Reklam

İzmir'de 'Asbest' alarmı: Sağlığımız tehdit altında!

İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, kaçak moloz dökümün yapıldığı Uzundere Köyü’nün yanı başındaki tarım arazisine ait inceleme sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Kaçak moloz döküm alanından alınan 8 numunenin 7’sinde asbest lifi bulundu.

İzmir'de 'Asbest' alarmı: Sağlığımız tehdit altında!

İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, kaçak moloz dökümün yapıldığı Uzundere Köyü’nün yanı başındaki tarım arazisine ait inceleme sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Kaçak moloz döküm alanından alınan 8 numunenin 7’sinde asbest lifi bulundu.

İzmir'de 'Asbest' alarmı: Sağlığımız tehdit altında!
12 Aralık 2019 - 14:49

İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, kaçak moloz dökümün yapıldığı Uzundere Köyü’nün yanı başındaki tarım arazisine ait inceleme sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Kaçak moloz döküm alanından alınan 8 numunenin 7’sinde asbest lifi bulundu.
İnsan sağlığına önemli zararlar veren asbest, inşaat işçilerinin yaşamlarını tehlikeye attığı gibi kaçak yıkımlar sonucu çevreye yayılan asbest lifleri de halk sağlığını tehdit ediyor. Ayrıca bu hafriyatın kaçak alanlara dökümü tehlikeyi daha da büyütüyor. Bu yerlerden biri de Karabağlar ilçesi sınırları içerisinde kalan Uzundere Köyü’nün yanı başındaki tarım arazisi. Uzundereliler yıllardır dökümlerin durdurulması ve kaçak moloz alanının temizlenmesi için yerel yönetimlerin kapısını çalıyor. Moloz dökümü şimdilik durdurulmuş olsa da henüz bir temizleme işlemi başlamış değil...

İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Uzundere Harmanyeri Kentsel Koruma Derneği’nin talebi üzerine kaçak moloz dökümün yapıldığı bölgedeki inceleme sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Kaçak moloz döküm alanından alınan 8 numune, Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan yetkilendirilmiş bir laboratuarda incelendi. İnceleme sonucunda 8 numunenin 7’sinde asbest lifi bulundu.


