Reklam

“YUMRUK GİBİ OLUP BU OLAYDA BİRLEŞMEK ZORUNDAYIZ”

Erdem Holding ve 34 grup şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Zeynel Abidin Erdem İzmir’deki hemşerileriyle buluşarak AK Parti’ye destek istedi

“YUMRUK GİBİ OLUP BU OLAYDA BİRLEŞMEK ZORUNDAYIZ”

Erdem Holding ve 34 grup şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Zeynel Abidin Erdem İzmir’deki hemşerileriyle buluşarak AK Parti’ye destek istedi

“YUMRUK GİBİ OLUP BU OLAYDA BİRLEŞMEK ZORUNDAYIZ”
19 Haziran 2018 - 19:16

DEIK- Türkiye- İspanya İş Konseyi Başkanı, İzmit İspanya Fahri Başkonsolosu ve Erdem Holding ve 34 grup şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Zeynel Abidin Erdem, İzmir’deki Mardinliler ile bir araya gelerek, hemşerileri ile birlikte yemekte buluştu.

Konak ilçesinde bulunan Grand Corner Otel’de hemşerileriyle buluşan Erdem, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti İzmir Milletvekili Adayı Mardin Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı’ya destek istedi. Aile yemeği havasında geçen etkinlikte hemşerileriyle bol bol fotoğrafta çektiren Erdem, “İsterseniz burada Arap olun, isterseniz Kürt olun dönün arkanıza bakın ve deyin ki bu adam yalan mı söylüyor yoksa doğru mu? 30 senedir Frankfurt'ta bir tane geçit yapılmadı, İstanbul'da 56 geçit yapılmış 11 senede. E bir dakika düşünmek lazım. Savunma sanayimiz bugün orta doğu ülkeleri içerisinde 1 numara. En basiti. Nereye bakarsanız bakın, artık bize parmak sallayana hadi oradan diyen bir liderimiz var. O da sayın Recep Tayyip Erdoğan. Aynı şekilde onun izinde giden değerli bir başbakanımız var. Binali Yıldırım itaatiyle, ihanetsizliğiyle, efendiliğiyle sırtta taşınması gereken bir adamdır. Bunların arkasında biz kimleri destekleyeceğiz? Öz kızımız var. Ufak tefek kazalar, ufak tefek hatalarımız olabilir. Kırgınlarımız da olabilir. Eğer insanlarda bir yiğitlik ve doğruluk varsa bunu Binali Bey'den öğrenin. Bu fukara verdirmiştir. Şimdi ne yaparsak yapalım, iyidir kötüdür bizi ilgilendirmez. Biz yumruk gibi olup bu olayda birleşmek zorundayız. Bu olayda Ceyda'dır, bu olayda cumhurbaşkanımdır, başbakanımdır” dedi.

“DAHA ÇOK BİRLİK BERABERLİĞE İHTİYACIMIZ VAR”

Programın açılış konuşmasını yapan İzmir Mardinliler Federasyonu Genel Başkanı Ahmet Tunç, temsiliyet gücünün artması noktasında daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyaçlarının olduğunu ifade ederek, “Derneklerimizin ve federasyonumuzun asıl kuruluş amaçlarından biri de iyi günde kötü günde tek vücut olup dayanışmayı sağlamak, örf ve adetlerimizi yaşatmaktır. Malumunuzca 24 Haziran kritik ve önemli bir seçim bizi bekliyor. Hepimizin ortak dileği çıkacak sonuçların ülkemizin için hayırlara vesile olmasıdır. Bugün İzmir’de Mardinliler Manisa’dan sonra en yoğun nüfusunu teşkil etmektedir. Maalesef temsiliyet makamında değerli kanaat önderlerimiz büyüklerimiz gücümüzü toparlamada üstlerine düşeni istişare edip ortak kararlar alabilseydik temsiliyette daha güçlü olur İzmir’de yaşayan hemşerilerimizin ve İzmirlilerin sıkıntı ve sorunlarını çözmekte daha etkin olabilirdik. Burada büyüklerimizden istirhamım bunu gerçekleştirebilmemizin için üzerine düşen katkıları sunmalarıdır. Bunu yapmadığımız takdirde inanın tüm konuşmalarımız, toplantılarımız kuru kalabalıktan başka bir şey olmaz. Hiç birşey için geç değil. Değerlerimizi korumak, yaşatmak için bu birlik ve beraberliğe ne kadar ihtiyacımız olduğunun farkındayız. Bizler azimli insanlarız. İnanıyorum ki inşallah önümüze çıkacak engelleri el ele verip üstesinden geleceğiz” dedi.

