MUTFAKTAKİ SIR



Evinizde sihirli mutfağınız olsun ister misiniz?
Dünyanın her ülkesinden lezzetlere sahip, dileğiniz her şeyi doyasıya yediğiniz ve her isteğinize sahip olduğunuz…
Yenilecekler konusunda kaygılanmanıza hiç gerek yok. Ne isteseniz sofranızda beliriyor. Cömertlikte sonsuz bir paylaşımınız var. Evinize kim gelse karşılıksız bir coşkuyla herkesi besliyorsunuz, mutfağınız yemeklerinizi yemek için her daim insanla dolup taşıyor.

Günün birinde kapı çalıyor. Elinde koca bir tencere mantı ile kapıda biri var. Kapıyı açınca size diyor ki; “ elimdeki bu mantı tenceresini görüyor musun? Bana yaşamını kontrol etme izni ver, senden istediklerimi yap, mantıyı sana vereyim. O zaman hiç aç kalmazsın, çünkü sana her gün mantı getiririm. Bütün yapacağın bana iyi davranmak.”

Gülüyorsunuz. Sizin mutfağınızda zaten son derece lezzetli mantılar hep var. Ona iyi davranmak zorunda kalarak beslenmenize gerek yok. Yanıtınız;
“hayır teşekkürler, getirdiğin mantıya ihtiyacım yok. Mutfağım yiyecek dolu, sen istersen mutfağımda beslenebilirsin. Karşılığında da bir şey yapman gerekmez. Benden istediklerini yapacağımı düşünme, verdiklerinle beni yönlendiremezsin”

Durumun tersi olduğunu düşünelim. Açsınız; günlerdir doğru düzgün ağzınıza bir şey koymadınız. Mutfağınız bomboş. Alışveriş yapacak gücünüzde yok. Ve kapı çalıyor yemek dolu bir tencereyle kapıda biri beliriyor. Ve aynı soruyu soruyor. İstediklerimi yaparsan yemek senin. Açsınız fazla seçeneğiniz yok. Kabul ediyorsunuz. Karnınızı doyurduktan sonra teklif sürüyor; yemekten her gün getiririm ama istediklerimi yapmaya devam edeceksin.

Yemek ihtiyacınız ve yokluk yüzünden köle haline gelebilirsiniz.

Yiyeceğin yerinde sevgi olsun. Kalbiniz sevgi ile dolup taşıyor. Sevginiz sadece size değil tüm dünyaya yetecek kadar güçlü ve fazla. Sevginizi şart koşmadan ve karşılıksız bir şekilde herkesle paylaşıyorsunuz. Adeta “sevgi zenginisiniz”.
Biri kapıyı çalıp bende sevgi var isteklerimi yap bu sevgi senin olsun diyor. Beklentilerini dile getiriyor.
Sevgi doluysanız güler; “bu sevgiye ihtiyacım yok, bende fazlasıyla var ve üstelik koşulsuzca paylaşıyorum”dersiniz.

Ama ya sevgi açlığı çekiyorsanız, kalbinizde sevgi yoksa ve birisi çıka gelip, “biraz sevgi ister misin? İsteklerimi yap sevgi senindir” diyecek olursa? Bu sevgi için her şeyi yaparsınız. Hatta öyle yoksullaşırsınız ki bir parça sevgi için ruhunuzu bile verirsiniz.

Sevgisizlik, hele hele kendini sevmeyenlerin dramı açıkça ortada. Açlık çekiyor ve sevgi için bağımlılık yaratıyorlar. Alacakları sevgi için hayatlarının yönetimini başkalarına teslim ediyorlar. Ne yapacaklarını, düşüncelerini ve davranışlarını tanımlayacak bir suflör bekliyorlar.

Hepimiz yüreğimizde sihirli bir mutfak taşıdığımızı anımsamalıyız. Yaşanmışların yarattığı acılarla sevginin güvenli bir şey olmadığını kabul etmişliğimizi bir kenara bırakmalıyız. Ne biz muhtaç hale gelmeli ne de birini bu hale getirmeye çalışmalıyız. Sevgi tüm doğallığı ile akmalı hayatımızda. Kimse kimsenin sahibi değil. Olmayın, oldurmayın…

Kurabileceğiniz en güzel ilişki kendinizle kuracağınız ilişkidir. Kendinizi hak ettiğiniz kadar sevecek olursanız çevrenize dağıtacağınız tonlarca “yemeğiniz” olur. Ve hayatınızdaki tüm ilişkileri özgürleştirirsiniz. Artık yaşanan yoksunluktan doğan bağımlılık değil gerçek bir paylaşımdır..
Sevgiyle.