PANDEMİ İLE YAŞAYAN ÇOCUKLARIN YAŞAMA BIRAKTIĞI İZLER


Neden bu durumları yaşıyoruz ve bu konular ile başa çıkmak için neler yapmalıyız?"

Çocuklarımız okullarından uzak geçirdikleri 1,5 sene içinde evlerinde paylaşılan herşeyi özümsedi. Bir arada olmak. aile bağlarının güçlendirdi. Birbirimize zaman ayırma fırsatı yarattı bizlere. Elbet güzel ve keyifli yanları da çoktu. Ancak aynı evde uzun süre sürekli birbirini gören bireyler iyi ve güzel şeylere odaklandıkları kadar eksik, hatalı, kendileri için çok da sevimli olmayan davranış ve sözleri de gördüler. Farklı bir şeyle ev dışı uğraşma fırsatı olmadığı, herşey evde yaşanıp konuşulduğu için de bazı ailelerdeki bireylerin olumsuz durumlara maruz kalma durumları arttı.

Bazı evlerde çocuğunun olumsuz davranışlarını düzeltmeye yönelik uyarılar ve takipler fazlalaştı. İyi olmayanı doğru hale getirmek için anne ve babalar çocukları üzerine çok düştü. Dengelemeye çalışan ebeveynler bu süreci daha sağlıklı atlattılar. Ancak sürekli ve ard arda yapılan uyarılar bazı çocuklarda kaygıyı, tikleri, takıntıları artırırken benlik algılarını da düşürdü. Bu durum evde hep eleştiriyi duyan çocukları benlik saygısını farklı yollardan bulma çabasına itti. Sesler yükseldi, ilgi çekmek için kendini doğru olduğu kadar yanlış davranışlarla da ortaya atmalar başladı. "Beni ortaya koymak ve ön planda tutmak" çabasıydı bunlar. Ancak isimleri kadar, davranışları da konuşulmaya başlandığında doğru olanı bulmak için yönlendirme, teyit ve bir çözüm beklediler. Düşünme, problemi çözme, İlişkiyi yönetme becerileri zayıflamıştı çünkü.

Kimi çocukta iyiye ulaşmak, hep doğru olmak için biriken duygular mükemmel olmalıyım inancını güçlendirdi. Evde de, okulda da bu inançla davranış ve duygularını yönetmeye başladı. Ben'i ortaya koyarken toplumdaki süreçleri, bireylerin durumlarını da muhakeme etmeyi, göz önünde bulundurmayı, empatiyi unuttular biraz.

Bir dönem geldi ailenin hayalleri çocukların hayalleri oldu. İş kurmak, araba almak, iş bulmak vb... Çünkü zor zamanlar da para, iş konuşuldu hep. Çocuklar daha çok duyar oldu bunları ve çocukça hayallerin yerini aldı.

Belirli yapılarda kendi hayatlarını yönetme, karar verme fırsatı bulamayan çocuk okula döndüğünde grup içerisindeki etkileşimini yönetemedi. Duygularını kontrol etmeyi, ölçülü sunmayı başaramadı. Kendi çevresindeki ihtiyaçlarını düzenleyen, hatırlatan biri olmadığı için organize edemedi kendini...

Kendi konfor alanında olmadığını bulunduğu ortamın iç disiplinine kendini konumlandırması gerektiğini geç farketti. Dinleme, takip etme becerisi şekil değiştiren çocuk değişkenlere hızlı adapte olamadı.

Bu ihtiyaçlar ve yaşanmışlıklar oluşmuşken çocuklarımız için neler önemli, neler yapabiliriz??

Çocukların bütüncül olarak Duygu regülasyonlarını sağlamalıyız. Bu da duygularını farkedip kontrol altında tutması için yöntemler belirleyerek uygun hal ve davranış geliştirmeleri ile olur.

"Beni" koruyarak toplumdaki diğer bireyleri de yok saymadan süreci yönetebilme, uygun duygu ve davranış geliştirme becerisini kazandırmalıyız çocuklarımıza.

Zor durumlar karşısında değişime uyum sağlayıp problem çözme yeteneklerini geliştirmeleri için uygun koşullarda bizler geri çekilip denemeleri, düşünmeleri için yönlendirici olmalıyız.

Ruhsal dayanıklılık seviyelerinin yükselmesine yardımcı olmak için korumacı ve kaygılı ebeveyn tarafımız ile yüzleşmeliyiz.
Özdenetim becerilerini gelişebilmesi için güçlü yanları hakkında farkındalık yaratmalıyız.

Okulun veya bulundukları kurumun vizyon ve misyonuna uygun bir iç disiplin dinamiğini etkin kılmak için sorumluluk ve zorunluluklar hakkında onları bilinçlendirmeliyiz.
Sınır ve kurallar bütünü içerisinde kendini var etmeye yönelik düşünme, harekete geçme becerilerini yıkıcı olmadan ön plana çıkarmaları için yönlendirici olmalıyız.

Öğretmen öğrenci etkileşimlerinde pozitif etkenkeri aktif kılarak hem yorgun öğretmenleri hem de disiplinden uzak kalmış öğrencileri bir arada tutmak için aralarındaki bağı tekrar inşa edip ilişkilerini güçlendirmeliyiz.

Öğretmen, öğrenci dinamiğinde sadece öğrencilerin değil öğretmenlerinin de dahil olduğu grup projeleri üretmeliyiz. Bu projelerin amacı ve hedefi etkinlik üretmekten çok İlişkideki kişisel özellikleri ortaya çıkarmak, keşfetmek ve "Senin farkındayım ve seni tanıyorum."
mesajını güçlendirmek olmalıdır. Bu yakınlaşma ve bir diğerini anlama çabası ile; Akranların birbirine olan tahammülsüzlüğünün, kırıcı söz ve davranışların önüne geçilmiş olunacaktır.

O yüzden müfredatı yetiştirme çabamız iletişim ve sosyal etkileşimde yaşanan sorunları gözden kaçırmamıza neden olmamalıdır.

Hareket ritmi yüksek çocuklarımızın uygun olmayan davranış ve sözlerinin yerine kabul edilebilir davranışların konulması için birlikte bu davranışların neler olabileceği hakkında fikirler paylaşılmalıdır. Çünkü dürtüsel olarak kendi kontrolünü sağlamakta zorlanan çocuğun elinden herşeyi almak çocuğu çaresiz kıldığı kadar daha da hırçınlaştıracaktır.

Dikkatte devamlılık sağlayamayan, odaklanmakta sorun yaşayan çocuklarımız için de uyananları öncelik sırasına koyma ve asıl olana odaklanma üzerine çalışmalar yapılmalıdır.

Bu süreçler de çocuklarımıza sağlıklı kaynaklar oluşturmak adına ihtiyaç duyulan her alanda bir uzmana danışılmalıdır.

Çocuklarımız ve gençlerimiz için iletişimin ve duyguların iyilik ve doğrulukla inşa edildiği bir gelecek oluşması dileğiyle ...

Psikolog&Aile Danışmanı Neslihan GİRGİN
[email protected]
[email protected]