Reklam

Ali Babacan: O kanallar reklam filmimizi yayınlamadı

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstiklal Caddesi’nde meydana gelen bombalı terör saldırısıyla ilgili yapılan açıklamalarda çelişkiler olduğunu belirterek, operasyonlarla ilgili muhalefetin bilgilendirilmesini istedi.

Ali Babacan: O kanallar reklam filmimizi yayınlamadı

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstiklal Caddesi’nde meydana gelen bombalı terör saldırısıyla ilgili yapılan açıklamalarda çelişkiler olduğunu belirterek, operasyonlarla ilgili muhalefetin bilgilendirilmesini istedi.

Ali Babacan: O kanallar reklam filmimizi yayınlamadı
24 Kasım 2022 - 08:45

Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde haftalık değerlendirme toplantısı yaptı. Son zamanlarda meydana gelen 2 terör saldırısıyla ilgili duygularını dile getiren Babacan, İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırı sonrası yapılan açıklamaların çelişkili olduğuna dikkat çekerek, "Bu sözüm ona. İlgili bakan, terör totosu oynadı. Aynı gün bir başka üst düzey yetkiliyse başka bir örgüt ihtimaline de işaret etti. Gerçekten bu son derece ciddiyetsiz, terörle mücadelede ciddiyet ister” dedi.

Konuşmasına Düzce’de bu sabaha karşı meydana gelen deprem konusuna değinerek başlayan Babacan, satır başlarıyla şunları söyledi:

"DEPREM ERTELENECEK BİR KONU DEĞİL: Merkez üssü Düzce, Gölyaka olan ve civar birçok ilde de hissedilen depremle hepimiz korkarak uyandık. Depremden etkilenen bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, yaralı vatandaşlar acil şifalar diliyorum. Bir kez daha, afetlerin, depremin karşısında ne kadar aciz kaldığımızı gördük. Evet afetler olabilir, depremlere engel olamayız. Ama sonucundaki zararı önlemek, azaltmak bizim elimizde. Bu nedenle bir kez daha Afet Eylem Planımızı hatırlatıyor, bugünkü iktidara burada yazan maddeleri derhal uygulaması gerektiğini söylemek istiyorum. Bakın geçen yıl 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde Afet Eylem Planımızı açıkladık. Depremleri önleyemeyiz ama deprem için daha iyi hazır hale gelebiliriz. Bu işin şakası yok, ertelenecek bir konu da değil. En önemli meselemiz.  

8 GÜN ARAYLA İKİ TERÖR SALDIRISI YAŞADIK: Bir başka üzücü konu, son günlerde artan terör saldırıları. 8 gün arayla önce Taksim, ardından da Gaziantep'te iki büyük acı yaşadık. Hayatını kaybedenlerden geriye acılı anneler, babalar, evlatlar, kardeşler ve dostlar kaldı. Sözlerime beş yaşındaki güzeller güzeli Hasan Karataş'ı ve 22 yaşındaki öğretmenimiz Ayşenur Alkan'ı anarak başlamak istiyorum 

Hafta başında Gaziantep'in Karkamış ilçesinde gerçekleştirilen terör saldırısında kaybettiğimiz bu iki canımızı rahmetle anıyorum. Üzüntümüz de öfkemiz de çok büyük. Sekiz gün içinde sekiz vatandaşı Gaziantep'te teröre kurban verdik. 13 Kasım günü Taksim'de genç anne Arzu Özsoy ve kızı Yağmur Uçan'ı, genç baba Yusuf Meydan ve kızı Ecrin Meydan'ı, genç çift Adem Topkara ve Mukaddes Elif Topkara'yı kaybettik. Şimdi de Antep'te yüreğimiz dağlandı. Kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevdiklerine bol sabır diliyorum. Yaralılarımızı da acil şifalar diliyorum. Milletçe başımız sağ olsun. 

İLGİLİ BAKAN TERÖR TOTOSU OYNADI: Bu zorlu günlerde terörle mücadeleyi sulandırmak isteyenlerin maalesef ortalarda dolaştığını görüyoruz. İcra makamını işgal eden bu kişilerden biri daha İstanbul'un ortasında bomba patlar patlamaz jet hızıyla açıklamalar yaptı. Daha bilgiler netleşmedi, ne oldu belli olmadı. Bu sözüm ona ilgili bakan terör totosu oynadı. Aynı gün bir başka üst düzey yetkiliyse başka bir örgüt ihtimaline işaret etti. Gerçekten bu son derece ciddiyetsiz. Terörle mücadele ciddiyet ister. Ülkenin bu konularla ilgili sorumlu bakanı bir şey söylerken bir başka üst düzey yetkiliden bir başka bir şey duyamazsınız. O zaman güveni sağlayamazsınız. Kimse sizin lafınıza güvenmez. İşte onun için diyorum kapsamlı analizi ve değerlendirmesi yapılmadan söylenen her söz terörle mücadeleyi sulandırır, zayıflık göstergesidir. 

