Gazetem İzmir - Geçtiğimiz günlerde ülkenin en eski meslek liselerinden biri olan İzmir Çınarlı Meslek Lisesi "Dayakçı öğretmen" haberi ile bir çok haber kanalında eğitimdeki kalitenin hangi seviyeye gerilediği ile alakalı bir seviye tesbiti olmuştu.
Bunun üzerine aldığımız çok sayıdaki duyum ve ihbarları değerlendirdiğimizde ortak olan görüş şu oldu :Tıpkı İstanbul fethedilmeden önce hatta Fatih Sultan Mehmet Han Bizans'ın kapısına dayandığında Hristiyan Ruhani Meclisi sayılan Papazlar Meleklerin cinsiyetinin erkek mi dişi mi olduğunu tartışmakta idi. Şimdi ise okulun yığınlarca problemi varken okulun müdürü ve görevlendirme ile gelmiş müdürbaşlık makamı öğtetmenine ve öğrencisine "Öfkeyi kontrol etme ve krizleri yönetme becerisi" konusunda eğitim semineri verip yetiştireceğine bizzatihi kendileri sorunun kaynağı olma yolunu seçmiştir.
OKUL BAHÇESİ OTOPARKA DÖNMÜŞ
Öğretmenine ve öğrencisine mesleki dayanışmanın hak adalet kavramının ve eğitimdeki huzurun nasıl olabileceği konusunda örnek olması gerekirken, okuldaki tüm öğretmenlere ait olan yarı kapalı okul otoparkının girişine burası resmi araç yeridir park edilemez levhası asmış ama ne ilginçtir ki hiçbirisi de resmi plakalı olmayan araçları için bölümler ihdas ederek Müdür, Müdürbaş, Müdür yardımcısı gibi levhalar astırarak adeta bu bölümleri kendi özel araçlarına ihdas ederek okuldaki tüm öğretmenlerin ortak kullanım alanını adeta işgal ederek araçlarına dahi hiçbir devlet kurumunda olmayacak bir biçimde aymazlık örneği sergileyerek resmi araç statüsü kazandırarak adeta kendi dışındaki meslekdaşlarını yok sayarak eğitimden ne anladıklarını ortaya koymuş.
OKUL MU YARI AÇIK CEZAEVİ Mİ?
Durum bununla da kalmayarak batının en batısında yer alan en merkezi yerdeki okulun etrafını hiçbir kamu alanında dahi olmayan, adeta yarı açık cezaevi görüntüsünü çağrıştıran jiletli tellerle de çevirerek -üstelik okulun her tarafını gören kameralar olmasına rağmen- adeta tüm öğrencileri potansiyel suçlu, tüm öğretmenleri de hapishane modunda hizmet veren gardiyan anlayışına havale etmiştir. Halbuki okula öğrenciyi sevgi ve şefkat ile bağlayabilirsiniz gönlünüzde ki dikenli teller ile değil. Yaşadığımız bu yüzyılda ve ülkenin en medeni şehirlerinin başında gelen ve en merkezi konumda bulunan bu okulda bütün bunların olabilmesi idarecide olması gereken en büyük ve en hassas vasfın adalet olduğunu bir kez daha gözler önüne sermekte
Bu hadiseler her türlü kompleks duygulardan arındırılmış ehliyet sahibi idarecilere ne kadar da ihtiyaç duyduğumuzun göstergesidir...
YORUMLAR