“SÖZÜN ARKASINDA DURALIM CEYDA HANIM’I DESTEKLEYELİM”

AK Parti İzmir Milletvekili aday adayı Fevzi Bayram ise konuşmasında, Mardin’den gelerek İzmir’den Milletvekili adayı olan Ceyda Bölünmez Çankırı’nın tüm Mardinliler tarafından desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Öncelikle bu gecenin tertibinde katkı koyan çok değerli büyüğümüz Sayın Zeynel Abidin Erdem abimize ve bu yemekte istişare toplantısının organizasyonunda görev alan çok değerli federasyon başkanımıza şükranlarımı sunuyorum. Çok değerli hemşerilerim, yani hepimizin malumu İzmir'de çok ciddi bir potansiyele sahibiz. Ancak ve ancak bu potansiyele maalesef ne ticarette ne siyasette ne de bürokraside güce çevirebiliyoruz. Bunun yegane sebebi birlik ve beraberliğimizi tam inşa etmememizden kaynaklanıyor. Bu seçimler dolayısıyla hepimizin bildiği gibi gerek vakfımız gerekse federasyonumuz çok güzel bir birliktelik sağladılar ve içimizden çok değerli arkadaşlarımız farklı partilerden milletvekili aday adayı oldular. Ancak bu olan arkadaşlarımızdan herhangi biri gösterilmedi ama yine de bizim hemşerimiz olarak çok değerli bir milletvekilimizi Mardin Milletvekilimizi sayın Ceyda Bölünmez'i İzmir'den milletvekili adayı olarak gösterdiler üçüncü sıradan. Bence o gün oluşturmuş olduğumuz o birlik beraberliğin bir yansımasıydı bu. Bence çok önemli bir kazanımdı. Biz bunun değerini bilmeliyiz. Bu hususla ilgili hepiniz hatırlayacaksınız bu birlik beraberliği sağladığımızda ne demiştik, içimizden kim aday olursa olsun hepimiz onun etrafında toplanacağız ve ona sahip çıkacağız. Ben de milletvekili aday adayıydım. Kişisel bütün şeyleri kenarı bırakarak bu vermiş olduğumuz sözün arkasında durmamızı özellikle bütün hemşerilerimizden rica ediyorum. Bu çok önemli bir adım olacaktır bizim birlik beraberliğimizin güce dönüşmesi anlamında. Tabi biliyorum içimizde çok farklı partileri destekleyen arkadaşlarımız da var onların da fikirlerine düşüncelerine saygımız var. Ama ben burada içimizde hepimizin Mardinli olduğunu kabul ederek konuşuyorum. Ben Mardinlilik milliyetçiliği üzerine konuşuyorum. O yüzden bu konuşmamı yapma zorunluluğum oldu. Ben bu duygularımla daha önce vermiş olduğumuz sözün arkasında duralım buradan aday gösterilen arkadaşımızı mahcup etmeyelim ona destek olalım” dedi.

“BİZ EMANETİ KABUL ETTİK”

İzmir Mardinliler Vakfı Başkanı Rasim Kahraman ise konuşmasında AK Parti İzmir Milletvekili adayı Ceyda Bölünmez Çankırı’nın babası Mardin eski milletvekili Süleyman Bölünmez’in vakıf ve federasyon ziyaretinde kızını Mardinlilere emanet ettiğini hatırlatarak, “Değerli arkadaşlar, tabi ki biz seçime girmeden önce tekrar federasyon ve dernekler bir araya geldik, istişare ettik dedik ki hangi parti bizden aday gösterirse arkasında duracağımıza söz verdik. CHP'den de çok değerli bir kardeşimiz gerçekten sevdiğim saydığım bir arkadaşımız, Şakir Başak kardeşimiz aday olmuştu ama gösterilmedi. Bizim burada AK Parti'den de bir tane arkadaşımız aday adayıydı. Yalnız tabi ki Ak Parti olarak en çok değer verdiğim ikinci bölgede üçüncü sırada Necip Nasır ağabeyimizi Bitlisli ama en az Bitlis kadar Mardinli. Bizi çok seven, sürekli Mardinlilere değer ve destek veren, hastanesinde hasta olduğu her zaman aradığımızda katkı koyan kardeşimiz üçüncü sırada. Birinci bölgede de şu anda mevcut olan Mardin'deki milletvekilimiz Ceyda Bölünmez vekilimizi de buraya sayın cumhurbaşkanımız tabi ki takdir etti gönderdi. Babası vakıfa federasyona geldiğinde kızımı size emanet ediyorum dedi ve biz de emaneti kabul ettik. Tabi ki kızımızdır ve arkasında durmamız gerekiyor. Şu anda üçüncü sırada milletvekili adayı. Ben de burada inşallah 25 Haziran'da onu Ankara'ya göndereceğimize inanıyorum. Kendisine tam destek verdiğimizi burada deklare ediyorum. Allah onun yolunu açık etsin. Buradan iş adamı Zeynel Abidin ağabeyimiz bizi bir araya getirdi kendisine çok teşekkür ediyorum bundan sonra inşallah büyüklerimizle ara sıra bir araya geliriz. Fazla uzatmak istemiyorum hepinize saygılar sunuyorum” ifadelerine yer verdi.