MİLLET İÇ GÜVENLİKTEN SORUMLU BAKANA MI İNANSIN, CUMHURBAŞKANI'NA MI?: Ülkenin iç güvenliğinden sorumlu kişi çıkmış, başka ülkelere sataşıyor. Neymiş efendim, falanca ülkenin taziyesini kabul etmiyormuş, reddediyormuş. Ya sen içinde çalıştığın bakanlığın tabelasına bir bak. İçeride işleri beceremeyip dışarıyla ilgili üstüne vazife olmayan laflar ediyor. Cumhurbaşkanı ise G20 zirvesinde eş zamanlı olarak ‘Biden'ın taziyesine teşekkür ediyorum’ diye bir tweet paylaşıyor. Teşekkür listesinde Amerikan bayrağını da üçüncü sıraya ekleyerek. Böyle bir ciddiyetsizlik olur mu? Bu millet ne yapsın? İç güvenlikten sorumlu bakanın dediğine mi baksın, ülkenin Cumhurbaşkanı'nın dediğine mi baksın? 

KİMLİĞİNİ SAKLAYIP YABANCI HABER AJANSLARINA KONUŞMAK MODA OLDU: Çelişki bununla da bitmiyor. Bir üstün yetkili, kimliğini saklayıp yabancı haber ajansına konuşuyor. ‘Terör eylemini başkası da yapmış olabilir.’ İçeriye başka mesaj, dışarıya başka mesaj. Bu arada son yıllarda böyle bir tuhaf moda da başladı. Kimliğini saklayıp uluslararası haber ajansına konuşanlar çoğalıyorlar. Hiç hayra alamet değil. Güvenlik konusunda devletin listesi olur. Bir sözü olur ve herkes ona güvenir. İçeride güvensizlik oluşturacak açıklamaları adeta dengelercesine birilerinin başka açıklamalar yapmak zorunda hissetmesi ülke yönetimi ciddiyetine yakışmaz.  

BIRAKIN ASKERİMİZ, POLİSİMİZ GÖREVİNİ YAPSIN: Bırakın da şu canları pahasına gece gündüz çalışan güvenlik mensuplarımız soğukkanlı ve kapsamlı analiz edilebilir. Rahat bırakın da askerimiz, polisimiz işini yapabilsin. Sorumlu olanlar teknik ve istihbari tüm verileri teröristlerin iletişim ağlarını analiz etsinler önce. Kararları bu analizlere dayalı olarak ondan sonra uygulama talimatı verin. 

SİLAHLI BİR ÖRGÜTE KARŞI TABİİ Kİ SİLAHLI KUVVETLERİMİZİ EN GÜÇLÜ SİLAHLA DONATACAĞIZ: Elinde silah olan bir örgüte karşı tabii ki en güçlü silahlarla donatacaksınız silahlı kuvvetlerimizi. Binlerce şehit vermemize ve hesapsız çok miktarda kaynaklarımızın heba olmasına rağmen hedeflenen sonuçların alınamadığını da görüyoruz. Çünkü tek tek teröristleri etkisiz hale getirerek terörü atamıyorsunuz, bitiremiyorsunuz. Kadınıyla, bilim insanıyla, üniversiteleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, siyasetçiler olarak hep beraber bu meseleyi yeniden düşünmenin zamanı geldi artık. Terör örgütü PKK ile kararlılıkla mücadele, DEVA Partisi olarak bizim programımızda çok önemli bir yer alıyor. PKK dahil tüm terör örgütlerini ve eylemlerini kınıyoruz. Etnik, dini ve ideolojik hiçbir bahanenin terör eylemlerine gerekçe oluşturamayacağını da söylüyoruz 

YANLIŞLARIN DÜZELTİLMESİNDE ISRAR ETMEK BİZİM SORUMLULUĞUMUZ: Çelişkili ve tutarsız adımları sorgulamak, hesaba çekmek, yanlışlıklar gördüğümüzde eleştirmek, bunların düzeltilmesini ısrarla talep etmek yine bizim sorumluluğumuzdur.  Öyle hükümetin her önümüze getirdiğini onaylayacak durumda değiliz, kimse kusura bakmasın.  

