KADINLAR GÜNÜ MÜ?


Hafta sonunda Samsun’da eski eşini küçücük çocuğunun önünde öldüresiye döven adamın görüntülerini izledik.
Sosyal medyada tepkiler çığ gibi büyüyünce adam tutuklandı.
İyi ki sosyal medya var demeye başladık. Hani neredeyse toplumun tepkilerine göre hukuk işliyor diyeceğim. Acı ama gerçek…
Görüntüleri sosyal medyaya yansımayan şiddet mağdurları hak ettikleri ilgiyi göremiyor. Ne adalet sisteminden ne de medyadan.
Kocadır, döver de sever de hatta öldürür de!!!
Toplum olarak önce tabuları yıkmak gerekiyor.
Bu toplumun “kocanın vurduğu yerde gül biter” gibi saçma sapan hatta mazoşist eğilimler içeren sözleri de baş tacı yaptığı, yaptırıldığı görülmüştür. Hatta o kadar benimsenmiştir ki aynı sözün öğretmene, anne-babaya uyarlanmış halleri de mevcuttur.
Eğitimin, terbiye etmenin şiddet yanlılarınca süslenmiş hallerini topluma dayatılmış şekilleriyle görmekten bıktık.
Şimdi de, ülkemizdeki kadınlara yönelik cinayet rakamlarına bakalım:
2020 yılında üç yüz kadın cinayeti işlendi. Yüz yetmiş bir kadının ise ölümü şüpheli bulundu.
Öldürülen üç yüz kadının yarıdan fazlasının neden öldürüldüğü bulunamadı.
Erkeklerin kadınları öldürme nedenleri içler acısı…
Geçim sıkıntısı, boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi bahaneler öldürme nedenleri olarak öne sürülmüş.
Kadınların, öldürülme sebepleri, katilleri, şüphelilerin belirlenmesi, yargılanmaları, caydırıcı cezalar gibi önemli başlıklar adil bir şekilde ve ivedilikle ele alınmalı ve çözüme kavuşturulmalıdır. Aksi taktirde kadın cinayetlerinin ve şiddetin önüne geçilmesi mümkün değildir.
Bu konular devletin sorumluluğu altındadır ve devlet acil olarak bunun önüne geçmelidir.
Kadınlar gününü falan da boşverin. Amacından saptırılmış, ticarete dökülmüş haliyle kimseye faydası yok.
Kadınlar gün istemiyor “öldürülmemek” istiyor.