YETKİLİLERİ GÖREVE ÇAĞIRDI
Yerel yönetimlerin yıllardır mevzuattaki boşlukları gerekçe göstererek yönetmelikleri uygulamadığını söyleyen İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nden Süleyman Polat, “Uzundere halkı yıllardır yaşama alanlarına tehlikeli atık içeren hafriyat atıklarının dökümünün durdurulması ve kaçak moloz alanının temizlenmesi için yerel yönetimlerin kapısını çalıyor. Başta Uzundere halkı olmak üzere tüm İzmir halkının sağlığı tehlike altındadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere yerel ilçe belediyelerine söz konusu yönetmelikleri hayata geçirmeye ve asbest araştırması, analizi yapılmamış herhangi bir yapı için yıkım-tadilat ruhsatı vermemeye, asbest araştırma ve asbest söküm çalışmalarına refakat ederek etkin bir şekilde denetlemeye, Valilik ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığını yürürlükte olan yasaların takipçisi olmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLUYOR
İzmir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi adına basın metnini okuyan asbest söküm uzmanı Süleyman Polat, “Türkiye’de 2008 ve 2010 yılında yayımlanan yönetmelik ile asbestin her türünün çıkarılması, işlenmesi, kullanılması, piyasaya arz ve satışı yasaklandı. Ancak 2010 yılına kadar inşa edilen sayısız konut, okul, hastane, fabrika, devlet dairesi, askeri üs gibi yapılar ile pek çok endüstriyel ürün vesilesiyle, tonlarca asbest halen hayatımızın her anında yer alıyor. Yasaklardan önce kullanılmasıyla hayatımıza girmiş olan asbestli yapı ve ürünlerin sökümü, yıkımı, tamiratı, bakımı, geri dönüşümü ve taşınması sırasında işçilerin ve halkın asbeste maruz kaldığı bilinmektedir. Asbest yalnızca çalışma ortamında maruz kalan kişileri ve onların ailelerini değil, asbest kullanılmış ürünlerle yapılan çalışmalara yakın yaşayan ve çevresel açıdan asbeste maruz kalan, asbestli bina ve yapılarda yaşayan ya da asbestli malzeme ve ürün kullanımı nedeniyle ortaya çıkan lifleri soluyan kişileri de etkilemektedir. Nüfusun azımsanmayacak bir kesimi asbest lifine bağlı akciğer zarında sıvı birikmesi, akciğeri saran zarın kalınlaşması ve kireçlenmesi, akciğer dokusu içerisinde asbest liflerinin birikmesi (asbestozis), akciğerleri ve karın boşluğunu saran zarın kanseri (mezotelyoma) ve akciğer kanseri riski ile karşı karşıya getirmektedir” dedi.
HALK SAĞLIĞI TEHLİKE ALTINDA
2004 tarihli ‘Hafriyat Toprağı, İnşaat Ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği ve 2010 tarihli Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmeliğe göre yapıların, yıkım ve tadilatı öncesinde asbest araştırmasından geçirilmesi ve asbest raporlarının hazırlanması gerektiğine dikkat çeken Polat, “Söz konusu yönetmelikler bu raporların, yıkımı yapacak inşaat şirketi ya da mülk sahibinden istenmesi görevini yerel yönetimlere veriyor. Ancak yerel yönetimler yıllardır mevzuattaki boşlukları gerekçe göstererek yönetmelikleri uygulamıyor, uygulamaktan kaçınıyor. Uzundere halkı yıllardır yaşama alanlarına tehlikeli atık içeren hafriyat atıklarının dökümünün durdurulması ve kaçak moloz alanının temizlenmesi için yerel yönetimlerin kapısını çalıyor. Başta Uzundere halkı olmak üzere tüm İzmir halkının sağlığı tehlike altındadır. Konuyla ilgili olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere yerel ilçe belediyelerine söz konusu yönetmelikleri hayata geçirmeye ve asbest araştırması, analizi yapılmamış herhangi bir yapı için yıkım-tadilat ruhsatı vermemeye, asbest araştırma ve asbest söküm çalışmalarına refakat ederek etkin bir şekilde denetlemeye, Valilik ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığını yürürlükte olan yasaların takipçisi olmaya çağırıyoruz. Ayrıca Uzundere Köyü’nün sınırları içerisinde kalan kaçak moloz döküm alanı asbest varlığı dikkate alınarak temizlenmeli, işi gerçekleştirecek kişilerin sağlığını korumak için eksiksiz kişisel koruyucu donanımlar ve ilave tedbirler alınmalı, çıkarılan asbestli malzeme özel kapalı ambalajlarda taşınmalı; yine asbest için özel hazırlanmış lisanslı bertaraf tesislerine gönderilmelidir” ifadelerini kullandı.
GEREKENİN YAPILMASINI İSTİYORUZ
Uzundere Mahallesi Harmanyeri Kentsel Koruma Derneği Başkanı Süleyman Gür ise, “Gerek Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne, gerek İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne gerekse Karabağlar Belediyesi’ne, hafriyat taşınmasını çevreye verdiği zarar, sel riski yaratması gibi nedenlere dayanarak çeşitli kereler anlattık. Üstelik henüz o vakit asbest gerçeğini ve tehlikesini fark etmemiştik bile. En son üniversite alanı olarak bilinen alana tekrar hafriyat taşınmaya başlayınca alan ile ilgili sorumluluk kendisine ait olan Büyükşehir Belediyesi’ne ve meslek odalarına da başvurduk. Çünkü mevzunun sadece hafriyat değil hafriyat içeriği ile oluşan risklerde olduğunu öğrenmiştik. Uzun süre oyalandık. Devamında yazılı yaptığımız başvuru ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüşmemiz sonrasında hafriyat dökümüne son verildi. Çevreye duyarlı olmanın adı sadece fidan dikimi/ağaçlandırma değildir. Aynı zamanda var olanı, yıllarla oluşmuş ekosistemi de korumaktır. Kamu idarelerinin görevleri mevzuatımızda tanımlanmıştır. Yürürlükte olan mevzuat uygulansa olumsuz sonuçlar ortaya çıkmayacaktır. Dolayısıyla kanun dışı bir talebimiz yoktur. Şimdi sormak istiyoruz? Bu tür durumları vatandaşlar mı yoksa görevleri çevreyi ve vatandaşını korumak olan kişi ya da kurumlar mı takip edecek? Vatandaşın yükümlülüğü kirletmemek ve tahrip etmemektir. Kamu idarelerinin görevi ise ihlal etmemek, ihlale izin vermemektir. Tespit edilmiş bu zararlı sonuçların ortadan kaldırılması için gereğinin yapılmasını istiyoruz” açıklamasında bulundu.