BİZ ESKİ BİZ DEĞİLİZ! NEDEN BU HALE GELDİK DİYE DÜŞÜNEN VARMI ACABA?


Her insan biraz kendi mahkemesini yaparsa ve içine katacağı vicdan ve merhamet duygusunun hamurunu kararsa insanlık içinde hiçbir kavga olmaz. Etrafınıza baktığınızda ekonomiden siyasete, normal yaşamdan çalışma yaşamına kadar insanı mutlu kılacak hiçbir şey bulamıyorsunuz. Siz bakmayın o duyulan günübirlik saadetlere, çıkarcı yalancı sahte yüzlere insan normal hayatına döndüğünde hiç güzel bir fotoğraf vermiyor.

Bunun sağlamasını yapmak için artan üçüncü sayfa haberlerine bakmak yeterli aslında. Fakat daha gerçeğini sokakta yaşıyorsunuz. Çarşıda, pazarda, bakkalda, otobüste, metroda, izbanda ve aklınıza gelen her yerde yüzü düşmüş, kara kara düşünen ve eskiyi yad ederek ‘neden bu hale geldik’ diye soran insanlar çevreliyor etrafınıza. Şüphesiz bu noktaya gelişte, eğitimden yönetime birçok neden bulmak mümkün… Oysa televizyonlara baktığınızda dün ile bugünü karşılaştırdığınızda bir çöküntünün yansımasını da görüyorsunuz.

Eskiden Münir Özkul ve Adile Naşit’in bize verdiği aile fotoğrafını seyrederdik. Hababam sınıfının dostluğunu rahmetli Kemal sunalı izlerken kahkahalar atardık. Yoksulduk ama onurlu, ailesini öne alan, alın teriyle geçinmeye çalışan, dostluktan, sevgiden bahseden insanları seyrederdik. Onlar kuru fasulye yerdi ama hayata kattıkları lezzet yanına katık ettikleri ekmekte gizliydi. Alın teriyle kazanılan ekmekte… Şimdi dizilere bakın. Büyük villalar, silahlar, mafyalar, illegalitenin normal kabul edildiği aileler… Öte tarafta üçkağıtçılığın, vurgunculuğun hoş gösterildiği senaryolar.
Çocukça rekabetin ve kimse 13 artı 1’i tutturamasa da bildiğiniz kadar gururlandığınız Spor Toto’nun çok gerilerde kaldığı günlerdeyiz. Şimdi bahis oyunlarının sayısını da, gününü de takip etmek zor.

Herkes kısa yoldan köşeyi dönüp, televizyonda seyrettiği villanın, gece kulüplerinden çıkan toplamda 5 bin kişiyi geçmeyen insanın yaşamını özlüyor. İnsanların birbirine yardım ederek, dayanışma içinde kazandığı Tele Maç gibi yarışma programlarından, birbirini aşağılaması üzerine kurulu yemek programlarına geldik. Aynadaki yüzümüze baktığımızda ise biz, eski biz değildik. Cebimizdeki parayla bile lüks yaşamanın ayıp sayıldığı, şimdi son kalan 2.50 lira ile alınan bir simidin paylaşıldığı çocukluk günlerinden, kredi kartıyla olmayanı harcadığımız, çeklerimizi ödememekte sakınca görmediğimiz bir ülke haline dönüştürüldük. Dedim ya, biz eski biz değildik.

Siyaseti mizahla birlikte yapan, ülke meselelerine kahvede, sokakta kafa yoran, güzel günler hayal eden insanlar olmaktan çıktık, memleketi Kurtlar Vadisi’nden takip eden ve burada anlatılanlara kayıtsız şartsız inanır bir toplum olduk.

Milli maçlarda omuz omuza heyecan duyulan, ağır mağlubiyetler sonrasında bile gururundan feragat etmeyen, tek kanallı televizyonun başındaki siyah beyaz insanlardık. Bugün milyon avrolar kazanan futbolcularımıza bakarken, ayrı köşelerde herkes birilerine küfür ederken seyredilen, galibiyetlere bile sevinilemeyen bir resmin parçası olduk.

Dedim ya, biz eski biz değildik. Ne siyasetçilerimiz, ne dizilerimiz, ne filmlerimiz ne çocuklarımız aynı değil artık. Biz dünya vatandaşı olmaya çalışırken, kendi ülkemizin vatandaşı olmayı unutmuş insanlar haline geldik. Bazı Televizyon kanallarında kadına şiddet ve cinayet, çocuğa şiddeti izlemekten yorulur olduk. Dedim ya biz eski biz değiliz artık.

Komşu komşunun külüne muhtaçtır lafına hasret kalır olduk. Dostluklar, arkadaşlıklar çıkar olmuş, sevgiler yalan, saygı talan olmuş tatile çıkmış. Vicdan yok merhamet kalmamış insanlık yerde sürünür hale gelmiş. Şimdi futbol İstanbul’da, siyaset Ankara’da yaşananlara bir de bu pencereden bakın.

İnanın şaşırmayacaksınız… Yüce Rabbim hepimizi iyilerle karşılaştırsın inşallah. Dedim ya biz artık eski biz değiliz. Allah sonumuzu hayır etsin inşallah. Amin...