Reklam

İYİ Partili Çıray'dan: Akşener, Koray Aydın'a partiyi anahtar teslim verdi!

İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray, parti içinde yaşanan kavgayı Cumhuriyet Gazetesi'nden İpek Özbey'e anlattı. Çıray, “Eğer ortada İYİ Parti’ye bir operasyon varsa bunu ‘Aşağıdaki listedekiler seçilmeyecek’ diyerek kara listeyi çıkaranlar, onu organize edenler başlatmıştır” dedi.

İYİ Partili Çıray'dan: Akşener, Koray Aydın'a partiyi anahtar teslim verdi!

İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray, parti içinde yaşanan kavgayı Cumhuriyet Gazetesi'nden İpek Özbey'e anlattı. Çıray, “Eğer ortada İYİ Parti’ye bir operasyon varsa bunu ‘Aşağıdaki listedekiler seçilmeyecek’ diyerek kara listeyi çıkaranlar, onu organize edenler başlatmıştır” dedi.

İYİ Partili Çıray'dan: Akşener, Koray Aydın'a partiyi anahtar teslim verdi!
22 Ekim 2020 - 19:20

- İstanbul milletvekili Ümit Özdağ, il başkanı Buğra Kavuncu’nun FETÖ bağlantısının olduğuna yönelik açıklama yaptı. Bu iddiayla ilgili bir bilgiye sahip misiniz?

Bu iddialarla ilgili somut bilgiye sahip değilim. Bu tartışmanın dışında kalmak istiyorum, anlatacaklarımın önüne geçsin istemiyorum.

- Ne anlatacaksınız?

CHP milletvekiliyken partinin ne yöneticileri ne tabanıyla en ufak bir sorunum olmamasına rağmen İYİ Parti’nin bir MHP küskünleri partisi gibi görünmemesi için kendi isteğimle ve pazarlıksız İyi Parti’ye geçtim. Bunu yaptım. Bugün halen AKP’ye oy veren yüzde 20-25 civarında merkez sağ seçmen var. Bu seçmen kendisinin temsil edilebildiği bir alan görmedi, Sayın Erdoğan’ın politik davranmasıyla buraya oy vermeye devam etti. Daha önce Demokrat Parti şemsiyesi altında DYP’yle ANAP’ın birleşmesinin sayın Mumcu ve Sayın Ağar zamanında hüsranla sonuçlanması nedeniyle bu seçimde Demokrat Parti’ye yüzde 15-20 oy verecek seçmen tekrar AKP’ye döndü. Tayyip Bey de bu önemli potansiyeli kaçırmamak için Köksal Toptan ve Süleyman Soylu’ya tam anlamıyla sahip çıktı. Merkezde siyaset yapmış biri olarak o oyların İYİ Parti’ye kanalize edilmesi gerektiğini düşündüm. Türkiye’nin boşluğu merkez siyasetteydi. Aslında bu bir demokrasi mücadelesiydi. İYİ Parti’nin kurucu genel sekreteri olarak bunu büyük ölçüde başardık.

MERAL AKŞENER KENDİSİ ÖLÇÜYÜ KAÇIRMIŞTIR

- Akşener, DYP’den 43 milletvekilinin ayrıldığı zamanı hatırlattı ve “Hem Sayın Çıray’ın hem Sayın Özdağ’ın ölçü kaçsa da fikirlerine yönelik saygı duydum” dedi. Ölçüyü kaçırdığınızı düşünüyor musunuz?

Ben kendisinin ölçüyü kaçırdığını düşünüyorum. Bu benzetme hiç yakışmamış. Kendisi çok iyi biliyor ki 1997’de Refahyol hükümeti yıkıldığında ben Sağlık Bakanlığı müsteşarıydım. Herhalde tarihleri şaşırmış olmalı. 1997’de hükümetin yıkılma nedeni milletvekillerinin istifasıydı. İzmir’de 7 milletvekilinin 7’si de DYP’den istifa etmişti. Sayın Mesut Yılmaz, bana haber göndererek görevimde başarılı olduğumu, devam etmemi söyledi. Aynı süreçte Sayın Ecevit ve eşi, bana DSP’de siyaset yapmayı teklif etti. Ben onur verici bu iki teklifi görmezden gelerek DYP’ye destek vermek için Tansu Çiller’in otobüsünde İzmir’e gittim. Çünkü sıfır milletvekili vardı. 1999 seçimlerinde bütün bu emeklerime, yani makamı bırakıp bu mücadeleye girmeme rağmen kimseden bir şey talep etmeden DYP’nin Sayın Köksal Toptan müşahitliğinde yapılan İzmir’deki önseçime katıldım. Birinci oldum. Bu önseçim yok sayıldı, iptal edildi. Beni listeye koymadılar, yanılmıyorsam Sayın Akşener de yönetimdeydi. Demokrasi mücadelesi içinde hareket eden bir insana “ölçüyü kaçırdı” demek en azından yakın tarihi unutmak demektir.

