1071 MALAZGİRT ZAFERİ, GAVUR İZMİR'DEN, MÜSLÜMAN İZMİR'E ALINACAK DERSLER VE DOĞU AKDENİZ GERİLİMİ.


İzmir’de yazılı ve İnternet portalı olarak yayın hayatına devam eden, 8 Balkan Ülkesinde dağıtımı yapılan, THY’de ücretsiz verilen üç gazeteden biri olan Balkan Günlüğü gazetesinde, köşe yazılarımın yanında süreli olarak İzmir’in ve Buca’nın Tarihi ve Kültürünü yazıyorum.

Geçen haftaki Köşe yazımda DOĞU AKDENİZ’deki sıcak gelişmelere referans olarak 192 yıl önceki Osmanlı Donanmasının yok olduğu ‘’ NAVARİN ‘’ olayını kaleme almıştım.

Avrupalıların oluşturduğu Haçlı Ordusu ile İzmir’in ‘’ GAVUR İZMİR’’’e dönüştürülmesi ve 1071 Malazgirt’ten , Çakabey’e ve Umurbey’den günümüze başımıza örülmek istenen Çorap’ların , ‘’ Tarih Boynca ‘’ günümüze kadar devam etmesinin sebep ve gerekçelerini yine tarihten ders alarak irdelemeye devam edeceğim.


1071 Malazgirt Zaferinden sonra Batı Anadolu’ya doğru ilerleyen Selçuklu Türk’leri, Türk Devletinin kurucusu Kutalmışoğlu Birinci Süleyman Şah tarafından 1076 yılında İzmir’i fethederek Denizlerle ilk defa da tanışmış oldular.

Ege adalarını ele geçiren Türklerin Komutanı ilk Türk Amiral, Oğuzların Çavuldur Boyundan Çakabey’dir. Çakabey Alparslan’ın Anadolu’nun fethi için görevlendirdiği en başarılı bir komutandır da.

Çakabey 1081 – 1079 yılları arasında İzmir’i Bizanslılardan temizleyen komutandır. İzmir başta olmak üzere, Foça, Urla, Çeşme ve Sığacığı ele geçirdi.
Çakabey, Anadolu’da karada güçlü olan Türk Devletinin Deniz’dede güçlü olması gerektiğini planlayan bir dahidir..

Çakabey Mücadelenin birinde Bizans’lı komutan Kabalıka Aleksandr’a esir düştü.

Çakabey’in öldürülmesinden sonra 1097 yılında Bizans Generali Prens İoannis Dukas 10.000 kişiyi katlederek İzmir’i geri aldı.
O yıllarda Ceneviz’liler, Bizanslılardan geniş imtiyazlar alarak İzmir’e yerleştiler.

223 yıl sonra1320 yılında İzmir tekrar Türk’ler tarafından fethedildi..
1334 yılında Aydınoğulları Beyliğinin başına geçen Gazi Umur Bey’de Karadenize kadar açılan Çakabey gibi Türk Amiral’di. Umurbey tahta geçtiğinde yirmibeş yaşında idi.

Umurbey Gözüpekliği ve Atılgan kişiliği ile Türk Milletinin tarih boyunca yetiştirdiği en büyük kahramanlardan biridir.

Ege Denizinde kurduğu büyük donanmayla Haçlı, Ceneviz ve Bizans donanmalarına kök söktürmüştür.
1328 yılında İzmir Kale’sini ve Limanını Cenevizlilerden alan Gazi Umurbey Çanakkale Boğazında Haçlı Donanmasına ağır darbe vurdu.
Bozcaada, Sakız Adası, Gelibolu, alarak 250 gemiye komuta ederek Atina kapılarına dayandı.

Bazı araştırmacılar Gazi Umur Bey’in 1338 yılında Fatih Sultan Mehmet Han’dan tam 115 yıl önce Karadeniz seferi esnasında 300 gemiden oluşan donanmasını karadan yürüterek Patras Körfezi’ne geçirdiğini söylemektedir.

Gazi Umurbeyin durdurulamayan yükselişini gören Avrupalılar, Haçlı Ordusunu kurarak 28 Ekim 1344 yılında Rodos Saint – Jean Şövalyeleri ile birlikte İzmir Liman’ına saldırdılar.

Aşağı Kale olarak adlandırılan Sahil kenarını ele geçirip, Aydınoğulları Donanmasının nerede ise tamamını yaktılar.
Haçlılar bu Kale’de 59 sene hüküm sürdüler.

Şövalyelerin ele geçirdiği Aşağı Kale’ye Aydınoğulları ‘’ HIRİSTİYAN İZMİR ‘’ kendilerinin bulunduğu bölgeye ise ‘’ MÜSLÜMAN İZMİR ‘’ adını verdiler. Günümüzde Gavur İzmir’in TAM ANLATILAMAMASI aslında 700 yıl önceki konuma dayanmaktadır.

1348 yılında Rumeli yönünde yaptığı seferden döndükten sonra ‘’ GAVUR İZMİR ‘’ ‘e saldırı düzenleyen Gazi Umurbey Kale surlarına tırmanırken aldığı ok yarası ile hayatını kaybetti.

30 yıldan fazla süregelen, Büyük Şehirler dahil, Kasaba ve Köylerimizin Şehitlik Mezarlıkları ile dolduğu, Doğu ve Güney Doğu sınırlarımızda fütursuzca oluşturulan, terör kantonları, Ege Deniz Sahanlığı ve Ada’ların durumu, şimdi de Doğu Akdeniz’de oluşturulan Haçlı Seferleri ve Orduları, 700 yıl öncekilerinin aynileridir.

Bizler, var olduğumuz sürece, düşmanlıklarını artık alenen ilan eden güçler, Alparslan’ların, Çakabey’lerin, Umurbey’lerin zamanındakilerın aynileridir.

Son yıllarda Haçlı mantığı ile oluşturdukları, Koalisyon. geçmiş tarihin renkli izdüşümüdür.

Bize düşen, birlik ve beraberliğimizin var olandan daha yüksek seviyelere çıkarmak için, önyargılarımız, yanlış anlaşılmalara meydan verecek söylemlerden kaçınıp, FİKİR VE DÜŞÜNCELERİMİZİ SAĞLIKLI BİR ORTAMDA tartışabilmekten geçmektedir.

Kanaat önderlerinin en sık kullandığı bir cümle var, dışarıdan gelecek tehlikelere karşı ‘’ Müttefiklerimiz veya Hasımlarımızla Diplomatik kanalların sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ‘’ BUNU KENDİ BAHÇEMİZİN İÇİNDEN BAŞLAYARAK bir adım atabilirsek, dışarılardakilerin ellerindeki kozlar alınıp, onların bizimle Diplomatik kanalları işletmek için sıraya gireceğinden hiç kuşkum yok.

YÜCE RAB-BİM ,VATANIMA, BAYRAĞIMA, EZAN’IMA VE BİZİ YÖNETENLERE ZAVAL VERMESİN.
İyi Haftalar dileğiyle.