ÖZNE BENİM


Biz kadınlar yüzyıllardır ikinci cins muamelesi görmekteyiz çok zaman. Kaldı ki bize mal edilen bu durum günümüzde de devam etmektedir. Yıllardır biz kadınlara yakıştırılan “eksik etek”, “saçı uzun aklı kısa” gibi söylemleri herkes bilir. Biz bunlara aldırmıyoruz ve bize atfedilen yakıştırmaları da ciddiye almıyoruz ki, kuramcı Descartes’in dediği gibi: “Düşünüyorsam varım…” diyerek her yerde her sahada var olduğumuzu “erkek egemen” toplumsal yapılara rağmen “biz de varız” diyoruz.
Kadının öteki gibi algılanması dışında kadın katledilişleri yüreklerimizi dağlarken ona “dur” demekle yetinmeyip çareler arıyoruz değil mi?
Yaşam hakkı ve yaşamda eşit şartlarda yaşama hakkı el-betteki kadının da olmalı fakat bazı ruh hastası eğitimsizler yüzünden onlarca kadın öldürülüyor ya da şiddete maruz kalıyor ne yazıktır ki!
Biz kadınlar hayatın yükünü omuzlarken erkeğe “git öte” demiyoruz! “Ben de buradayım, ben de senin gibi insanım” diye eşimizin, sevgilimizin, babamızın, erkek kardeşlerimizin yanında ayrımcılık yapılmadan yaşamak istiyoruz.
Özne meselesi
Dünyanın kendi etrafında döndüğünü zannedenlerin ibadullah olduğu bir dünyada yaşıyoruz! Herkes “ben, ben” diyor. “Benim de ben” diyen yanılır halbuki. Nasıl renkler farklı farklıysa, çiçekler farklı farlı açarsa; insan da farklı. Onun için sen üstün ben üstün körüm öyle mi? Bu gibiler, hem hasta, hem de kibirli kimseler, oluyor çoğunlukla. Psikolojik bozukluklar almış başını gidiyorken de dünyadaki tek özne kendisi olduğunu sanalar da az değil hani! Bu arada sosyal medyada psikologların, dem vurduğu “narsist” kişiliklerden sakının gibi öğretilerinden en yakınımızdaki kişilerin adeta kimliklerini verdiği gözlemliyoruz. O tipler sizi kullanmak için yanınızdadır ve menfaatleri doğrultusunda; yanınızdadır. Benden söylemesi. Hoş herkes benci değil ama o kadar çoğaldılar ki! Sahi bu gibilerden eskiden de vardı da biz mi bilmiyorduk!
İnsan olmanın gerekliliği bencillikten geçmez, geçemez de. Fakat günümüz koşulları, yaralı benlikler ve arsızlar o denli çoğaldı ki… İşte bu gerçeğin erkeği, kadını da yok! Ben birinciyim, en birinci… Sen de kimsin diyenleri de duydu bu kulaklar ve sizin de duymuştur. İşi gücü yerinde olan garibanı eziyorsa; “bu işte hakkaniyetsizlik var” der geçer misiniz?”
“Ben güzelim, ben yakışıklıyım. Ben senden daha zekiyim, güç bende, hayat bana güzel, bana ne senden” demek günümüz empati yoksunu kişilerin ağızlarına sakız olmuş!
Ama ve lakin “Kazın ayağı öyle değil” değil mi? “Ben senden daha paralıyım, ünlüyüm şanlıyım, becerikliyim” diyen kimse “gözümüzün nuru” olsa gözümüzden düşer. Siz sürekli aşağılayan birini hayatınızdan çıkarıverirsiniz olur biter. Çünkü herkesin öznesi kendisidir. Bastırılmışta olsa bir “ego” su vardır ve de duyguları. Onu insan yapan vicdanı, hevesleri, evinin prensi ya da prensesidir. Kısacası insandır insan…
Seni hiç etmeye çalışan ister kadın ister erkek olsun mutlaka kompleksleri olan biridir. Onun için sen de değerlisin, o seni hiç etmeye çalışan her kimse de insan olarak değerlidir.
Hobbes’in güzel bir kuramıyla bitirelim özne meselemizi: “İnsan insanın kurdudur…”
Ama ve lakin kurtlar yalnız dolaşamaz, ona göre ve o kurt seni yemeye çalışmadan sen de “ayağını denk al” uzaklaş o benmerkezci her kimseden. O özne ise sen de öznesin çünkü.