- Akşener, “Beklenen operasyon olarak izlemeye aldık” da dedi. Bu bir operasyon mu?

Ortada İYİ Parti’ye bir operasyon varsa bunu “Aşağıdaki listedekiler seçilmeyecek” diyerek kara listeyi çıkaranlar, onu organize edenler başlatmıştır.

- Aslında zamanlamayı konuşmak gerekiyor. CHP’de Muharrem İnce, İyi Parti’de sizler, HDP’de Ayhan Bilgen’in parti içi muhalif çıkışları... Tüm bunlar zamanlama olarak tesadüf mü?

Bahsettiğiniz olayların eşzamanlı olması tesadüfi olmayabilir, bence de... Ama bu operasyonun sorumluları bunun cevabını vermeli. Ben bu arka arkaya olan olayların tesadüfi olmadığını size şöyle anlatacağım: Seçimlerden hemen sonra 2018’de Koray Aydın çıkarak “Eğer irade bizde olsaydı CHP ile ittifak yapmazdık” dedi. Buradan siyaseten çıkan sonuç, “bundan sonra başkalarıyla da ittifak yaparız”dır. Aradan zaman geçti, bugüne kadar İYİ Parti’ye “illet, zillet” diyen, kurucu genel başkanı Akşener’i “FETÖ”cülükle suçlayan Bahçeli, birdenbire “Evine dön” çağrısı yaptı. Bu açıklamadan kısa süre sonra Erdoğan da “İYİ Parti yerli ve millidir” dedi. Sonra Akşener, “Başımıza tabanca dayasalar Cumhur İttifakı’na girmeyiz, ancak parlamenter sistemi kuracak anayasa masasına otururuz” dedi. Lütfi Türkkan’ın yalanlanmayan “Üç beş bakan olursa bir araya gelebiliriz” lafını da bir yere not edin lütfen.

HDP’Yİ ŞEYTANLAŞTIRMA OPERASYONU BAŞLADI

- Yani?

Bir yıl önce eylül ayından itibaren HDP’ye karşı bir şeytanlaştırma operasyonu başladı. Geçen yıl ekimde Meclis kürsüsüne çıkarak bunun Millet İttifakı’nı bozmaya yönelik bir taktik olduğunu, algının CHP’ye eklemlenerek İYİ Parti’nin bu ittifaktan kopmasının hedeflendiğini söyledim. Dikkat edin, bizim kongrede bu operasyon yapıldı, hemen sonraki hafta 6 yıl bekletilmiş HDP davaları açıldı. HDP kapatılmak üzere. Bütün bunlara baktığımda iki çıkarımda bulunuyorum: Biri CHP kuşatılmak ve yalnızlaştırılmak isteniyor. İkincisi de İYİ Parti “parlamenter sistemi getireceğiz” gerekçesiyle bir masaya oturtulmak isteniyor.

- Peki, İYİ Parti, Cumhur İttifakı’yla masaya oturmak istiyor mu?

Sayın Akşener’in beyanatı var, “Parlamenter sistemi değiştirecek anayasa yaparlarsa masaya otururum” diyor.

CUMHUR İTTİFAKI’NIN OYU ERKEN SEÇİME YETMİYOR

- Kongre zamanında içeriden bir operasyona maruz kaldığınızı söylüyorsunuz. Bu “operasyon” Cumhur İttifakı’na yakınlaşmak için miydi?

Evet, şu anda birbirinden farklı şekillerde, farklı nedenlerle tasfiyeye uğrayan arkadaşların belirgin özelliklerinden biri Cumhur İttifakı konusundaki keskin görüşleridir. Benimle ilgili bölüm ise şu: Ben son birkaç aydır televizyonlarda anayasanın 101. maddesinin tartışılması gerektiğini, yani bir kişinin ikiden fazla cumhurbaşkanı seçilemez maddesi tartışılsın dedim. İkincisi de erken seçimin nasıl yapılacağına dair anayasal maddelerin tartışılmasını istedim. Ve dedim ki “Eğer bir erken seçim yapılacaksa iki türlü yapılabilir. Biri cumhurbaşkanı parlamentoyu fesheder ve Türkiye’yi seçime götürür. Bu da kendisinin bir daha aday olamaması sonucunu getirir. Çünkü iki kez aday oldu. İkincisi normal zamanda seçim olur, yine aday olamaz. Üçüncüsü aday olabilmesi için bir tek şart var. TBMM’de muhalefet partilerinin erken seçime oy vermesi... Çünkü Cumhur İttifakı’nın oyu erken seçime götürmeye yetmiyor. Üçüncü partiye ihtiyaçları var. O zaman, “Muhalefet bu sorumluluğu almamalı” dedim. Çünkü muhalefet önce yapılacak seçimlerin meşru olacağını garanti etmeli. 16 Nisan kanunsuz referandumu ve İstanbul seçimlerini hatırlattım. “Biz muhalefet olarak bunları neden tartıştırmıyoruz” diye sordum. İşte problem burada başladı.

