PANDEMİ İLE YAŞAYAN ÇOCUKLARIN YAŞAMA BIRAKTIĞI İZLER


Evlerden sonra okullarına karışan çocuklar neler yaşıyor ?

Duydukları, gördükleri, yaşadıklarını nasıl aktarıyorlar yaşamlarına?

Elbet güzel kazanımlar ile süreci sağlıklı ve sorunsuz atlatan bireyler oldu. Çevresel koşullar onlar için daha iyi şartlar sundu. Bugün biz biraz daha soruların getirdiği durumlar, koşulların zorladığı yaşamlar üzerine yoğunlaşacağız.

Okullar açıldığından beri yaşadıklarımıza, anne ve babaların, öğretmenlerin, rehber öğretmenlerin karşı karşıya kaldıkları konulara bir bakalım istersiniz...

-Sıkça, dikkat edemiyor, takipte zorlanıyor söylemleri ile karşı karşıya kalıyoruz.

Çocuklarda oluşan hareket dinamiği, konfor alanlarındaki esneklik ve özdenetim eksikliği sürdürülebilir dikkatin azalmasına neden oldu. Çocuk, çevreden gelen uyananları öncelik sırasına sokmakta zorlamaya başladı. Daha iyi bildiği, yapılandırılmış, küçük ortamlara alıştığı için fazla uyaranın olduğu, uyaranların hızla değiştiği alanlarda aşırı yüklenme yaşadı. Bu durum dürtü ve hareket dinamiğini arttırdı ve önceliği seçmesinde, sıraya koymasında onu zorladı. Aslında dikkat etmesi gereken önemli şeyi kaçırdı.

- Dinlemiyor, defalarca tekrar etmek zorunda kalıyorum. Sanki dinlemeyi unutmuş. Bir diğer sık karşılaştığımız durumlardan biri.

Konfor alanlarındaki rahatlık, dinleme becerisini zorlayan bir etken olarak karşımıza çıktı. Evin esnek kurallarına kalkıp oturup dersi takip etmeye alışan çocuk okula geçişte 40 dk ders dinleme ve sonrası için geçerli kurallara adapte olmakta zorlandı. Okulun veya öğretmenin koyduğu sınırlara adapte olmak, yaşamına aktarmak konusunda sorunlar yaşadı.

- Herkes 1,5 yıllık kayıpların giderilmesi endişesini taşıyor.

Kayıpların telafi edilmesi düşüncesi, herşeyin eksiksiz ve hatasız olması için yüksek bir beklenti içine girilmesine sebep oldu. Bu noktada; bazı konularda aşırı yükleme yapıldığı için duygusal ve davranış sorunları görülmeye başlandı. Mükemmeliyetçilik hissinin artması "Benci" yapıyı ön plana çıkardı. Çocuk okulda "Daha çok Ben hep Ben'" duygusunu ortaya koyarken "Biz" olmayı, birlikte hareket etmeyi, empatiyi göz ardı etti. Akademik konulardaki yetişme telaşı sosyal yöndeki ihtiyaçlarının önüne geçti

-Yüksek ses, ani öfkeli davranışlar, kontrolsüz sözlerde artış var.
Ekran ve teknolojinin artması ile seçtikleri oyunların konularını, izlediklerini, oyunlarına ve ilişkilerine taşıdıklarını görüyoruz. Bu da aralarındaki sert teması ve ses şiddetini arttırıyor malesef. Herkes "Ben'i" daha çok duyurma, öne geçirme telaşı icerisinde. Çünkü ekranlarda kaldıkları dönemde gösteremedikleri, kaçırdıkları çok şey var. Telaşları, hiddetleri biraz da bu yüzden.

- Okulda arkadaş ilişkilerini yönetmekte sorun yaşıyorlar.

Kalabalık ve disiplini olan yerlerden uzak kaldıklarından dolayı belki de en çok İlişkiyi deneyimleme, muhakeme ve çıkarımlar yapma konusunda eksik kaldıklarını görüyoruz çocukların.
Evet buluştular, birlikte oldular belki arkadaşları ile ama okul ortamı altında etkileşimi yaşamayı biraz unuttular. Yani hem kurallar bütününe uyum sağlayıp hem ilişkilerini yönetmeyi dengeleyemediler. Dışarıdaki yüzeysel anlatım ve dil okul ortamı için yetersiz kaldı.
-Ortaokula geçti ama hala ilkokul çocuğu. 1. Sınıfı atlamış ama daha okul kurallarını bilmiyor. Yine çok sık karşılaştığımız konulardan biri.

