ÇOCUK BELEDİYESİ.. "Çocuk Aklı Deme, Çocuk Haklı"


15-20 Kasım tarihleri arasında Çocuk Belediyesinin düzenlediği kapsamlı, çok emek verilmiş ve oldukça etkin bir programı vardı. Geç haberim olmasına rağmen kaçırmak istemedim. Biraz da merak ettim açıkçası. Çocukların kapalı oyun alanlarına sıkışmalarını da istemediğim için belki farklı bir şeyler düşünülmüştür diye gittik. Ara tatilde olmaları da çocukların hafta içi organizasyonuna katılmalarını kolaylaştırdı. Gittiğimde beklediğimden çok daha fazlasıyla karşılaşmak beni hem heyecanlandırdı hem de düşünülen etkinliklerin işlevselliği şaşırttı. Alanlarında uzman, çocukları ve onların ihtiyaçlarını bilen, tanıyan kişilerin verdiği emek ve üretmek, buluşturmak isteği en çok da çocukların yararına olmuştu. Herkes ilgili, herkes heyecanlıydı. Bu isteklilik ve çocuklara ulaşma çabası cocukları da calandırmıştı sanki.

Peki "Neydi Çocuk Belediyesi, Nasıl oluşmuştu?"

Psikolog Selver Tutan Koç ile yaptığımız sohbette, İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı bünyesinde Çocuk Belediyesi Şube Müdürlüğü'nün derlediği yazıyı sizler ile paylaşıyorum:

"Çocuk Belediyesi: Unicef'in "Çocuk Dostu Şehirler"inden birisi olmak için 2011 yılında
kurulan, çocukların yerel yönetimlere aktif ve etkin bir şekilde katılmalarını, çocuk hakları bilinci ve
farkındalığını gözetmeyi, bu hakların yaşanması ve geliştirilmesi için çalışmalar yapan bir sosyal
belediye olmayı, tüm bunları yaparken de gerçekleştirilen uygulamalarda çocukların biyopsikososyal
gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlayan bir yerel yönetim modeli ve bir Tunç Soyer Projesi.

Türkiye'deki ve hatta dünyada ilk çocuk belediyesi Seferihisar Çocuk Belediyesi. Çocuklar kendi
belediye başkanlarını, yönetim kurullarını oluşturarak seçimlere katılıyor, oy kullanıyor ve şehrin
yönetiminde yetişkin belediye mensupları ile birlikte söz sahibi oluyor. Seçimler iki yılda bir
yenileniyor. Çocuk Belediyesi'nde 4-15 yaş arasındaki çocuklar faaliyetlere; 7-15 yaş arasındaki çocuklar seçimlere aday ve seçmen olarak katılabiliyor. Hatta 11 Aralık’ta Seferihisar Çocuk Belediyesi
7. Dönem başkanını seçiyor. Şimdi de İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı bünyesinde Çocuk Belediyesi Şube Müdürlüğü kuruldu ve hem İzmir merkezinde hem de 30 diğer ilçede
ve belki de Türkiye’nin her ilçesinde çocuk belediyesinin var olması için çalışmalar yapılıyor.

Bu hafta da Çocuk Hakları günü kapsamında etkinlikler düzenlendi, çocukların özellikle pandemi boyunca yaşadıkları ihlallerden biri olan oyun haklarına dönük bir faaliyet içeriği hazırlandı.

Ayrıca belediye otobüslerinde artık çocuklara ait bir koltuk var ve bu koltukta “Güvenliği,
sağlığı ve hakkı için bu koltuk çocuklara ayrılmıştır” yazıyor. Yani çocuklar yarının mimarı,
geleceğimiz olmakla birlikte öncelikle bugünün bireyleri, bugünü paylaştığımız yaşamdaşlarımız. Bu
yüzden çocuk haklarını, çocuğun varlığını, değerini yaşamın her anında, onları dinleyerek, fikirlerini, duygularını, hislerini dikkate alarak yaşamak önem arz ediyor.
Özellikle 20 Kasım’a gelmişken bunu hatırlamak, benimsetmek istiyoruz.

Çocuk hakları ise yalnızca 54 maddeden oluşan bir sözleşmeden ibaret değil elbette. Çocuğun evde, okulda, sokakta, var olduğu her yerdeki değerini ve üstün yararını gözeten, ihlaller ve istismarlardan korunmasını kapsayan mühim bir mesele.

Biz de bunun için çalışmalar gerçekleştiriyor, yol alıyoruz.

