CUMHURİYET ÖZGÜRLÜKTÜR


Bugün yakın coğrafyada yaşanan savaşların ve milletlerin bağımsızlık mücadelelerinin, hepimizin Atatürk’ün başarıyla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne neden dört elle sarılmamız gerektiği gerçeğini suratımıza şamar gibi indirdiğini umuyorum.
Bakınız; bugün kendi topraklarını geri almak için savaşan, işgalci bir devletin saldırısı altında olan Azerbaycan halkının yanında olmayan, desteklemeyen kimse yoktur. Desteklemese bile, kimse kendi topraklarını kurtarmak için savaşan bir ülkeye eleştiride bulunamaz.
Çok uzak değil, bizler de yüz yıl önce egemen güçlerin Osmanlı Devleti’ni işgal etmesi ve topraklarını aralarında paylaşmasıyla aynı acıları yaşadık. Üstelik devletin başında işgale karşı çıkmayan bir padişah vardı ve oturduğu yerden olanları izliyordu.
İzmir’de Yunanlıların halka eziyetleri, şehri yakıp yıkmaları halkı ateşlemiş; halk, kendisine liderlik edecek birini arıyordu. Ama saraydan böyle bir ışık göremiyordu. İşte tam bu sıralarda büyük lider Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan kurtuluş savaşının ateşini yaktı. Dünya devletlerine kafa tutarak başlattığı mücadeleyi onları dize getirerek zaferle taçlandırdı.
Devletin tapu senedi olan Lozan Barış Antlaşmasını emperyal devletlere imzalattı.
Bundan sonra, sırada Atatürk’ün devletin yönetim şeklini belirlemesi geliyordu. Bunun için Atatürk’ü zorlayan, halkın kendi kendini yönetmesi anlamına gelen Cumhuriyet’i kurmasını isteyen kimse yoktu. İstese padişahlık sistemini devam ettirir, kendisi de başa geçerdi. Ama O; halkına en yakıştırdığı yönetimi, “Cumhuriyet”i seçti.
O’na göre Cumhuriyet “kimsesizlerin kimsesidir”,
“Cumhuriyet fazilettir”.
Cumhuriyet, Atatürk’ün Türk Milleti’nin karakterine en uygun gördüğü yönetim biçimidir.
“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.” diyen Atatürk, şu vurucu cümlelerle görüşlerini 1921 yılında yaptığı konuşmasında ifade etmiştir:
“ Ben, milletimin ve büyük atalarımın en kıymetli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım! Çocukluğumdan bugüne kadar ailevi, kişisel ve resmi hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması, mutlaka o milletin hürriyet ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır. Ben, yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmayalım! Bu sebeple milli bağımsızlık, bence bir hayat meselesidir.”
Atatürk’ün hem Türk milletine en uygun gördüğü hem de kendi karakterinin özgürlük ve bağımsızlıktan yana olduğunu belirttiği yönetim şeklini karşılayacak olan Cumhuriyet, 29 Ekim 1923 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ayakta alkışlanarak kabul edilmiştir.
Cumhuriyet insanca yaşamanın, herkesin yasalar önünde eşit olmasının, ayrımcılığın ortadan kaldırılmasının yasalarca güvence altına alınmasıdır.
Devlet yönetimi babadan oğula geçmez. Seçimlerle seçilenler, yine seçimlerle görevini sonlandırırlar.
Cumhuriyet rejimi, gücünü geniş halk kitlelerinden alır. Zorbalık, güç kullanma, dayatma yoktur.
Cumhuriyet ile demokratik kuralları birlikte yönetime geçiren Atatürk; halkına özgürlük, bağımsızlık, insanca yaşama, özgürce düşünme ve bunu özgürce söyleyebilme, yasalar önünde eşit olma gibi temel hak ve özgürlükleri devletin garantisi altına almıştır. Bu yüzdendir ki Türk halkı, Ata’sının yönetime geçirdiği Cumhuriyet’i sevmiş, benimsemiş; milli benliğine uygun olmayan esaret yönetiminden sıyrılmıştır. Ve yine bu yüzden cumhuriyeti koruma ve sürdürme konusunda asla taviz vermeyecektir.
Bu konuda Atatürk yine Türk gençliğine güvenmiş ve gençlere şöyle seslenmiştir:

“Gençler!
Cesaretimizi takviye ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve kültürle, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız.
Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyet’i biz kurduk, onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.”
Bu duygularla en büyük bayramımızı yürekten kutluyorum. Bugün bayramımızı, pandemi kurallarına uyarak, kutlamaya meydanlara çıkalım. Bayraklarımız elde; çoluk çocuk, özgürlük ve bağımsızlığımızı gönüllerimizce kutlayalım.
Milli bayramlarımızı kutlayabileceğimiz bir vatan bıraktığı için Atatürk’e minnetle…