TUVALET EĞİTİMİ... Neden Sonuçlar ve Öneriler


Tuvalet eğitimi çocuk için çok önemlidir. Çünkü neredeyse kendi başına kontrol edebildiği ve bundan büyük zevk aldığı ilk büyük başarıdır. Ve ilk keşfettiği yeteneklerindendir.

Tuvalet becerisini kullanmadan önce bir bakıma bağımlıdır ve çocuk tuvaletini tutup bırakabildiğini keşfettiğinde bağımsızlığına ilk adımını da atmış olur. Bunu sadece kendisi, kimsenin yönlendirmesi olmadan başarabiliyordur.

Tuvalet eğitimi dönemi çocuğun boşaltım organına yoğunlaştığı, dünyasının büyük bir kısmının bununla ilgili konularla dolu olduğu dönem. Sıkıntı şudur ki, her anlamda önemli olan bu devre eğer doğru şekilde yaşanmazsa anal fiksasyon dediğimiz “döneme saplanma” yaşanabiliyor. Şöyle ki; çok sıkı bir tuvalet eğitimi alan çocuk kabızlıkla başlayan sorunların ortasında bulur kendini.

Tuvalet eğitiminde çocuğun fiziksel ve ruhsal olarak hazır olmasını beklemeden bu beceriyi göstermesini ummak; zamansız bir beklenti içine girmek; fiziksel ve ruhsal olarak tuvalet eğtimine hazır olan bir çocuğun doğru olmayan sıralamalarla eğitime tabi tutulması, zorlama, ısrar etme, saatlerce lazımlıkta bekletme, başka çocuklarla karşılaştırma, yapamadığında cezalandırma, altına kaçırdığında-yetişemediğinde dayak gibi fiziksel ya da bağırmak azarlamak gibi cezalara çarptırma, beceriksizlikle, aptallıkla suçlama gibi tepkilerin hepsini bu dönemdeki olumsuz yaşantılar için sayabiliriz.

Bu tepkilerle büyüyen çocuk suçluluk duygusu geliştirir, özgüven eksikliğinin temeller atılır. İlk kendi kontrol etmeyi başardığını düşündüğü yeteneğin “kendi başına” kullanamaz hale gelir. Özellikle eğer eğitici( anne, anneanne vb.) bu dönemde çocuğun “yetişemediği” ya da “unutma” ile altına kaçırdığı durumlarında herhangi bir ceza yöntemini kullandığında çocukta; – kabızlık – inatçılık – hırçınlık – uyum problemleri gözlenebilir. Bunlar ilk aşamada karşınıza çıkacak olanlardır. Ayrıca zaman içerisinde erken bir “yöntem değiştirme”, “tedavi olma” ya da “doğru yaklaşım tarzlarını araştırma” eğilimine girmezse anne; çocukta yukarıda bahsettiğimiz özgüven eksikliği, pasiflik, obsesyon(takıntı) ve kompulsiyon (zorlantı) gibi durumlar gözlenebileceği gibi “cimri” bir bakıma “el sıkı”, aşırı düzenli bir kişilik özelliğinin de temeller atılmış olma ihtimali yüksektir. “Başarısızlık” duygusunu yaşama ihtimal olan her konu ve ortamdan ilk önce kaçış eylemini gösterecektir. Obsesif kompulsif bozukluk rastlanabiliyor erken yaşlarda çünkü kirlendiği zaman azar işitiyor ve pis olmakla suçlanıyor.

Zaman içerisinde de her şey kendisini kirletebilir düşüncesine girebiliyor ya da tuvalet konusundaki harcadığı zaman “normalden” uzun olabiliyor. Bu içinden gelen bir istek kontrolü dışında, engel olmak istiyor ama olamıyor. Ellerini sık sık yıkıyor ya da dışarıdan gelince tüm eşyalarını. Örnekler çoğalabilir. Eli sıkı kişilik özelliği ise kesinlikle tuvaletin altına kaçırmaması tembihlendiği için ve bu istek gerçekleşmediğinde ceza aldığı için “en ufak bir damlayı bile tutma” isteği içinde büyüyor. Bu da ileriki yaşantısında parasını, eşyasını tutma, harcamama, paylaşmamaya varabiliyor. Kızgınlık, inatçılık ve kabızlık ise daha erken zamanda gözlemlenen durumlardır.

Yemek, uyku ve tuvalet ile ilgili problemler duygusal kaynaklıdır, bu nedenle anne ile iletişim önemsenmelidir.

Kabızlık doktor kontrolleri yapılmış çocuklarda beslenme ile ilgili değilse çoğunlukla duygusal alt yapısı vardır. Kabızlık problemi yaşayan çocuklarda dikkat edilecek hususlar olarak;

Anne ile çatışma var mı ona bakılmalı, sadece çatışma nedeniyle kakayı tutma, bırakmak istememe sık görülen nedenlerdendir.
Kabızlık hep var mıydı, ne zaman başladı o dönemde yaşananlara, evdeki ortama bakılmalı.
Çocuğun göbek deliği çevresine yuvarlak hareketlerle hızlı hareketlendirme yapılabilir, sağa ve sola şeklinde.
Çocuk tuvaletteyken ayaklarının altında boyuna göre bir basamak mutlaka olmalıdır. Dizleri kırık vaziyette olacak şekilde boşaltım daha rahat halde olacaktır.
Çocuk tuvalete çıktığı sırada anne önüne oturup iç bacağa yumuşak bir masaj yaparak ılımlı bir sohbet ederek çocuğu rahatlatabilir. Bu masaj çocuğun tuvalette kalma sürecine göre değişir, maksimum 15-20 dk kadar olmalıdır.
Temas oyunları anneyle oynanabilir ve anne çocuğa her gün belli saatler arası göbeğine, sırtına, bacaklarına vs masaj yapabilir. Bu temaslar anne ile çocuğun bağlarını artırır, çocuğu rahatlatır.
Anne ile çocuğun her gün mutlaka kitap okuması, annenin sesinden ninni, şarkı, masal dinlemesi de çocuğun anne ile temasını olumlu yönde etkiler.
Her gün standart olarak anne ile çocuğun oyun saatlerinin olması, iletişim bazlı oyunlar oynanması çocuğa kendini güvende hissettirir.