MÜBAREK GÜN 23 NİSAN


Buruk geçiriyoruz bu günleri… Hazreti corona virüs evlere hapsetti bizi. Hepimiz açık cezaevinde cezamızı çekiyoruz gibi! Ama gerçekten de az çok suçlu olduğumuzu anladık. Doğaya karşı, birbirimize karşı, değerlerimize karşı suçluymuşuz, hiç de masum değilmişiz. Şimdi daha iyi anlıyoruz. Denizlerimizde yunuslar, gökyüzünde kuşlar ahenkle dans edip şarkılar söylüyorlar. Yakında nerede bu insanlar diye endişelenip camlarımızı tıklatmaya başlayacaklar.
Sokaklarda en çok özlediğimiz görüntü ise coşkuyla koşturan çocukların neşeli sesleri diye düşünüyorum. Hazreti corona virüs bizlere çocuksuz hayatın ne denli anlamsız olduğunu da göstermiş bulunuyor.
Ve derken bir 23 Nisan daha geldi, kapımızı çaldı…
Nasıl ki evde kalarak sadece evde kalmış oluyor; bunun dışında hiçbir önemli işimizi ertelemiyor, sevdiklerimizi ihmal etmiyorsak 2020’nin 23 Nisan’ını da aynı heyecanla idrak etmeliyiz. İlla dışarıya çıkmak gerekmiyor tabii ki! Pencerelerimize, balkonlarımıza bayraklar asalım; evdeki çocuklarımızı şımartalım; küçüklerimize telefon açıp hâl hatır soralım… Bütün bunları yaparken 23 Nisan’ın sadece çocuk bayramı değil aynı zamanda ulusal egemenlik bayramı olduğunu da aklımızdan çıkarmayalım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukları ihmal etmeyerek ne denli büyük bir devlet adamı olduğunu hatırlayıp 23 Nisan 1920 günü açılan Millet Meclisinin ülkemize kattıklarını gözden geçirelim. Ulusal egemenliğin, verdiğimiz oylarla seçtiğimiz vekiller üzerinden bizim adımıza nasıl sağlandığını düşünelim ve neredeyse yüzüncü yaşını kutlayacak olan Cumhuriyetimizin bu günlere ne güçlüklerle geldiğini hatırlayalım.
2020’nin 23 Nisan’ını daha da önemli ve anlamlı kılan bir diğer husus ise aynı zamanda Ramazan ayının başlangıcı olmasıdır. On bir ayın sultanı Ramazan’ı bu sene hiç zorlanmadan idrak edeceğiz. Çoğumuz evlerde kaldığı için yorulma, acıkma, susama derdimiz olmayacak. Camiiler kapalı olduğu için de akşam yollara düşmeyecek, camiilerde bir saat süren teravih namazları yerine inşallah evlerimizde yatsıdan sonra kendi başımıza veya ailemizle bu güzel Ramazan namazını dinlene dinlene kılacağız. Ramazan, aynı zamanda Kur’an ayı demektir. Boş zamanımızın oldukça fazla olduğu bu günlerde Kur’an-ı Kerim’e umarım her zamankinden daha ilgi gösterip fazla zaman ayırırız.
Şöyle bir bakınca corona virüse (Covid19) “hazret” demekle çok iyi yaptığımı düşünüyorum. Bizi resmen dinimize, milli değerlerimize, ailemize, kitap okumak gibi unuttuğumuz güzel şeylere yaklaştırdı. Bir tarafta sigarayı bırakanlar, bir tarafta diyete başlayanlar, bir tarafta sanatsal özelliklerini tekrar hatırlayıp bir şeyler üretmeye çalışanlar… Bunlar gerçekten güzel şeyler ve Devlet Baba ferman buyurup milleti zorlasa bile bu kadarını beceremezdi. Bu konuda sanırım hemfikiriz.
Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneğinin (Tay-Der) Başkanı olarak birkaç da sosyal mesaj vermek isterim.
Halkın yeniden İslam’a yöneldiğini, kendini muhasebeye çekip günahlarını sorgulamaya başladığını gören şeytani mihraklar boş durmuyor. Özellikle sosyal medyada her türlü kötülüğü İslam’a yontarak fitneyi alevlendiriyorlar. Yaklaşmakta olan Ramazan ayının zaten kadrolu münafık profesörleri var. Yarın bir gün TV ekranlarında boy göstermeye başlayacaklardır. Lütfen onlara karşı uyanık olunuz. Deist, ateist ilahiyatçı profesörlerden din öğrenmeye kalkışmayınız. “Ajan-Misyonerlerin Türkiye’de Yıkıcı Bölücü Faaliyetleri” adlı eserimde bu konulara uzun uzadıya değindim. Çok önemli belgeler ortaya koyarak ilahiyatçı profesör görünümlü ajan-misyonerlerin İslam dininin altını nasıl oyduğunu açıkladım. Bu konu gerçekten çok önemlidir. FETÖ bahsi az çok biliniyor ama Moon Tarikatı Terör Örgütü adına veya Şiacı İran istihbaratı veyahut Vahhabi-Selefici Suudi istihbaratı namına zararlı faaliyetler yürüten çok sayıda profesör veya sözde hoca efendinin gerçek kimliği bilinmiyor. Ülkemizde bunlara etkili bir karşı koyma faaliyeti (kontr-espiyonaj) maalesef yok. Sebeb-i hikmetini anlayabilmiş değilim. Adnan Hocacılar bile hâlâ sosyal medyada hiç korkmadan propaganda yapmaya devam ediyorlar. İşte bütün bu sebeplerle dininizi düzgün insanlardan öğreniniz; yüzünde nur olmayan şerli kimselere müracaat etmeyiniz, her sakalı olana hoca diye yanaşıp el etek öpmeyiniz. Kur’an’da Allah ne anlatıyor diye merak edip bizzat bakınız; peygamberimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.) nasıl yaşamış, hangi durumda ne yapmış diye merak edip araştırınız. Hadislerin uydurma olduğunu dillendirenlerin de az önce yukarıda saydığım ajan-misyoner grubundan münafık ilahiyatçılar olduğunu unutmayınız. İslam dininde hangi hadislerin sahih, hangi hadislerin hasen, hangi hadislerin zayıf, hangi hadislerin gayrisahih olduğu bin yıl önce hadis âlimlerince delilleriyle tasnif edilmiştir. Bugün böyle bir sorun yoktur.
Tüm çocukların bayramını tebrik ediyorum. Tüm halkımızın ulusal egemenliğini kutluyorum. Mübarek Ramazan ayına da hayırlara vesile olması dileğiyle hoş geldin diyorum.
Hoş geldin ya şehr-i Ramazan…