ODAK NOKTAN HANGİSİ


Kime sorsan herkesin özlemi, isteği;” huzur”….
Nerede huzur? Kaybettik mi? Çok olmadık yerlerde mi arıyoruz ?
Yoksa keşfetmeyi mi bilmiyoruz.

Kent yaşamının çıkmazlarında boğulduk ve tükendik. Her geçen gün artan kalabalıklar, doğal afetler, ekonomik sancılar, salgının baskısı bizi derin bir kuyu misali içine çektikçe çekiyor. Direndikçe sanki daha hızlı alıyor içine. Bütün mesele hayır dedikçe istemediğimizi kendimize çağırıyoruz.

Yaşamda her tanım bu denklem üzerinden kuruluyor aslında. Ne düşünüyor isek onu yaşıyor olmamız meselesi…
İç enerji denkleminiz ne ise hayat hızla size öyle akıyor.

Çevrenize dönüp bir bakın; olan her şey olumsuzluklar. Soruna o kadar odaklıyız ki, çözebilmenin yolları çok az dile geliyor. Toplumsal olarak “soruna odaklı” noktadayız, “çözüme odaklı” olmanın bize neler katacağını unutmuş durumdayız. İsyan ve ağıt ile geçen bunca boş zaman ömrümüzden hem yapabileceklerimizi hem de “huzuru” alıp gidiyor.

Maddeye çok bağımlı oluşumuz; elde edemediklerimizle büyüyen mutsuzluklarımız. Kimi zaman daha çok boş vakit, kimi zaman daha çok para, statü derken liste uzayıp gidiyor.. Aslında gerçek olan şu “insan en çok neye bağlı ise sınav oradan gelirmiş” sözünü mümkünse hiç unutmamak gerek.

Huzurun esareti bizim kestiğimiz bir fatura. Aradığımız yer de yanlış, plansız çabamızda.
Çok uzakta değil huzur; derin bir soluk kadar sıcak ve yakın..Sadece bilmek ve yaşamak isteyin, hep sizle; içinizde.

Hayatı görmeyi istediğiniz pencerede huzur. Paylaşmayı ve olumlu bakışı yakalamak da huzur. Yediğiniz yemek değil sağlıkla yiyebildiğinizi bilmek de huzur. Doldurduğunuz giysi dolabı değil, soğuk havada var olan sıcak yuvanızda huzur. Sıcak bir gülümsemede huzur. Ve etrafına yaydığı bulaşıcı etkide huzur.
Her fırsatta verebilmeyi sindirmek de huzur, beklemek değil. Sabrı tanımak da.

Başınıza olaylar gelebilir, ama siz “olay” değilsiniz. Aynı geçen bulutların, gökyüzü olmadığı gibi, içinizden geçenlerde siz değilsiniz. Olduğunuzu düşündüğünüz kişi olmamayı seçme özgürlüğünüz var. Seçin…
Esaretin ve mutsuz olmanın kaynağı sadece biziz.
Yüksek sesle bağırıp çağırdığımız “huzur” sizde hep duruyor ama kullanmayı,
Ya unuttunuz ya da hiç keşfetmediniz.
Bulduğunuz da hiç kaybetmemeniz dileklerimle.