Reklam

İrfan Bucak Şanlıurfa'dan yazdı...

İrfan Bucak Şanlıurfa'dan yazdı...

İrfan Bucak Şanlıurfa'dan yazdı...
15 Mart 2023 - 14:18

Depremin de, Sel Baskınlarının da Suçlusu Bulundu: KADER İsmini ve ülkesini hatırlamıyorum ama yabancı kurtarma ekibinde görevli birisinin söylediklerini çok iyi hatırlıyorum. 

Adam deprem felaketini görünce aynen şöyle dedi: “Siz Tanrıyı bu kadar kızdıracak ne yaptınız?” Bence bu söz üzerine günlerce belki aylarca düşünmek lazım. Öyle bir hale geldik ki, elde ettiğimiz güç zamanla bizleri zehirledi. Yaptığımız yanımıza kâr kaldıkça, yanlışlarımızın sayısını arttırdık. Elimizdeki tüm imkânları babamızın malı, yönetimimiz altındaki insanları zavallı kölelerimiz olarak gördük. 

Belki mevcut adalet sistemi böyle düşünenlerinin hak ettiğini tam veremedi ama her şeyden önce “İlahi Adaletin” varlığını unutur olduk.

Biz ne kadar unutmaya çalışsak da, kafamızı kuma gömsek de, içinde bulunduğumuz rüya âleminden uyanmak istemesek de, İlahi Adalet vardır ve elbette tecelli edecektir. 

Allah’ın adaletinden kaçış yok. Şansınız varsa bu dünyada cezanızı çekersiniz. Eğer bir sürü suça rağmen halen ilahi adaletin tokadını bu dünyada yemediyseniz bilin ki sizin davanız öbür tarafta görülecek. Yani işiniz çok daha zor…

Ben artık bundan sonra Doğal Afet diye bir şeyi kabul etmiyorum. Bana göre bu kelimeler sorumluluktan kaçmak isteyenlerin en kolay bahanesinden başka bir şey değil. Hazır inançlı bir millet bulmuşuz, her fırsatta suçu kadere, kısmete dolayısıyla Allah’a atıp köşemize çekiliyoruz. 
Aslında bu mazeretlerin arkasına sığınanlar da kaderin ne olduğunu biliyorlar ama işlerine gelmediği için aptalı oynuyorlar, bilmezmiş gibi davranıyorlar. 

Kader dediğimiz şey bir günah keçisi değildir. Öyle her olaya kaderi kulp yapamazsın. Söylediklerime inanmayan varsa açsın Kuran-ı Kerimi İsra Suresi 13. ayete baksın. Ayette de buyrulduğu gibi her insanın sorumluluğu omuzlarına yüklenmiştir. 

Ancak bütün tedbirleri ve önlemleri aldıktan sonra kadere teslim olursun. 

Şimdi esas soruyu soruyorum: Her fırsatta kaderi suçlayanlar, tedbir diye bir kavramdan nasıl olur da bu kadar habersiz olurlar? Yani hırsız suçlu da, kapısını kilitlemeyen ev sahibinin suçu yok mu?
Sözlerim bizi yönetenlere, bizlerin vekili olduğunu söyleyip, efendilik yapanlara..

Halkın hizmetkârı olduğunu söyleyip, halkı umursamayanlara..
Dün dediklerini bugün unutanlara..
Merak etmeyin biz sizleri hiç unutmayacağız, unutturmayacağız.
Memlekette çarpık kentleşme var, Belediyelerin hiç suçu yok. 

Dere yatakları işgal edilmiş, en ufak selde taşkınlar yaşanıyor, ortada sorumlu yok. Soruyorsun bu işe sebep olanlar nerede: “Bizden öncekiler yaptı” diyorlar. O zaman bizim adımıza onlara dava açın. 

Hesabını sormuyorsanız, hele hele bilip de susuyorsanız vebaliniz en az yanlışı yapanlar kadar büyük. 
Atalarımızın o kadar yokluğa rağmen yüzyıllar önce yaptığı devasa yapılar dimdik ayakta. Kim bilir kaç afet geçirdi. Bizim son teknoloji ile yaptığımız yapıların ekonomik ömrü en fazla 100 yıl. Burada bir gariplik yok mu? Yoksa biz atalarımızdan çok daha gerilerde miyiz? 
Yüce Rabbimiz en mükemmel varlık olarak insanı yaratmış ve bütün mahlûkatı onun emrine vermiş. 

Ancak insanoğlu çoğu zaman hırsının kurbanı olmuş ve küçücük menfaati için bir düzeni bozmaktan çekinmemiş. 

Düzeni bozarken de aslında kendi bindiği dalı kestiğinin farkında bile olmamış veya umursamamış. 

Şimdi bir elinde balta, diğer elinde tesbih.. Tövbekar olmuş ama iş işten çoktan geçmiş. 
Şimdi yazının başındaki yabancı kurtarma ekibindeki adam haklı çıkmıyor mu. 

Biz Allah’ı kızdıracak bu kadar suç işleyelim, sonra Allahtan yardım istemeye yüzümüz olsun. 

Sizin yüzünüz var mı bilmem. Benimki yok.. Çünkü benim yüzüm astar değil..