“TÜRKİYE'NİN KADERİYLE İLGİLİ SEÇİMLERDİR”

AK Parti İzmir eski Milletvekili Tevfik Ensari ile yaptığı konuşmasında, “Çok değerli hemşerilerim, bugün burada yine çok değerli hemşerimiz, benim de arkadaşım, kardeşim, hem Türkiye'nin hem de bütün Mardinlilerin gururu olan Zeynel Abidin Erdem kardeşimizle beraberiz. Çok mutluyuz kendisine hoş geldin diyorum şahsınızda. Biliyorsunuz çok yakında Savur ilçesinden bir gururumuz daha çıktı Aziz Sancar ağabeyimiz, sanıyorum Zeynel Abidin kardeşimizle sınıf arkadaşı olması lazım benden bir, iki yaş büyük sanırım. Burada o yüzden gurur duyduğumuzu, kutladığımızı söylemek istiyorum, Nobel ödülü verildi kendisine dolayısıyla Türkiye'nin gururu. Çok önemli buluşlara sahip ve kendisi de arkası gelecek diye söylüyor. Buradan Zeynel Abidin kardeşimizden istirhamımız Mardinliler adına buradaki toplantından ona selam ver hürmetlerimizi iletmesidir. Şimdi burada sık sık birbirimizi göreceğiz tanışacağız ama tabi ki sayın misafirimiz Zeynel Abidin kardeşimiz daha ziyade ifade etsin diye uzatmayacağım. Sadece bir husustan bahsetmek istiyorum. Bu seçimler gerçekten Türkiye'nin kaderiyle ilgili seçimlerdir. Bütün dış güçlerin Türkiye'nin aleyhinde bir şeyler olabilir mi, şeklinde bir beklentisinin olduğu bu dönemde hangi partili olursak olalım benim kanaatimce, şahsi küskünlüklerimiz farklı ideolojilerimiz olabilir ama ülkemizin menfaati için istikrara ihtiyaç olduğu için mutlaka mevcut hükümetin desteklenmesi gerektiği kanaatindeyim. Tayyip Erdoğan'ın bundan sonra yapacaklarını da hesaba katacak olursak hangi görüşten olursak olalım partiye bir ayrım yapmadan bu seçimde bir Mardinli olarak Türkiye'nin istikrarına mühür basmamız gerektiğini düşünüyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum” dedi.

“MARDİNLİLER TÜRKİYE’NİN AK YÜZÜDÜR”

