KALEMİM AĞLIYOR


"Bu yeşillik bir daha geri gelmez" diyordu, evi, barkı, hayvanı yanmış, telef olmuş, herseyini kaybetmiş, gözü yaşlı,suratı yaralı, elleri karalı yurdumun mazlum dünyalar güzeli kadını.
Evler yapılır evler geri gelir ama yeşillik hemen gelmez.
En az bi 35 yıl geçmesi gerekir.45 yaşında biri bir daha o yeşilliği ovasında, bayırında, köyünde görür görmez mi bilinmez .
Bazıları kendini suçladı. "Biz layık değildik belki! bu kadar güzellikle yaşamaya"dedi. Güzellik dediği de kendi yetiştirdiği ağacı, evi-barkı, tarlası, birkaç hayvanı, bir kaç makinası. Bunları kaybettiğine hiç üzülmüyordu en üzüldüğü şey 35 yılda kendi elleriyle yetiştirdi ormanı, ağacı fidanı.
Asıl sen herşeyin en güzeline layıksınız.Nakış nakış işlemişsin yıllarca olmayan imkânlarınla doğayı.
Şimdi de Olmayan imkânlarınla söndürmeye çalışıyorsun ateşi, ciğerindeki közü.

Sen yanmayacaksın da kim yanacak ?

ÖZÜR DİLİYORUM!

Kalemim sizler kadar kuvvetli olsaydı önce utanarak parmaklarımın arasına alır, alev alev yüreğimin üzerine koyarak ham maddesi ağaçtan özür dilerdim.

“Aahhh! Yanan arkadaşlarınıza, koruyup barındırdığınız canlara sahip çıkamadık. Öneminizi yeterince anlatamadık. Doğa bilincini doğa sevgisini, doğa dostu olmanın ne demek olduğunu yeterince işleyemedik, yüreklerinize, beyinlerinize ne yazık!” derdim… Bir vatandaş olarak, bir insan olarak, bir anne olarak, bir kadın, bu ülkenin bir bireyi olarak utanıyorum. Utanıyorum, yavrularıma, dost ve arkadaşlarıma, çevremdekilere, yurdumun cahillikle, dinle, siyasetle, kin ve öfke ile köreltilip yok edilmeye çalışılan halkına seni yeterince anlatamadım.

“Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine yaşamak” düşüncesini kazıyamamışım beyinlere, yüreklere.

Yurdumun tüm ormanları özür diliyorum sizden…

O söylediğimiz şarkılar yalan oldu şimdi…


Hani ne diyorduk şarkılarda;

“Dağlar, taşlar ağaç olacak.
Yaz geçecek, kış geçecek,
Ülkemiz cennet kalacak!”

Bu mu revaydı halkıma, gelecek deki neslime, ormana,orda yaşayan her bir canlıya!

Bu mu oynandı şimdi ülkemin üzerine kurulan tezgahta!..

Elimdeki kalem ağlıyor.

Aldığım nefes AĞ-LI-YOR

“Bu can, bu yürek, bu bilek bizim,
Bu ülke bizim, bu toprak bizim,
Biz çalışır, biz baştan yaparız!
Kazmalar elimizde çukur açalım,
Kürekler belimizde toprak atalım,
Yaz demeden, kış demeden
AĞAÇ dikelim!..”

“Tohumlar fidana, fidanlar ağaca,
Ağaçlar ormana dönmeli yurdumda…
Yuvadır kuşlara, örtüdür toprağa,
Can verir doğaya ormanlar yurdumda…
Bir tek dal kırmadan, ormansız kalmadan,
Her insan bir ağaç dikmeli yurdumda…”

Aahhh, bağrım yanıyor, sevdam ağlıyor, nefesim tutsak!

Geçmiş olsun TÜRKİYEM

Geçmiş olsun yüreği kor olmuş MİLLETİM.

Sevgiyle iletişimde kalalım.