DÜŞÜN OKULLARIN YAKASINDAN


Yetti artık! Gerçekten yetti!
Vaka sayıları artıyor, okulları kapatalım.
Vaka sayıları düşüyor, okulları açalım.
Aşılama oranları yüksek, okulları sonbaharda açarız; aksi olursa kapatırız.
Aman dikkat! Aşılama yavaşladı, tatilde herkes iç içe, böyle giderse okulları açamayız.
Sanki pandemi sadece okulların açık olup olmaması ile yayılıyor ya da yayılmıyor.
Başka hiçbir etken söz konusu değil sanki.
Yapmayın, etmeyin, çocuklarınızın geleceğini düşünün.
Okulların açılması ya da kapanmasını pandemide tek etkenmiş gibi algılamak, algılatmak son derece tehlikeli bir yaklaşım.
Bunu bir norm gibi topluma dayatmayın. Salgının tek yayılma kaynağı okul değil, bunu böyle göstermeye çalışan bir grup insan var amaçları nedir, neyin peşindedirler orası ayrı bir yazı konusu; aman deyim, bu tarz manipülasyonlardan uzak durun.

Tekrar tekrar söyleyelim, bütün uluslararası kurumlar pandemide okulların açık olmasını öneriyor. Çok çok olağanüstü durumlar hariç.

Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Hastalık Kontrol Dairesi ECDC, Amerikan Hastalık Kontrol Dairesi CDC, hepsinin ortak beyanları vakalar yükselince en yüksek bulaştırıcı yerden kapatmaya başlanması.
İlk olarak okulları kapatın hiçbir zaman denmedi ve bu şekilde bir uygulama yapılmadı.
Salgının en yoğun zamanlarında bile çok kısa bir süreliğine okulları kapattılar. Ardından hemen açtılar.
Türkiye’de ise işler hep tersinden gidiyor, en son kapatacağımız yeri en başta kapatıyoruz.
Bu konuda lütfen bütün hocalarımızı ağız birliğine davet ediyorum. Eğitimin önemini en iyi bilen kesim bir adım öne çıkmalı ve okullara sahip çıkmalıdır.
Yarın öbür gün tarihin ağır eleştirisi altında kalmayın.

18 milyon eğitim çağındaki çocuk ve genç bir buçuk sene eğitimden mahrum kalarak pandeminin faturasını tek başına ödedi.
Nasıl mı?
Toplumdan ve arkadaşlarından koparak, apartman ve evlerde sağlıksız bir şekilde büyüyerek, obez olarak, koşmadan ve spor yapmadan kasları eriyerek…
Daha bir çok olumsuz yönü de yapılan istatistikler ile ileride gözler önüne serilecek.
Evlendirilenler, çalıştırılanlar, örgün eğitimden kopanlar, tarikatların eline düşenler vs vs.

Bunun dışında kalan ayrıcalıklı çok küçük bir kesim yok mu, elbette var.
Onlar çocuklarını kendi imkanları ile yetiştirdi. Eğitim eşitsizliğini kendileri lehine büyüttüler.
Bu çocuklar ilerde diğerlerinin önüne geçecekler.
Bu da işin ayrı bir boyutu olarak ileriki yıllarda karşımıza çıkacaktır.

Devlet sağlık ve eğitim politikalarını günü birlik eğilim ve gelişmelerle belirleyemez. Sağlık ve Eğitim Bakanları “okulların açılması için aşı olmalıyız” gibi bir söylemi her ne kadar iyi niyetli olsalar da kullanmamalıdırlar.
İnsanları aşıya yöneltmek için daha sıkı politika ve tedbirler ele alınmalıdır.
Okullar aşı karşıtlarının elinde oyuncak olmamalıdır. Onların aşı olmama hakları çocuklarımızın geleceğini belirlememelidir.

Gerekirse bütün kamusal alanlar aşı karşıtlarına test yaptırma karşılığında açılmalıdır. Bu testleri de kendileri ödemelidirler ki birkaç ülke bu yönde kararlar aldı. Arkasının geleceğini düşünüyorum.
Bizde de aynı tedbirler bir an önce gündeme alınmalıdır.

Çocuklarımızın ve eğitimin geleceği vaka ve aşı sayılarına endekslenmemelidir.

Çocuklarını sevenler eğitime sahip çıkmalıdır.
Çocuklarını sevenler çocuklarının eğitim haklarını korumalıdır.
Bahanesiz…
Amasız…
Koşulsuz…
Haydi artık herkes aşıya…
Çocuklar için…
Eğitim için…
Hastalıktan ölenler için…
Toplum sağlığı için…
Ülkemiz için…
Hepimiz için…