DEIK- Türkiye- İspanya İş Konseyi Başkanı, İzmit İspanya Fahri Başkonsolosu ve Erdem Holding ve 34 grup şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Zeynel Abidin Erdem, konuşmasına başında Mardinlilerin Türkiye’nin ak yüzü olduğunu belirterek, “Öncelikle hepinizi derin bir muhabbetle, saygıyla selamlıyorum. Sizi çok seviyorum çünkü, Mardinliler Türkiye'nin ak yüzüdür. Bugün Mardin'e gidip döndükten sonra, bir de Mardinliyim dediğim zaman ‘Aaa siz Mardinli misiniz?’ diyorlar. Evet ben Mardinliyim, sizler de Mardinlisiniz. Şu masada oturanların yüzde 80'i akrabamdır. Bir şekilde birbirimizle akrabalık bağımız vardır. Sizi ihmal ettim. Bir çok bölgedeki Mardinli dostlarıma ulaşıyorum fakat İzmir nasılsa paşasını şöyle Dicle Nehri'nden çıkardı hepsi bir aradalar güzel şeyler yapıyorlar diye hissediyordum. Fakat gördüm ki biraz bölük pörçük işler dönüyor. Yani o dernek bu dernekle ilgilenmiyor, bu dernek şu dernekle ilgilenmiyor. Bakın İstanbul buranın 5 mislidir. Kaya gibi birbirimizin arkasındayız. Emin olmanızı istiyorum. Derneklerimizin herhangi birine telefon açıp bir şey yapın dediğimiz zaman kusursuz ve sanki bir askeri emir almış gibi bitmiştir emrinize amadeyiz cümlesi geliyor. Neden burada böyle değiliz? Bizim kusurumuz var. Milletvekillerimizin herkesin kusuru var. Şimdi ben sizden seçim sonra bir randevu istiyorum ve bu randevuda bizim Mardinli olup sivil toplum kuruluşlarının başı olan arkadaşlar kendilerini şuna hazırlasınlar. Ben şunu istiyorum. O odadan çıktıktan sonra söylerlerse yanlış olur. O odada her şeyi muhasebeleştirelim. Sizden hiçbir talebim yoktur. Türkiye'de benim kimseden talebim olmadı. Hiçbir şekilde seçime girip milletvekili olma gibi bir niyetim olmadı. Çünkü biraz evvel değerli hemşerimizi ilçemizde ziyaret ettiğimde bir şey anlattım. Bu anlattıklarımı duymayanlara tekrarlayacağım. Malumunuz ailem saygın bir ailedir. Örneğin ben sizi namusumla temin ederim 52 senedir İstanbul'dayım daha 1 lira faize karışmadım. Bir gün milli piyango bileti almadım, bir gün totoya sırtımı dayamadım, bir gün bir hayal kurmadım. Eğer tırnağımla kazıyıp getirebileceksem mesele bitmiştir. Çok değerli bir büyüğümüz rahmete gittiği zaman biz Mardin'de biliyorsunuz toprak atmak durumundayız. Gençler arkada duruyor, babam beni şöyle ceketimden tuttu yanına çekti bak oğlum dedi amcanı görüyor musun dedi, görüyorum dedim. Küçüktüm, 5 metre kefen, 1 ceset başka bir şey yok. Şimdi bizim arayışımız ve içerisinde olduğumuz birliktir. Ben 10 sene üniversitede hocalık yaptım, bir gün olsun bir öğrenciye haksızlık yapmadığım gibi bütün öğrencilere doğulular için haksızlık yaptım. Çünkü, doğulu, doğulu, horlanan, itilen, kakılan sonuç itibariyle fakir fukara olduğu için de diğer öğrenciler gibi yurtların dışında derslere hazırlanıp sabah kahvaltısında tatlısına kadar yiyip gelen insanlar değildi. Onun için ayırıyordum, mahkemeye de verildim, imtihanlarda başlarında duruyordum ve bugün ilçede söyledim. Ben böyle bir şeyler beklemiyordum. Sonuç itibariyle bir doğuludur ben burada başım ve buraya yardım etmek mecburiyetindeyim diye kendimi hissettim. Mezun olanlar bana o iyiliği 200bin defa geriye ruhlarındaki temizlikle iade ettiler” dedi.

“BU MEMLEKETTE AYRIMI BİZE TATTIRDILAR”