PENÇE- KILIÇ HAREKATI TÜRKİYE’NİN CAYDIRICI GÜCÜNÜ ORTAYA KOYMUŞTUR: Biz her alanda olduğu gibi iç ve dış güvenlik meselelerinde de hükümetin hatalarını üstlerine aynen vuracağız. Tabii bunlar ne yapıyor, ‘Milli mesele’ diyorlar. ‘Milli mesele dokunulmaz, bize de dokunamazsınız. Eleştiremezsiniz’ deyip kafalarında eseni yapıyorlar. Biz bakacağız. Her şeyi analiz edeceğiz. Doğruya doğru diyeceğiz. Kapsamlı hava harekatının planlanmasında emeği geçen tüm silahlı kuvvetler mensuplarını tebrik ediyorum. Bu operasyonla Türkiye'nin caydırıcı gücü bir kez daha ortaya konmuştur. 

NEDEN SEÇİME 6 AY KALA OPERASYONLAR BAŞLATIYORSUNUZ: Ancak biliyorsunuz. Daha önce de ben bir çağrı yapmıştım, ‘Olası bir kara operasyonunun süresi, kapsamı ve gerekçesi konusunda güvenlik kurumlarının başındaki yetkililer muhalefet liderlerini derhal bilgilendirmelidir’ diye. Hükümete buradan soruyorum, muhalefet partilerini en kritik konularda bile karanlıkta bırakmanızın sebebi nedir? Kafanızın arkasında neler saklıyorsunuz acaba? Niçin uzunca bir süredir, ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ deyip de seçime altı ay kala bu operasyonları başlatmak istiyorsunuz. Gelsinler kurum başkanları bize anlatsınlar. Operasyonel detaylarla ilgilenmiyorum ama biz niçin bugün diyoruz? Her askeri operasyonun bir hedefi olmalıdır. ‘Burada siyasi hedefiniz nedir’ diye soruyoruz.  

Hükümeti, bakanların ve Cumhurbaşkanı'nın söyledikleri bizde güven oluşturmuyor. Bir dedikleri bir dediklerini tutmuyor. Sürekli yalpa yapıyorlar, sürekli zikzak yapıyorlar. Ama biz biliyoruz ki bu ülkenin güvenlikten sorumlu kurumları var. O kurumların içinde işinde uzman olan insanlar var. Biz diyoruz ki o insanları gönderin, biz işin gerçeğini onlardan dinleyelim.  

ÜLKEYİ YÖNETMEYE TALİP EN GÜÇLÜ MUHALEFET BLOĞU ALTILI MASA: Şu anda ülkeyi yönetmeye talip en güçlü muhalefet bloğu olarak Altılı Masa’daki liderlerin gerçekleri bilmesi gerekiyor. Şurada sizin zaten altı aylık bir hükümet ömrünüz kaldı. Bundan altı ay sonra ülkeyi yönetecek insanların şimdiden güvenlik meseleleri konusunda doğru bilgiye sahip olması lazım. Siz eğer gerçekten görevinizi yapıyorsanız seçimlerden sonra iş başına gelme ihtimali çok yüksek olan, Altılı Masa liderlerini bugünden bilgilendirmek zorundasınız. Çünkü devlette devamlılık esastır. Doğru işlerinizi devam ettireceğiz, yanlış işlerinizi durduracağız, eksik işlerinizi de tamamlayacağız. Biz buna hazırlanıyoruz şu anda. 

HÜKÜMETİN MİLLİ HASSASİYETLERİMİZİ İSTİSMAR ETTİĞİYLE İLGİLİ ŞÜPHELERİMİZ VAR: Bu vatan hepimizin. Ancak seçime giderken bu hükümetin vatandaşlarımızın milli hassasiyetlerini istismar ettiğiyle ilgili kuvvetli şüphemiz var. Gelin anlatın, eğer haklıysanız, doğruysanız biz de bu şüphelerimizi silelim. Haksızsanız da ‘Durun kardeşim. Ne yapıyorsunuz?’ diyelim.  