Sloganımız da “Çocuk aklı deme, çocuk haklı!”

Bu organizasyonda Çocuk Haklarını; zıplarken, çizerken, dans ederken, hikayeler dinlerken farklı becerileri de ortaya çıkaracak etkinlikler ile bütünleştirmişlerdi. Çocuklar bir atölyeden diğer aktiviteye geçerken yollarda kendi hakları üzerine konuşuyorlardı. Ayrı ayrı çadırlarda etkinlik alanları oluşturulmuştu. Yaş aradıklarına göre planlanmış atölyeler yaklaşık 40 dakika sürüyordu. Atölye isimlerinin ilgi çekici olması çocukların etkinliklere girmeleri için heveslerini arttırıyordu. Gezerken, yapılan çalışmaları izlerken yüzümde tebessüm oluşturan bazı atölyeleri paylaşmak isterim.
Mesela;

"Parkımın Yolunda Neler Var" atölyesi içerik ve amaç olarak; çocuklar ile gündelik mekansal tecrübeleri üzerinde konuşup bunların harita biçiminde yapmalarını amaçlamıştı. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı konusunda fikirlerini paylaşarak farkındalıklarının artması sağlanmıştı. Gerçekten de yaşadıkları alanı kendileri yapılandırsalar neler inşa edecekleri ve nedenleri üzerine epey sohbet ettiler birbirleriyle. Harika fikirler çıktı.
10-13 yaş aralığınadaki çocuklar için düşünülmüş bir atölyeydi. Bilişsel beceriler çerçevesinde baktığımızda da doğru bir guruplama yapılmıştı.
Diğer isimler ise;
" Renkli Çizgiler Atölyesi"
" Hepimiz Hayatın Renkleriyiz"
" Kukla- Rüya Dede"
" Ritmik Hareket Atölyesi "
" Sessiz Şarkılar"
" Zıpla" ve daha ismini yazamadığım, toplam 21 atölye oluşturulmuştu.
15-18 Kasım atölye programı için ayrılmış, 20 Kasım'da da organizasyon düzenlenmişti.
Cumartesi günü ise bir panayır alanı gibiydi. Herşey çocuklar için düşünülmüştü. Çocuk Belediyesinde görev alan çocukların konuşmaları ile başladı program. Geri dönüşümden yapılmış enstrümanlarla ritim, Mimdo'nun aradığı Pantomim oyunu, Bisiklet sirki ve Şubadap çocuk konseri engelenceli anlar yaşattı. Belediye Başkanımız Tunç Soyer'de gösterinin bir kısmını izledi, çocuklarla buluştu.
Bir ara heyecanlı olduklarını düşündüğüm bazı ebeveynler oturma alanının önünde ayakta izlemeye, birbirleri ile sohbet etmeye başlayınca sahneden gelen anons bence günün önemini özetler gibiydi.

"Sevgili aileler, sahnenin önünde durarak lütfen çocukların rahatça izleme, oyuna katılma hakkını engellemeyelim."

Çocuk hakkı için yapılan bir organizasyonda "Çocukların hakkı" böyle savunulmalı, farkındalık yaratılmalıydı. Bunu atlamayan, eylemler ile gösterirken sözlerini de esirgemeyen ekibe saygılarımı sunuyorum.

Bu yolculuğa çıkarken alanında uzman kişiler ile çalışıp bu oluşum için uzun uğraşlar verirken ekibini kuran ve destekleyen İzmir Belediye Başkanımız Tunç Soyer'e ve bu çalışmayı bana heyecanla anlatan Psikolog Selver Tutan Koç'a ve ismini yazamadığım Çocuk Belediyesi için düşünen, yaratan, emek veren herkese kocaman bir teşekkür...

Çocuklar için yapılan herşey beni heyecanlandırır. Çadırlar arasında dolaşırken ordan oraya özgürce koşuşan çocukların seslerini duymak mutlu etti beni. Çocukların Pandemi döneminde yaşadıklarını düşündükçe kendi haklarını bilmeleri, haklarına sahip çıkmaları, farkındalık oluşturma ve onlara alanlar, anlar yaratma çabası bence kıymetliydi.

Bu vesileyle; geleceklerine ışık olan, öğreten, bilgi ve değerler ile çocuğu güçlendirme çabasındaki her eğitimcinin gününü kutluyorum.

Sevgiyle kalın.

Psikolog&Aile Danışmanı Neslihan GİRGİN
[email protected]
[email protected]