Erdem konuşmasında, insanlar arasındaki ayrımın tattırıldığını da ifade ederek, “Bu memlekette ayrımı bize attırdılar. Bakın bu memlekette Yahudi de insandır, Ermeni de insandır, Süryani de insandır, alevi de insandır, Kürt de insandır... Biz böyle bir şey bilmiyorduk, size soruyorum biz Mardin'den gelmeden hanginiz aleviyle ilgili en ufak bir kelime biliyordunuz? Hiç bilmiyorduk. Onlar bizim canlarımızdı. Hangi bir Süryani'ye reaksiyon gösterdik? Yapmadık... Ama bize bunu tattırdılar, birileri enjekte etti. Yavaş yavaş bu kültür bu solcudur, bu sağcıdır, bu alevidir vesaire dedi. Nedir bunlar dedik düşman dediler. Bakın arkadaşlar öğrenciliğim döneminde mahkemeye gidip aynı silahla soldan vurulanı da tanıdım sağdan vurulanı da tanıdım. En yakın babamın öz yeğeni belki o silahla çok solcu da vuruldu, onun gibi 9 kişi vurdular bu aileden. Ama biz çok geç öğrendik. Vuran da bir vurduran da. Şimdi bizi birbirimize kırdırmaya çalışıyorlar. Bakın bize Kürtlerin hayatta unutamayacağı güzellikleri var. Biz 1960'ta sürüldük, 1927'de de sürüldük. 1927'de 67 kişi sürgüne gitti aileden, 51 kişi döndü. Açlıktan, fakirlikten öldüler. En zengin aile... Hepiniz tanıyorsunuz, birbirimizi tanıyoruz. Biz Sivas'a sürüldük, birisi zatüre oldu Allah rahmet eylesin. Zatüre olan muhterem belki önünde 100bin kişinin ayağa kalktığı biriydi. Mağdur olduk ve o mağduriyetimiz döneminde İzmir'e tayin olduk. Tayin diyorum ben ona, İzmir'den de çok Mardin'i ziyaret ettiği için, siz gençtiniz hatırlamazsınız 60'ları, babalarınız amcalarınız dayılarınız gelip bizi ziyaret ediyordu. Konakta bir yere oturtmuşlardı. Bunlar burada isyan çıkaracaklar Dikili'ye defolsunlar dediler. Dikili'ye sürdüler bizi. 200 metre denize, yakından daha giremiyorsun, Dikili'nin petrol ofisi vardı ona yaklaşamıyorduk. Sadece kaçacaktık veya atlayıp yüzerek Yunanistan'a gidecektik. Malımız var, paramız var, her şeyimiz var ama el konmuş sefil bir şekilde ramazanı geçirdik. Yani şöyle söyleyeyim, bunları kimse sizle konuşmaz. Herkes palavradan derin torbadan zenginlik hikayesini çıkarıp anlatır. Ama öyle değildi. 4-5 kilo yoğurtla, 10-15 ekmekle iftar yapıyorduk. Hani biz Türkiye'nin en büyük toprak sahibiydik? Hani biz bankalarda en büyük para sahibiydik? Hani 100bin dönüm arazimiz vardı? Bu haksızlık ne? Kim bize sahip çıktı biliyor musunuz? Kürtler... 18 odalı evi satılığa çıkardılar. 18 odalı ev ne kadardı biliyor musunuz? 100lira. Bugünkü değeriyle 50 kuruş. Kürt vatandaşlarımız masanın etrafında kol kola girdiler ve o zaman bilmiyorduk, ben bunları televizyonda anlattım. Gazeteci de yazar olarak kitap haline getirdi Sivas Hatıraları diye. Sükut diye bir şey çıkardılar. Biri dese ki bütün ev onun, devlet arkasında duracak. Demedi. İnanın bir dostumuz arsamızı satın aldı. Ceketinin astarına para dikti adam getirdi karnımızı doyurduk. Biz bu eziyetten geçmişken, biri bizi buradan kaldırırken, öbürü bizim yüzümüzü güldürürken, öbürü de ezerken ben Kürt'ü ayıramam, ben Kürt'ten uzak duramam, beni durdurmaya çalışan İsrail olsun, Amerika olsun ayıramazlar, ayıramayacaklar, bu ülkeyi de bölemeyecekler” dedi.

“KİMSEYE DE MİNNETİM YOK BİLESİNİZ”