Sınıf geçişlerinin olması ama duygusal olarak bir üst sınıfa hazır olamama hali. Duygu yönetimi, denetimi ve olgunluğunu yaşam deneyimleri ile geliştirme fırsatını kaçırmış olmaları bu durum üzerinde en büyük etken. Onları büyüten, olgunlaştıran sosyal çevreden uzak kalmış olmalarının yarattığı sonuçlar.

-Organize olamıyor, planını yapamıyor.

Ev sisteminde bazı sorumlulukların ertelenmesi veya yapılması için ortam ve koşulların olmaması öz düzenleme becerilerindeki eksikliklerin okul sistemine yansımasına sebep oldu. İlk başta düzen ve sistemi sağlama çabası olsa da ilerleyen zamanda tükenmişlik, rehavete kapılma, yorgunluk hali, iç motivasyonu sağlayamama gibi durumlardan ötürü organize olmak için kendini örgütlemeyi eksik bıraktı. Birileri yapıverdi veya zaten, aşina olduğu, yapılandırılmış sistemde kendini toplaması, düzenlemesi için çok da çaba harcamasına, düşünmesine gerek yoktu.

-Kendi problemini çözmek için yardım ve yönlendirme bekliyor.

Birçok çocuğumuz davranışlarını sergileyecek, iyiyi, yanlışı ayırt edecek ortamlardan yoksun kaldılar. Öz değerlendirmeleri yaparak doğru davranışa ulaşma becerisinde de geride kaldıkları için problemle karşılaştıklarında kendilerine güvensiz yaklaştılar. Bu güvensizlik ve kolaya kaçmak hali farklı ve işlevsel çözümler üretmek yerine başkasından destek beklemelerine sebep oldu. Düşünmek bir külfet oldu çoğu zaman. Birileri onun için düşünsün, yapsın ve önüne sunsun istedi. Buna alıştığında da okulda karşılaştığı sorunlar büyüdü. Kendini yanlız ve çaresiz hissetti.

-Öğretmen ve öğrenci arasına giren duygusal mesafeler ...

Ekranlarda kendini göstermeye çalışan çocuklar, ekranlara sığamayan çocuklar kendilerine ayrılan küçücük kareden ulaşmaya çalıştılar öğretmenlerine. Tüm ilgi ve takibi ekran aracılığıyla sağlamaya çalışan öğretmenler dokunmadan, bedeniyle onların yanında var olmadan öğrencileri ile buluştu. Okulun sağladığı tüm motivasyon kaynaklarından uzak süreci yönetmeye çalışmak hem öğretmenlerimizi çok yordu hem de kendini istediği gibi gösteremeyen çocuğun öğretmeni ve sınıf arkadaşları ile arasındaki bağı, aitliği zayıflattı. Öğretmen kendi otoritesinin dışındaki etkenleri yönetmek onlara müdahale etmek konusunda yaşadığı zorluklar ile mücadele etti çoğu zaman. Okulun yarattığı konfor alanından çıkan öğretmen de bu durumda enerji ve ilgisini asıl yöneltmesi gerektiği çocuklardan farklı konulara yöneltti. Hem öğrencinin hem öğretmenin aynı anda yaşadığı bu kopuş, bağı ve bütünlüğü etkiledi.

Bazı aileler doğru kaynaklar ve yöntemler oluşturarak hem duygu hem davranış yönünden yaşanılanları dengelemeyi, tolere etmeyi başardılar. O çocuklarımız için süreç okulda ve evlerde sorunsuz ilerliyor. Ancak bazı evlerde yaşanılanların yansımaları ve çevresel koşulların yarattığı dezavantajlı durumlar aile bireyleri için çok daha zorlayıcı oluyor.

Bir sonraki yazımızda; "Neden bu durumları yaşıyoruz ve bu konular ile başa çıkmak için neler yapmalıyız?" başlığı altında önerileri, yapıcı ve birleştirici çözümleri birlikte anlamaya çalışacağız.

Sevgiyle kalın.

Psikolog&Aile Danışmanı Neslihan GİRGİN
[email protected]
[email protected]