100. SAYIMIZ... Büyük bir çaba ve emeğin eseri...


Yazmak; Duygularını, düşüncelerini anlatmak, yazılarının okuyucularla buluşması, yazıdan onlara ulaşan hisler, izler...
Benim için hepsi çok özel duygular. Deneyimlerken büyüdüğümü, geliştiğimi, kendime katarak çoğaldığımı hissettiğim anlar.

Gülnur Hanım'ın İzmir Tv'deki Ruh&Beden&Zihin adlı programına konuk olarak giderken tüm bu duygulardan habersiz anlatmak istediklerimi eksiksiz ulaştırabilme heyecanı içindeydim izleyenlere. İzmir TV binasİna vardığımda herşey planlanmış, düzenlenmiş beni bekliyor
olduklarını görünce güvenle hazırlıklarıma başladım. Keyifli bir sohbet vardı odalardan birinde. Daha sonra öğrenecektim ki Salih Bey'in odasıydı ve düşüncelerini hür konuşan, yazan herkese kapıları ardına kadar açıktı o odanın.

Program öncesi Salih Bey'in odasında gündemi konuşurken biraz heyecanlı, çokça hararetli, biraz da meraklı bir halimiz vardı. Ben de karışıvermiştim aralarına. Anlatacaklarımız birikmişti hepimizin. Siyaset, gündemdeki gelişmeler herşeyi rahatça konuşuyor olmak çok etkilemişti beni. Sanki yıllardır programa katılıyorum da oraya aitmişim gibi öyle bir samimiyet vardı o gün.
Programı bize göre daha konuşacaklarımızı sığdıramadan dinleyenlere göre ise aslında çok şeyi anlatarak bitirdik. Öyle bir his olur ya "Aslında şu konu da vardı, bahsetmek istediğim" hani hep yarım kalmış, tamamlanmamış, buna da değinseydim, daha anlatacaklarım vardı duygusu... Belki bu his, Salih Bey yayından hemen sonra "Haydi sen de yaz" dediğinde çok da düşünmeden evet dememe sebep oldu işte. Hemen "Tabi, olur" demiştim. Salih Bey'in "Ne istersen, nasıl istersen yaz. Ben sana bırakıyorum" cümlesi de çok etkilemişti beni. Kırpma yok, sansür yok, şunu öv, şunu yer yok... Doğru ve iyi olanı yaz yeter.

İyi bir yönder Salih Bey, bu yolda yön veren, güven veren bir usta. Yazmadan önce çok konuştuk, çok sordum kendisine. Psikolog kimliğiyle yazmak farklı bir sorumluluktu benim için. Beğenmeyip defalarca yeni yazı yolladığımda "Sen rahat rahat yaz, biz hallederiz" dedi hep.

Gazetemizmir için verilen emek çok. Ayakta kalabilmek, varolabilmek için çok ciddi ve çetin bir mücadele var görünmeyen. Gazetemizmir ve İzmir TV imtiyaz sahibi Salih Bey bizleri aynı çatıda toplarken tek amacı; Toplum bilincini artırmak ve doğru haberi ulaştırmaktı. Bu işe gönül vermiş, özverili mücadele için çabalayan başta Salih Bey olmak üzere tüm ekibe koca bir teşekkür.

Etik değerlerimi koruyarak, insana iyi gelecek oluşumların içinde olmak, bu güzel tablonun bir parçası olmak mutluluk benim için...

Bu özel günde 100. sayımızı çıkarmanın haklı gururunu yaşamaktayız. Bugün Türk ordusunun Yunan işgali altındaki İzmir'e 9 Eylül 1922'de girerek düşman işgalinden kurtardığı o şanlı gün.


"9 Eylül sabahı Mustafa Kemal Paşa İzmirliler'in armağan ettiği çiçeklerle kaplı otomobilde Karşıyaka'ya gelir. Paşa'yı görenler ağlamaya başlarlar. Birkaç basamakta çıkılan mermer girişin üzerine bir Yunan bayrağı asılmıştır. Mustafa Kemal Paşa'ýi merak ve hayranlıkla izler halk. Kral'ın bizim bayrağımızı çiğneyerek eve girdiğini söylerler ona.
Mustafa Kemal Paşa:
- Kral bir milletin bayrağını çiğnemekle hata etmiş, ben o hatayı tekrar edemem. Yaverine dönerek;"Kaldır çocuk" der.
Özgürlüğün de bir saygınlığı olmalı diye düşünürüm her 9 Eylül'de bu hikayeyi dinlediğimde. Hükmetmek, yönetmek karşı tarafın haklarını zedelemeden gücü kullanmak ancak çok erdemli kişilerin başarabileceği bir iştir. O yüzden eline kalem alanlar, hem özgürce yazabilmeli, hem de şerefli mücadelenin en önemli erdem olduğunu unutmamalıdırlar. Bizim çabamız hep bi yönde olacak Gazetemizmir ve İzmir TV ailesi olarak...

İzmir'in kurtuluşunun 99. yıl dönümü kutlu olsun...

Yolumuz aydınlık, geleceğimiz umut dolu olsun.

Nice sayılarımız olsun...


Psikolog&Aile Danışmanı Neslihan GİRGİN
[email protected]
[email protected]