Bugüne kadar hiç kredi kullanmadığını ve faize bulaşmadığını sözlerine ekleyen Erdem, kimseye minnet etmediğini de sözlerine ekleyerek, “Şimdi biz önemli bir dönemin arifesindeyiz. Ben dünyanın bütün ülkelerini temsil ediyorum. Lütfen yanlış anlamayın. Amerika Başkanı'na Türkiye'den kim 15 günde ulaşabiliyorsa onun ayağını öpmeye hazırım. İspanya'dan tutun İsveç'e kadar çıkın kraliyet ailelerinin hepsinden nişan almış bir adamım. Şimdi dünyayı izliyorum kimseye de minnetim yok bilesiniz. Çünkü benim kredi hakkım yok. Ne olacak? 5 metre kefen değil mi? En çok çocuklarım şimdiki sınıfın iki altında yaşarlar, şerefleriyle yaşarlar, hiç olmazsa kaçakçının, banka soyanın ertesi gün petrol şirketleri alanın çocukları demesinler, diyemezler de, dedirtmeyeceğiz. Bu ülkede hakkımızı, çocuklarımızın hakkını hala yiyip en zengin olan adamlara cehennem mesken olsun inşallah. Çünkü 17 bankadan milyarlarca dolar soyuldu biz bunların cezasını ülkemizde her ithal ettiğimiz her ihraç ettiğimiz malla ödüyoruz. Buna günah denir, buna vicdansızlık denir. Ülke çok kritik bir dönemden geçiyor. Bu geçiş sürecinde siz Mardinliler olarak bir ve beraber olduğunuz taktirde bu durumu önümüzdeki dönemlerde yaşamayacağız. Ben sivil toplum kuruluş uzmanıyım. Ne zaman seçime girdiysem hiç ikinci olmadım, hep birinci oldum neden? Çünkü ben vicdan adamıyım vicdanen konuşuyorum. Hizmet ettiysem makam isterim etmediysem istemem. Ama siz sulanmamış bir bulgur gibi her biriniz bir tarafa yayılırsanız siz milletvekili seçemezsiniz, seçtiremezsiniz de. Siz bir güç olmak, o ağırlığınızı hissettirmek ve o ağırlığın arkasında nasıl bir ilçe başkanınızla sivil toplum kuruluşları gitti biz bu adamı istiyoruz dedi. Tamam olsun dediler. Yarın siz 3 milletvekili çıkarabilirsiniz. Çıkardığınız milletvekilini bakan olarak arzu edebilirsiniz. O bakan seçilenlerin yüzde 90'ı arkasındaki güçle devam ederler. O il gelir derdiniz anlatır, bölünmemiş bir güçtür, bu güç bir bakan seçtirir. Önce milletvekili seçtirir, sonra bakan seçtirir, sonra bakan şehrine vatandaşına hizmet eder, iftihar edilir noktaya gelir” şeklinde konuştu.

“O YİĞİTE DE ARKANIZI DÖNMEK DOĞRU DEĞİLDİR”