ESAS OLAN CAYDIRICI OLMAKTIR: Terörle mücadele konusuna biraz daha terörle mücadelede esas olan terör örgütlerinden hep bir adım önde olandır. Ve terör eylemlerini olmadan engellemektir. Demiyor muydunuz, ‘Biz bunların ayakkabı numaralarını biliyoruz.’ Ne oldu? Öyle haddinden büyük laflar etmeyeceksin. Beceremeyeceğin işi becerecekmiş gibi kimseye de sunmayacaksın. Terörle mücadele de esas olan caydırıcı olmaktır. Toplumu kutuplaştırarak bir kesimi diğer kesime düşman ederek taşkın duygularla kendi insanımızı ötekileştirip terörle mücadele olmaz, olmuyor işte. Terörle mücadelede yapılması gereken sınırlarımızı koruyarak sınır ötesinden gelen tehdit ve tehlikeleri kaynağında bertaraf edecek, kararlı bir mücadelenin yanı sıra terörün ekosistemini yani beslendiği kaynakları kurutmaktır. 

TERÖR ÖRGÜTLERİNİ YALNIZLAŞTIRMAK ZORUNDASINIZ: Bütün komşu ülkelerle arayı bozup, düşman ilan edip, hain ilan edip terörle mücadelede başarılı olamazsınız. Terörün var olduğu, teröristlerin var olduğu bütün ülkelerle siz konuşmak zorundasınız. Onlarla iş birliği yapmak zorundasınız. Terör örgütünü yalnızlaştırmak zorundasınız. Bu hükümet kendini yalnızlaştırıyor. Bir de ne dediler, ‘Değerli yalnızlık.’ Şu hale bak. Geldiğimiz duruma bakın. Ne oldu? Sonuç alabiliyor musunuz? Yalnızlaşmakla neyi başarıyorsunuz? Ülke adına hangi menfaati sağlıyorsunuz?  

TERÖR OTORİTE BOŞLUĞUNDAN FAYDALANIR: Terör, otorite boşluğundan faydalanır. Suriye'deki, ‘Vekalet savaşı’na evrilen anlaşmazlıkların askeri bir çözümünün olmadığı konusunda Türkiye dahil tüm dünya ülkeleri artık hemfikir. Bu işin sadece askeri yöntemlerle çözülmesi mümkün olmayacak. Öyleyse bu otorite boşluğuna son vermek için Suriye'nin toprak bütünlüğü çerçevesinde terör örgütleri hariç tüm etnik ve dini grupların yani Arapların, Türklerin, Türkmenlerin, Hristiyanların, Sünnilerin, müsaadelerin ve ilgili diğer grupların yer alacağı temsil edileceği bir anayasaya, bir yeni Suriye'nin inşasına yatırım yapmalıyız. Bunun ana hatlarını ve somut adımlarını dış politika ve güvenlik eylem planınıza biz daha önce açıklamıştık. Her konuda reçetelerimiz, çözümlerimiz ortada.  

TEK ÇIKAR YOLU BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜVENLİK KONSEYİ: Afet diyorsunuz, güvenlik diyorsunuz, terör diyorsunuz, dış politika diyorsunuz, ne yapılacağını ortaya koymuşuz. Bunun tek çıkar yolunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde olduğunu da mutlaka ortaya koymamız lazım. Neden hep savaşı, iç savaşı, vekalet savaşını konuşuyoruz ya? Madem bu yol, yol değil, artık barışı, iç barışı, vekalet barışını gelin konuşalım. 

ÜLKE ERDOĞAN YORGUNLUĞU YAŞIYOR: Koskoca ülke Erdoğan yorgunluğunun bedelini ödüyor. Vaktiyle kendisi 2017’de ne demişti, ‘Metal yorgunluğu var. Parti teşkilatını yenileceğiz’ demişti. Allah Allah. Bu teşkilat öyle bir şey ki, on binlerce kişi yoruluyor. Fakat başındaki bir kişi yorulmuyor. Ne hikmetse onda metal yorgunluk yok. Kendine göre. Tam yirmi senedir aynı görevde, o partinin başında.  Ülke şu anda Erdoğan yorgunluğu yaşıyor. 

“BAZI KANALLAR REKLAM FİLMİMİZİ YAYINLAMADI” 

Ayrıca Babacan, seçim hazırlıkları içerisinde olduklarını belirterek, ücreti karşılığında reklam vermek istediklerinde bu reklam filmini yayınlamayan kurumları paylaştı.  

Babacan, "TRT kanalları, Demirören Medya, Doğuş Medya, Turkuaz Medya, Acun Medya, Piri Medya, Mepa Medya, Beyaz Medya, Türk Medya. Yani Kanal D, Star, ATV, CNN Türk, NTV, A Haber, Kanal 7 ve TV 8 gibi kanallar paramız karşılığı tanıtım filmimizi yayınlamayı reddettiler" dedi.