Kriz sonrası Türkiye Avrupa’nın gözdesi olacak ve gündemine oturacaktır. Artık yaşlı Avrupa devrini kapatmıştır. Asya ve Afrika yeniden dünya sahnesinde hak ettiği yeri alacaktır. Yaşlı Avrupa'da kriz bitmesine bitecek de yaşlı Avrupa çok yıpranacak. Sahipsiz bir sürü şirket ortada kalacak ve fabrikaları sökülüp Türkiye’ye getirilecek.
Türkiye olarak en büyük güvencelerimizden biride, Avrupa’daki Türk'lerdir. Türkiye’ye gelecek Avrupalılara ve buradan gidecek Türklere en iyi mihmandarlığı Avrupa’daki Türkler yapacaklar. Hem Avrupalı'yı hem Avrupa tarzını tanıyorlar hem de Türk işi ticareti biliyorlar. Entegrasyonda çok etkili olacaklar. Avrupalılar bunu farkında ve çalışmaya başladılar. Maalesef bizler her zaman ki tavrımızla vurdumduymazız.
Kıtaların buluştuğu noktadayız ve jeopolitik olarak çok avantajlıyız. Nüfus olarak genç ve dinamik bir yapıya sahibiz. Avrupa'ya inat alım gücümüz ile tüketim ivmemiz artmaktadır.
Avrupa'ya yakın ve ihmal edemeyeceği kadar gelişmekte olan büyük bir ekonomiyiz. Üretim ekonomimizi kurma aşamasındayız, ihracat yapmayı öğrendik ve bunu çeşitlendirdik. İhracatımızın büyük çoğunluğu imalat sanayine doğru yönelmektedir. Ürün ve pazar çeşitliliğimiz küresel kriz ile epeyce arttı. Hala ihracatımızın %50'si Avrupa’ya yapılmakta. Fakat, bu oran zamanla azalmakta.
Asya, Avrupa'yı doğurdu. Avrupa'da artık küçük Asya’ya gebe ve doğum çok yakın. Bize de bu kutlu doğuma yardımcı olmak düşer.
Körfez sermayesi, trilyon dolarlarla ifade edilen çok büyük yapı. Şu an yönünü kaybetmiş rotasını arıyor. Ancak, körfez sermayesi özellikle bize gelince çok ürkek. Siyasi ve ekonomik istikrara çok önem veriyor. Ergenekon davasındaki ilerleme bunlara çok büyük bir güvence olacaktır. Çok yakın bir gelecekte, körfez sermayesinde 30 milyar dolar civarında bir para Türkiye'ye girecek. Alt yapı çalışmaları son noktaya geldi. Bu çalışmalar 3 ila 4 ay içinde netleşecek.
Türkiye Arap ve körfez sermayesinin her türlü ihtiyacına cevap verebilecek kapasitededir. Kalifiye eleman, iletişim, ulaşım, alt yapı ve birçok konuda Türkiye çok büyük bir aşama kaydetti. Siyasi istikrarda çok büyük yol kat ettik. Ekonomik istikrarda, küresel krizin atlatılması ile rüştünü ispat edecektir.
Son yıllarda Arap sermayesindeki artış incelendiğinde, bu trend daha net anlaşılacaktır. Bunlar çok daha fazla sermayenin Türkiye’ye akmasına aracılık edeceklerdir. Yalnız buradaki sihirli kelime istikrar; illa ki, istikrar...
Türkiye bölgenin ve dünyanın parlayan yıldızıdır. Gelecekdeki küresel bölgesel 4 güçten biri olacak. Son 7 yıldır yaşadığımız bütün bu krizler kavga ve gürültüler (darbe çabaları) bunu yönlendirebilme içinde olabilme çalışmalarıdır.
Türkiye'ye ve Türk insanına güvenenler kazanacaktır. Kaderi ilahi bu konuda kararını vermiştir ve uygulamaya da koymuştur.
Akıntıya karşı kürek çekmenin manası yok. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın da dediği gibi 21. Asır Türk Asrı olacaktır.
Afrika özellikle de Kuzey Afrika her açıdan Türklere ve Türk mallarına kapılarını açmıştır. Türk insanına ve yatırımcısına her türlü kolaylığı sağlamaktadır.
Burada bize düşen evvela kendimize inanmak. Yapabileceklerimize inanmak, yaptıklarımıza bakarak. Bize güvenenler kazanacaksa, kendimize güvendiğimizde bizler neler kazanırız. İnanmak yarı yarıya başarmaktır, diğer yarısı da çok çalışmak.
Ben inanıyorum ve çalışıyorum. Sizde inanın ve çalışın.
Okumuş olduğunuz yazıyı 21.08.2008'de kaleme aldım...
Bu yazıyı küresel ekonomik krizin başlarında yazmıştık. Şimdilerde ise krizin sonlarına geldik. Yazdıklarımız birer birer çıktı.
Ne demiştik? İstikrar; illaki istikrar. Şu an Türkiye' mizin başına her ne geliyorsa istikrarlı bir şekilde büyümesinden ve parıldayan yıldızlıktan, parlayan güneş olmaya doğru evrilmesinden geliyor.
Ve her türlü melanetleriyle gelmeye de devam edecekler. Çok değişik kılıklarda ve çok farklı yöntemlerle gelecekler. İnanı-inanmayanı, medeninisi-bedevisi, bilmem ne hindusu ne yamyamı, ne hocası ne babası. Hepsi birden saldıracaklar.
Bu sefer üçü beşi birden gelecek. Oyun çok büyük. Çünkü bu bir var oluş mücadelesi. Gelsinler; biz yüzyıllardır bunlarla mücadele ediyoruz. Bir nevi bağışıklık kazandık. Vız gelir tırıs giderler. Ya da geldikleri gibi değil istediğimiz gibi giderler.
Yeni Türkiye'de bundan sonra hiçbir yabancı unsurun barınma şansı yok. Tamamen milli, tamamen yerli bir yönetim anlayışı hâkim yeni Ankara'da.
Herkesin bir planı varsa, Allah'ında bir planı var. Onlar her ne kadar istemese de... Her ayağa kalkma çabamızda ister gezi de, ister yargı da, her daim beddua edip engeller koysa da, bu âli millet’in önüne. Allah vaadini yerine getirecektir. Amenna ve sadakna. Milletimize, davamıza ve kendimize inandık ve çalıştık, inancımız tamdır.
Bir zamanlar dedikleri gibi “ Eyvah Türkler geliyooor!!!
Bu yazımıysa 11.05.2014 tarihinde kaleme aldım...
Bugün geldiğimiz noktada Yeni Türkiye’nin gücü ortada. Allah'ın vaadine ulaşıyoruz her adımda. Yaşananlar çok şeyler söylüyor, anlayana. Anlamak istememek de direnenlerede bir anlatan çıkar elbette. Saf acı gerçeklerin ışığında.
Takdir sizlerin...