Türkiye’ye 15 yıldır çok büyük hizmetler yapıldığını ve bu hizmetleri yapan yiğide sırt çevrilmemesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Erdem, “Size bir şey söyleyeyim, Avrupa'nın yüzde 80'ini dolaşmış biri olarak görmediğim yer yok. Tevfik Bey milletvekilidir, matematikçidir. Hepinize soruyorum, Almanya yüzde 1,988 ile kalkınırken 7 ile kalkınıyorsunuz farkında mısınız? Yani 7 misli bir kalınma hızımız var. Siz 15 yıl gibi bir süre içerisinde 30bin kilometre bölünmüş yol yapmışsınız. Siz dünyanın en büyük havaalanını yapmışsınız. Siz dünyanın en büyük iki yakayı birleştiren köprü sahibisiniz. Siz medeniyetler Haliç'i kabul ettiğiniz, İzmit Haliç'ini öbür tarafa birleştiren bir milletin çocuklarısınız. Bu sizin cebinizden oluyor, fakat bunları cebinizden çıkaran o yiğit kimse, o yiğite de arkanızı dönmek doğru değildir. İsterseniz burada Arap olun, isterseniz Kürt olun dönün arkanıza bakın ve deyin ki bu adam yalan mı söylüyor yoksa doğru mu? 30 senedir Frankfurt'ta bir tane geçit yapılmadı, İstanbul'da 56 geçit yapılmış 11 senede. E bir dakika düşünmek lazım. Savunma sanayimiz bugün orta doğu ülkeleri içerisinde 1 numara. En basiti. Nereye bakarsanız bakın, artık bize parmak sallayana hadi oradan diyen bir liderimiz var. O da Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Aynı şekilde onun izinde giden değerli bir başbakanımız var. Binali Yıldırım itaatiyle, ihanetsizliğiyle, efendiliğiyle sırtta taşınması gereken bir adamdır. Bunların arkasında biz kimleri destekleyeceğiz? Öz kızımız var. Ufak tefek kazalar, ufak tefek hatalarımız olabilir. Kırgınlarımız da olabilir. Eğer insanlarda bir yiğitlik ve doğruluk varsa bunu Binali Bey'den öğrenin. Bu fukara verdirmiştir. Şimdi ne yaparsak yapalım, iyidir kötüdür bizi ilgilendirmez. Biz yumruk gibi olup bu olayda birleşmek zorundayız. Bu olayda Ceyda'dır, bu olayda cumhurbaşkanımdır, başbakanımdır kritik bir dönemdeyiz. Türkiye kaydırılmaya çalışılıyor. Farkında değilsiniz inanın 15 Temmuz tamamen İsrail'in finanse ettiği bire bir organize ettiği bir inhidamdır ve bu inhidam sonsuza kadar devam edecektir. İran'da ne değişti? Hangi hanımefendi İran'da istediği yerde çalışabiliyor ve insan olarak kabul ediliyor? Ben Seyitler toplantısına gittim, İran'a benim lafım yoktur sistemi konuşuyorum. Konuşmalar oldu, cumhurbaşkanımız konuştu, bizi de Seyit olarak çağırmışlar. Bir tarih coğrafya fakültesi dekanı, kadın çıktı muhteşem bir konuşma yaptı. Bir şeyler söyledi insanlık için. Yemek yendi, namaz kılındı, konferansa döneceğiz hanım efendi bana rastladı ve dedim ki buyurun önümüzden geçin. Benim haddim değildir bir erkeğin önünden yürümek dedi. Demokrasi bu değildir. Bakın benim yeğenim aslanlar gibi. İstediğini giyer, istediğini içer, isterse çarşafla gelir. Kim karışabilir? Hürriyet budur. Bu hürriyeti bize bugün devam ettirme azmiyle hizmet etmiş Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Binali Yıldırım ve devamındaki insanlara sırtımızı dönmememiz lazım. Benim devletle bir ilişkim ve Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan herkesin eşitliğidir. Benim başka bir arzum yok. Bize bu eşitliği Tayyip Bey'den daha fazla veren kimse olmadı. O zaman neden ben arkamı ona döneyim? Neden bu kadar hizmetten sonra, neden uluslararası platformda devlet olarak yaşıyorsam ve göğsümü kabartıyorsam ve bunun için de bizi sevmiyorlarsa. Çünkü onlar şunu istiyor. Evlat gel buraya şu tuvaletimi temizle. Günü gelecek bunlar olacak. Biz birbirimize girmeyelim, yumruk gibi olalım. 2023 yılında beşinci ya da altıncı ekonomi. Siz hangi dönemde bunlardan bahsedebiliyordunuz? Bugün 7’lere girmek üzereyiz. Bir ramak kaldı giriyorduk. Uluslararası matematiksel para hesabında yetişemedik ve giremedik. Önümüzdeki dönem gireceğiz. Yarım kalmış hizmetler var. Ben köprüyü kapatacağım, o alanı yıkacağım. Haklısın kardeşim ben beyefendiyi tanımam, CHP'ye de sonsuz saygım var. Ama sen yıkım için gelmedin ki. Sen bana ezanı bile Türkçe okutmaya çalıştın be kardeşim ya. Şimdi herkes kendi altındaki pisliğe baksın. Onun için sizden istirham ediyorum, Tayyip Bey bugün bizim için kurtuluş noktasıdır. Diğerleri sağ olsunlar, saygım var, söyledikleri beni çok bağlamıyor. Hep birlikte olacağız, kızımızı destekleyeceğiz, başbakanımızı destekleyeceğiz. Kale gibi cumhurbaşkanımızın arkasında duracağız ve dönüp diyeceğiz ki beyler sizi seçtik. Matematiksel rakamımız bu, bize ne vereceksiniz? Darmadağınık olursanız mümkünatı yok. Son bir şey anlatacağım. 8 sene Türkiye'deki alevilerin en ücra köşesindeki dedelerini, ileri gelenlerini her yıl iftarda cumhurbaşkanlarımızla, bakanlarımızla bizim sünni toplumumuzla sayın İbrahim Polat'ın otelinde 1800 ile 2800 arasında yemek yedik. Şimdi bir sünnilerle konuşuyorum çakı gibi, dedelere dönüyorum her kafadan bir ses. Hepsi muhterem fikirli insanlar, akıllı insanlar... Demek ki çok akıllıda da çok sonuç alamıyoruz. Darmadağınıklar... Onlar bugün bilimler olarak, siyasi yapıları da kirli değil. Onlara itham edilen, Tunceli'deki olaylar vesaire, tamamen başka ülkelerin eğittiği ve yaşattığı kişilerdir. Baktım gidişat doğru değil, toplantı yaptım, Polat Otel'de karar verdik şu kadar kanaat önderi alev büyüğümüzle bir arada olacağız ve bir karar kılacağız. Oturduk ve 10 dakika sonra biri ben Profesör Doktor İzzettin Doğan'la aynı masada oturmam. Şimdi bu toplantıyı yapan her şeyi yapan benim ve istiyorum ki biri çıksın Tayyip Bey bunları istiyoruz. Tayyip Bey bunlara hazır. O da bunu istiyor. Gittim kulağına eğildim seni Yozgat'tan ben getirdim, bu kelime çok erken olmadı mı? Valla Seyit'im ben sana söyleyeyim dedi İzzettin Doğan'ın olduğu yerde ızba bulunmaz. Zaten çözüldü olay. Onun için dağınık, güçsüz olan hiç kimseyi usta olarak kullanamaz. Sizin büyüğünüz, akil adamlarınız var oturun dinleyin arkasından yürüyelim. Dünyanın en medeni insanlarısınız. Nereden geçerseniz geçin kadına yol verilmiyor. Ben sizler gibi medeni geçmişi çok eskilere dayanan soydan gelmiş insanların dağınık olmasını istemiyorum. Bir olalım birlik olalım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum” dedi.

