Kadının gücü


Gün geçmiyor ki kadına yaşatılan şiddetin etkisi ve sonuçları duyulmasın. Kadın denen evreni üretken kılan varlık tarihin her karesinde ezilmeye mahkûm hale getirildi. Sanki ayağa kalkışı ve gücü hep korkulası bir etkiye sahipti. Biliriz ya; “meyveli ağaç taşlanırmış”

Kadının bugün geldiği çıta yüksekliği aldı başını gidiyor, gidecek de. Günümüz kadını artık gerek içsel, gerekse dış donanımı yönünden gücünün farkında olmaya ve sesini duyurmaya başladı. Bu beni çok mutlu ediyor.

Toplumun varoluşunda yeni nesilleri dünyaya getiren, sanki tek başına dünyaya getirmiş gibi tek başına büyüten, maddi yüklerle kaderiymiş gibi mücadele eden, bireyselliği elinden alınmış olmasına rağmen, sonra baş kaldırıp kaldığı yerden bütün gücü ile ayakta kalan, topluma fayda yaratmak adına geride kalan yıllara inat eğitimine devam eden, özellikleri ile parmak ısırtan elleri öpülesi kadınlar.

Sorunun kaynaklarına bakılacak olursa oldukça sancılı ve uzun soluklu sorunlarımız; eğitim yoksunluğu ve bilinç veremeyen aile kültürleri.
Mutsuz yetişen birey içindeki öfkeyi kusmak için saldırganlaşıyor. Çünkü tek bir gerçek var ki sevgisizlik öfkeyi getiriyor. Çözümü çok basitken bu sorun bir çığ gibi her geçen gün büyüyor. Anne baba okulları olmalı mesela, aldığı sorumluluğu taşıya bilir mi görmeli yetişkinler. Kendi dünyasındaki travmaları çözmeyen insanlar aile oldukça bu sorun hep büyüyecek.

Ben bir kadın olarak durup hayatıma bakıyorum her gün ve kendime şunu diyorum; bu hayatı yaşamanın iki yolu var

Ya, bana verilmiş olan akıl ve kullanım gücünün farkında olmak; bunu yaşamın içinde kullanmak. Üretken ve faydalı insan olmak.

Ya da, kaderin bana tanımladığı sadece “kadın” olarak kalmanın çaresiz tarafını seçmek.

Bu yol ayrımında en büyük özgürlüğüm seçim yapabilmek ve biliyorum ki;

Aklın kavradığı ve inandığı her şey başarılabilir.(Napolyon)
Başarının sırrı amaca sadakattir(Benjamin Disraeli)
Güçlüklerin göbeğinde fırsatlar yatar(Einstein)

Seçemedin kadın olmayı ama İYİKİ KADIN olarak yaşıyorum.