MİLLET İTTİFAKI’NI BOZMAK İSTEYEN ONLAR

- Bir açıklama yaptınız, Akşener’in size parti kuruluşu esnasında ‘Koray Aydın’ı partiye almayacağım dediğini’ söylediniz.

Evet, partiye almakla kalmadı, partiyi anahtar teslimi verdi. Delegeleri değiştirdiler, kurşun askerler oluşturdular. Dolayısıyla bu son operasyon Koray Aydın’ın koordinatörlüğünde yapılmıştır. Ama sayın genel başkanın da bilgisi vardır.

- Peki ‘partiye almayacağım’ diyen Akşener’e, “Neden aldınız” diye sormadınız mı?

Yeni bir parti kuruluyor. Bir sabah televizyonu açıyorsunuz, sayın Aydın televizyona çıkmış, “Yeni kurulacak partinin teşkilat başkanıyım” diyor. Daha parti yok, kimsenin görevi belli değil, bir tek sayın Aydın’ın görevi belli. O sırada CHP’den istifa etmişsiniz, Türkiye’nin önüne yeni bir umut, alternatif koymaya çalışıyorsunuz. Birinci günden ben buna itiraz etseydim, Aytun Çıray “Oyunbozan” diyeceklerdi. Ölü doğuma neden olurdu.

- Millet İttifakı’nın hassas günlerden geçtiği bugünlerde ‘Oyunbozan’ olarak yaftalanmak kaygısını taşımadınız mı peki?

Ben Millet İttifakı’nı korumak için mücadele ediyorum, onlar bozmak için mücadele ediyor. Görmüyor musunuz, esas olan bu. Millet İttifakı’nın fikir babalarından biriyim.

- Dün bütün gazeteler kopuş başlığıyla çıktı neredeyse. AKP’li Bülent Turan’ın hemen Ümit Özdağ’ın arkasından yaptığı açıklamalara bakılırsa, tüm bu işler iktidarın ekmeğine yağ sürmüyor mu?

Peki Bülent Turan’ın bu açıklaması kimlerin ekmeğine yağ sürdü?

- Kimlerin?

Bu aynı zamanda parti içinde bizleri partiye zarar vermekle suçlamak için bir delil haline dönüştürüldü. Bu operasyona bir destektir. Bülent Turan, İYİ Parti’de yapılmakta olan bizim tasfiyemizle ilgili operasyona destek verdi

‘BENİM DEDİĞİME GELDİLER’ DERSE

- Diyelim İYİ Parti, Cumhur İttifakı’na katıldı. Bugün kendisini muhalefette konumlandırarak yüzde 12’lerde görünen bir parti, iktidar blokuna geçerse kaybetmez mi?

Sıfır olur, onun için bir proje gerekir. O da meşru bir zemin üzerinden masaya oturmaktır. Kamuoyuna bizim anlattığımız hikâye, “Türkiye’de bu ucube rejim yürümüyor. Güçlendirilmiş parlamenter sistem lazım...” Peki, Cumhur İttifakı, Akşener’in beyanı üzerine bize “Bir ittifak kurmayalım, gelin seçimden önce anayasayı değiştirerek bir parlamenter sistem kuralım...” Böyle bir masaya giderse “Benim dediğime geldiler” derse bir problem olur mu, olmaz... İşte yine iplerin çekildiği noktaya geliyoruz. Ben diyorum ki eğer yeniden bir anayasa yazılacaksa seçimden önce yazılmamalı. Çünkü toplumsal mutabakat olacak, hür bir ortam yok. Bizim başkanımız seçilsin, Türkiye’nin önüne bir daha tartışılmayacak özgürlükçü bir anayasa koyalım. Tayyip Bey ile birlikte yapılacak bir anayasa eninde sonunda ona uygun olacaktır, kimse önleyemez. Benim görüş ayrılığım orada başlıyor.

YORUMLAR

  • 0 Yorum