“NEDEN İTHAL ADAY GÖNDERİLDİ”

Konuşmaların ardından yapılan soru cevap bölümünde söz alan Gazetem İzmir İmtiyaz Sahibi ve İzmir Mardinliler Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Salih Erkek, Dr. Zeynel Abidin Erdem’e, Federasyon ve vakıf olarak AK Parti’den 8 tane aday adayı göstermelerine rağmen neden ithal bir Mardinli adayın İzmir’e gönderildiğini sorarak, “Sizi Sayın Cumhurbaşkanımız Demirel ve ANAP döneminin Turgut Özal döneminden beri sizleri takip ediyorum. Siz çok hayırsever ve bırakın Mardin'i isminiz tüm dünyaya yayılmış bir şahsiyetsiniz. Buna hiçbir diyeceğimiz yok. Şu anda bizlere çok çok güzel bir ders verdiniz. Şimdi soruma geliyorum. Biz vakıf ve federasyon olarak bir komisyon kurmuştuk. Bu komisyonun başkanlığını da ben yaptım. İzmir’deki Mardinliler olarak 8 tane AK Parti’den 1 tanede CHP’den olmak üzere 9 tane milletvekili adayı belirledik. Aday adaylarımız arasında burada olanlar var. Örneğin Fevzi Bayram Bey burada, çok değerlidir. İzmir'de yaşamış, İzmir'in taşını toprağını bilen bir şahsiyettir. Kaliteli insanlar ve aileler vardı. Dedik ki kim olursa olsun, yeter ki Mardinli olsun. Adaylarımız sahaya çıktılar, binlerce insan takip etti, toplantılar masraflar yaptılar ama ne yazık ki sıralamaya giremediler. Biz de şahsım olarak konuştum ve bağımsız bir aday çıkaralım dedim. Komisyonda konuştum. 1991 yılında da dördüncü sıradan Mardinli olarak milletvekili adayıydım sayın Demirel'in prensiydim burada. Onu da belirteyim. Biz burada şuan bağımsız üç tane vekil çıkartırız. Bırakın Güneydoğuluları sadece 400 bine yakın Mardinli hemşerilerimiz var İzmir’de. AK Parti bize güzel bir jest yaptı ama sizin sayenizde, ama kendileri, ama bizim baskımızla. Çok güzel bir jest yaptı. Güneydoğulu ve doğulu 2 tane aday gönderdi. Biri Sayın Ceyda Bölünmez Çankırı, biri de çok sevdiğimiz Necip Nasır'ı gönderdi. Biz bundan dolayı çok mutluyuz, şahsım olarak çok mutluyum. Ne oldu da İzmir Milletvekili adayı olarak İstanbul'da, Ankara'da, Mardin'de yaşayan Mardin Milletvekilimiz olan Ceyda Bölünmez Hanımefendi'yi buraya transfer etti. Ama lütfen siz onlara çok yakınsınız. Lütfen kendilerine ‘Artık oraya ithal aday göndermeyin’ diyin. Mardinliler var orada. Mardin'de yaşayanlar var burada. Biz federasyonda, vakıfta söz verdik, Ceyda Bölünmez'in ölümüne arkasındayız. Bunun adına sizden istirhamımız seçimlerde bize ithal göndermesin. Mardinli özü sözü olan birileri çıksın buradan” dedi.

“SÖZ VERİYORUM İLETECEĞİM”

Dr. Zeynel Abidin Erdem konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ileteceğini ifade ederek, “Size söz veriyorum önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile buluşacağız. Size söz veriyorum, bu durumu İzmir’deki Mardinliler adına Cumhurbaşkanımıza ileteceğim” dedi.

Toplantı ardından karşılıklı soru-cevap ve fikir alışverişleriyle devam etti.

YORUMLAR

  • 0 Yorum