıştır. Bu KARA'nın derhal temizlenmesi ve bu kepazeliğe artık bir son verilmesi gerekmektedir. Zira bu durumun sonunun olmadığını, yalanın ve iftiranın nereye ne zaman nasıl dokunacağının bilinemeyeceğini anlamak ve görmek gerekir. Kime hizmet ettiği belli olmayan bu tarz şahısların, bir an evvel yazılı ve görsel medyadan temizlenmesi gerekir. Düşünebiliyor musunuz? Bu rezalete imza atan ve daha nicelerine de her an imza atabilecek potansiyele sahip bu ve nevi insancıklar kendilerini Ak Partili olarak adlandırıyor ve AK Partinin sözde ''savunuculuğu'' görevini üstlendiklerini iddia ediyorlar. Hâlbuki ülkenin son 13 yılında imzası olan AK Parti' nin, ne kuruluşunda ne de geçen sürecin hiçbir yerinde olmayan bu şahıslar sadece niyesini hiç anlayamadığım şekilde son iki yılda birden peyda olmuş ve belli bir medya organının hemen her kolunda boy göstermeye başlamış klasik dalkavuklardır. Bu durum bence AK Parti açısından ivedilikle değerlendirilmelidir ve AK Parti kendisine büyük zararlar verebilecek bu ve nevi asalaklarla, arasına fersah fersah kapanmayacak mesafeler koymalıdır. Neyse ki Sn. Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU olaya derhal el koydu ve meydanlarda açık bir şekilde ''Kaset ve İftira mağdurlarının yanındayız'' diyerek bu rezalete açık bir şekilde tepki verdi. Son gün basına da yansıyan bilgilere göre; Sn. Başbakanın eşi Sn. Sare DAVUTOĞLU hanımefendi de bizzat Sn. Meral AKŞENER'i arayarak destek mesajı vermiş. Olması gereken işte tam da bu..

Ben de kendi adıma tertemiz bir hanımefendinin iffetine fütursuzca dil uzatma bayağılığını gösteren, iftira atmayı maharet sayan bu insancıkları esefle ve şiddetle kınıyorum.Ve medyanın en kısa zamanda bu ''KARA''dan kurtulmasını temenni ediyorum.

Berfo Ana için Hesap Zamanı

Türk demokrasi tarihinin en karanlık günlerinden biridir 12 Eylül 1980 darbesi. Ve bu kanlı darbenin mimarı Kenan EVREN geçtiğimiz hafta hayatını kaybetti. Pek çok okurumun bu durumun neresi ''Kara'' dediğini duyar gibiyim…

Bu vefat haberi yaşı yeten benim gibi pek çok insana o ''KARA'' günleri hatırlatmıştır eminim. Zaten az ya da çok hepimizin ailesinde o günlere dair acı hatıraları hikâyeleri vardır ama 12 Eylül darbesinde sembol olmuş öyle bir isim var ki; ben, ''Kenan EVREN'' öldü haberini öğrendiğimde ilk önce onu hatırladım. Onun acısını ve ''hiç olmazsa oğlumun mezarını gösterin de gidip başında duamı okuyayım'' diyen feryadını hatırladım. O feryadın sahibi Berfo Ana'yı yakın zamanda kaybettik. O, hesabını bu dünyada soramadı ama hesap sormak istediği Kenan EVREN şimdi O'nunla aynı âlemde ve inanıyorum ki bu sefer o hesap sorulacak. ''Nitekim'' Berfo Ana'nın hayattaki kızı Fatma KIRBAYIR' da bu ölüm haberinin ardından Kenan Evren'in defnedildiği gün Galatasaray Üniversitesi'nin önünden, yıllardır taktığı başındaki ''kara '' yazmayı çıkarttığını, bugün beyaz yazma takacağını haykırarak, ''hakkımı helal etmiyorum. Berfo ana onu orada bekliyor. Bu kara yazma onların da başına geçecek'' diye döküyor içindekileri...

İşte bir ölüm haberi ve Cemil Kırbayır'ın yasını tutan kardeşinin başındaki o ''Kara yazma'' ,beni 12 Eylül darbesinin o ''Kara'' günlerine götürüverdi birden... İçim karardı... Bir daha asla yaşanmaz umarım.

Güle güle Zeki ALASYA

Biliyorum, sizin de içiniz karardı ama maalesef bitmedi...

''Zekiyle Metinin'' Zeki'si vefat etti... DeveKuşu Kabare'nin beyniydi, duayendi, Metin Akpınar'ın dostuydu hepsi tamam ama o bizim evlerimizin gülümseten Zeki abisiydi. Hala filmlerinde ki o saf, arkadaş canlısı, vefakâr, cefakâr arkadaş karakterleriyle yüreğimizi çalan güzel adamdı. Allah c.c rahmet eylesin... Bu haber de olsa olsa mizahın 'kara' sı olur herhalde...

Hepiniz hoşçakalın, sevgiyle kalın...

Nasipse Haftaya görüşmek üzere...

YORUMLAR

  • 0 Yorum