Siyasi Manevralar
Reklam
Şirin Kurban

Şirin Kurban

Şirin'in Penceresi

Siyasi Manevralar

26 Haziran 2015 - 12:21

T.B.M.M'nin 25. Dönemi resmen başlamış bulunuyor. Ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor ve yeminlerini ederek görevlerine resmen başlayan tüm vekillerimizin vatana millete faydalı hizmetler yapmaları dileğiyle bu haftaki yazıma başlıyorum.

Geçtiğimiz haftaki yazımda gündemin birinci maddesi olan koalisyon ihtimalleri üzerine naçizane fikirlerimi sizlerle paylaşmıştım. Bu hafta da kaldığımız yerden fikir cimnastiğine devam edelim istiyorum. Aslına bakarsanız MHP lideri Sn. Devlet Bahçeli'nin açık ve net olarak vurguladığı kırmızı çizgiler sonrasında elde değerlendirilecek pek de fazla seçenek kalmamış gibi duruyor. Zira özellikle CHP'nin çok ısrarcı olduğu Ak Partisiz bir hükümet ihtimali, eninde sonunda mevzu gelip HDP desteğine dayandığı için neredeyse sıfır oldu. Çünkü MHP'lilerin bu konudaki tavırları son derece kesin. Hal böyle olunca da geriye sadece Ak Parti'nin büyük ortağı olduğu koalisyon ihtimalleri kalıyor.

Geçtiğimiz hafta ben bu ihtimallerden kendimce daha olası gördüğüm seçeneğin Ak Parti-MHP koalisyonu olduğunu yazmıştım. Gerek bu iki partinin seçmen tabanlarının birbirine yakınlığı, gerekse seçim propagandaları sırasındaki söylemler bu seçeneğin daha ağır basmasına neden oluyordu. Ancak son hafta özellikle komşumuz Suriye'de yaşanan gelişmelerin de etkisiyle Ak Parti - CHP koalisyonu ihtimalini de yabana atmamak gerektiğini düşünmeye başladım. Yani Suriye'nin kuzeyinde PKK'nın Suriye uzantısı olan PYD'nin, Kobani'den sonra Tel-Abyad'ı da ele geçirdiği ve IŞİD'in kalesi niteliğindeki Rakka'ya ilerlediği bilgisinin gündeme düştüğü bir dönemde, ülke içerisinde 6 milyon oy almış bir partiyi PKK'nın siyasi uzantısı olduğu gerekçesiyle muhatap almayacağını ilan eden ve bu kararla o partiye oy veren 6 milyon seçmeni de yok sayan bir MHP'nin ortağı olduğu bir iktidarla nasıl bir dış politika belirlenebilir bilmiyorum.

Çünkü, hali hazırda Türkiye; yıpranmış da olsa, sallanıyorda olsa, halen Suriye'nin fiili başkanı olan Esad'ı muhatap almıyor. E bir de bu duruma ek olarak, artık fiili sınır komşumuz olan PYD' yi de yok sayacak bir hükümet kurulacak olursa sınırlarımızı kevgire çeviren ve yurdun her tarafında vicdanları parçayacak şekilde dağılmış Suriyeli mülteciler sorununa nasıl çözüm üretilecek? Tabi ki siyasette herşey her an değişebilir, köprünün altından da daha çok sular akacaktır. Ama şurası açık, sınırlarımızdaki gelişmeler daha şimdiden yeni kurulacak hükümetin başını çok ağrıtacak gibi görünüyor. Benden söylemesi...

Ben bu noktada mecliste yer alan bütün siyasi partileri hükümet için koalisyon kurmadan önce başka bir koalisyona çağırmak istiyorum. Seçimlerden bu yana - daha önceki yazılarımda da belirtmiştim- sosyal medyada "nasıl olurda HDP barajı geçer? HDP'ye barajı siz geçirdiniz biz geçirmedik" kavgasıdır gidiyor. Şimdi madem ki hiçbirimiz bu ülkenin bölünmesini istemiyoruz, madem ki Maşallah hepimiz vatanımızı herkeslerden daha çok seviyoruz, Öyleyse HDP dışındaki partilere sesleniyorum.

Ne duruyorsunuz?

Hemen yarın ortak bir bildiriyle HDP' yi, PKK'nın derhal lağvedilmesi için çağrıda bulunmaya davet etsenize.

Öyle ya; madem ki bu millet sana %13 oy vermiş, barajı geçirtip seni sistemin aktörlerinden biri haline getirmiş, e zaten sen de halktan aldığın bu vizeyle Türkiyelileşme iddiasındasın. O zaman işe buradan başla ve bu terör belasına ila nihaye son verilmesi için ne gerekiyorsa yap. Derhal silahların bırakılması için çağrıda bulun ve Türkiye'nin artık PKK diye bir derdi olmadığını ilan et! Böylelikle yeni oluşan meclis ilk icraatıni Türkiye'nin en önemli meselesini çözerek yapmış olsun.

Haftaya görüşmek üzere.

Hoşça ve sevgiyle kalın...

YORUMLAR

  • 0 Yorum