ÜNiVERSİTELi OLMAK YA DA OLMAMAK


Gelecek için umudun rakamı iki buçuk milyona yaklaştı. Gençler, gelecekleri için umutlarını bağladıkları üniversite yolunda kendileri gibi iki buçuk milyonla yarışacak.

İş umudu, aş umudu, geleceğini garantiye alma kaygısı hepsini üniversite kapılarında buluşturdu.

YKS’nin birinci oturumuna (Temel Yeterlilik Testi’ne) 2 milyon 322 bin 421 aday başvurdu. Sınav 23 Haziran Cumartesi günü yapılacak.

Sınavın ikinci oturumu olan, 24 Haziran Pazar günü yapılacak Alan Yeterlilik Testleri’ne başvuran aday sayısı ise 1 milyon 982 bin 669 olarak belirlendi.

Üçüncü oturumu olan ve aynı gün yapılacak Yabancı Dil Testi’ne ise 128 bin 457 kişi başvurdu.

Her yıl iki buçuk milyondan fazla gencimiz liseden mezun oluyor. Bunların beş yüz bin kadarı üniversite düşünmeden hayatla mücadeleye başlıyor. Bir işi, babadan kalma bir mesleği, sürdüreceği bir işi olmayanlarla daha büyük hedefleri ve umutları olanlar üniversite kapılarına dayanıyor.

Peki bunların hepsi iyi bir üniversiteye ve iyi bir işe kavuşup hayallerinin peşinden gidebiliyor mu? Hayır... Zaten ikinci oturuma başvuranların sayısına baktığımızda, daha birinci basamaktan sonra üniversite yolunda iddialı olmayanları görebiliyoruz.

İddialı olmayanlara “yanlış yapıyorsun” diyebilecek olan var mı? İddialı olup üniversite mezunu olmayı başaranlara iş garantimiz var mı?

Üniversite mezunlarının kaçı mezun olur olmaz iş bulabiliyor? Kaçı hayallerine ulaşabiliyor?

Nice mühendis, öğretmen, eczacı, hemşire, avukat yıllarca iş peşinde koşturuyor. Nicesi umutlarını yitirip sokakta satıcılık yapıyor veya başka işlerde çalışıyor…

Maalesef ki bunlara yanıtımız "çok fazla"...

En çarpıcı olanı, yapılan hesaplamalara göre 2022'de işsiz öğretmen sayısı bir milyonu aşacak.

Diğer branşlarda işsizlik çok daha fazla…

Sizler de bunlara yakından tanık olmuşsunuzdur. Nice üniversiteli işsiz yakınınız, nice hayallerini gömmüş tanıdığınız vardır…

Üniversitelerimiz; şişirilmiş kontenjanlarla , hesap kitap yapılmadan, her yıl ihtiyaçtan fazla mezun veriyor.

Üniversite diplomasının artık sadece bir kağıt olduğu zamanlara geldik maalesef...

Bir ülke, mezun edeceği öğretmen sayısını ve bunların okullardaki ihtiyaç oranını hesaplayıp buna göre eğitime bile yatırımı başaramıyorsa gerisini siz düşünün...

Suçlu kim? Ne yapılabilir? Artık, ciddi bir şekilde, ülke gerçeklerine uygun planlamanın vakti geldi. Neden her yıl milyarlarca lira ve onca emek heba olsun...

Milli Eğitim Bakanlığının ve Yüksek Öğretim Kurumunun ciddi planlamalar yapıp, bu planları hayata geçirme vakti geldi. Hem ülkemizin hem de gençlerin geleceği hafife alınmamalı.

Bugün en gelişmiş ülkelerde bile gençler; üniversiteye yönlendirilmeden, meslek eğitimleri ile hayata hazırlanıyor. Çocuklar, ilkokuldan itibaren yetenek ve ilgilerine göre mesleki eğitime hazırlanıyor. Dolayısıyla üniversiteyi bitirmiş işporta satıcısı yok.

Sözün özü; boşa harcanacak kaynakları olmayan bir ülkede yaşıyoruz. Geleceğimizi çok iyi planlayıp, eğitim hedeflerini gerçekçi belirlemeliyiz. Hem ülkemizin kaynaklarını hem gençlerimizi boşa heba etmemeliyiz.

Ve gençler… Seçeceğiniz üniversiteyi ve bölümü çok iyi düşünün… Ayaklarınız yere çok sağlam bassın. Gerçekçi hedefleriniz olsun… Hedeflerinizin bir adım önünden yürüyün… Yarın çok geç olabilir…