İzmir ve Manisa başta olmak üzere birçok ilde yürütülen soruşturmalarda adı geçen ve hakkında yakalama kararı bulunan Organize Suç Örgütü Lideri Serkan Kurtuluş ile ilgili süreç devam ediyor. Güney Amerika ülkesi Arjantin’e sahte pasaport ile girdiği tespit edilen ve İnterpol polisi tarafından düzenlenen operasyonda yakalanan Kurtuluş ve arkadaşı Lider Camgöz hakkında “iade” başvurusunda bulunulacağı öğrenildi. İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin aldığı karar sonrasında uluslararası yakalama kararı çıkan Kurtuluş’un durumunun Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT Müsteşarlığı düzeyinde de takip edildiği öğrenildi.
CHP İzmir eski Milletvekili Bülent Baratalı ve oğlu Yiğit Baratalı’nın ofisinin kurşunlanması, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar’ın tehdit edilmesi, Çiğli Belediye Başkan Yardımcısı Ali Rıza Koçer’in arabasının taranması, AK Parti İzmir eski İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş’un evinde öldürülmesi, MHP Urla İlçe Başkanı İsmail Taşoku’nun arabasında silahlı saldırıya uğraması gibi bir dizi eylemlerde de adı geçen Kurtuluş ve Camgöz’ün akıbetinin ne olacağı konuşulmaya başlandı.

Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Bahadır Bumin Özarslan, suçluların iadesinde en önemli kriterin “iade anlaşması” olduğunu söyledi. Özarslan, “Hakkında uluslararası yakalama kararı çıkartılan bir kişi gözaltına alındığında ilk olarak o ülke için ne anlama geldiğine bakılır. Ülke için suç olan bir eyleme karışıp karışmadığı yakalandığı yer için önemli bir kıstastır. Ülke, dilerse o kişiyi bulunduğu yerde yargılayabilir,ceza verebilir ya da iade edebilir” dedi.
Özarslan, “İlk olarak kendi ülkesinde suç işleyip işlemediğine bakar. Böylesi bir durumda, mülkîlik ilkesi gereği, kendi mevzuatı çerçevesinde yargılama yapar. Ayrıca bir devlet, koruma ilkesi çerçevesinde, kendi güvenliğine veya kamu yararına aykırı eylemleri sebebiyle ülkesi dışında işlenmiş suçlarda da yakalama yapmışsa yine yargılama yapabilir. Bunun dışında, evrensellik ilkesi bağlamında, deniz haydutluğu, savaş suçları, soykırım gibi suçlar için vatandaşlığına bakmaksızın herkesi yargılayabilir. Eğer bu durumlar yoksa, iade antlaşması var ise iade edebilir. Ancak siyasî suçlar bakımından genellikle iade süreci işlemez. İade antlaşması olmasa bile bir devlet, egemen vasfa sahip olduğu için dilerse yine iade edebilir. Bu durum daha çok ikili ilişkilerin seyriyle alakalıdır. Türkiye'nin etkin bir diplomasi yürütüp iade talep etmesi gerekir. Bunun için de iyi bir dosya hazırlaması gerekir ki bu, ikna edici olabilir” diye konuştu.