ESKİLERİ YÂD EDERKEN GERİYE KALAN SADECE İNSAN 


Günler su gibi akıp giderken, hayata dair bilmediklerimiz, öğrendiklerimiz bizi biz yaparken; geriye doğru baktığınız oldu mu hiç sizin?  “Ben daha dünkü çocuğum, ne çabuk geçti zaman…” diyerek kendi kendinize mırıldanır mısınız? 
Eski günleri, illa ki çocukluğunu aramayan kimse yoktur heme hemen. Tasasız gamsız günleri, analı-babalı evinizi, neşeli kardeşlerinizi,  hatırlayıp eski günlere dönmek istemez misiniz?
Hele bir de yaşını başını almış bir yaştaysanız,  burnunuzun direği sızlamaz mı? Bugüne döndüğünüzde; başka başka dünyalarda yaşayan çocukların çocuk yaşta; çocuk işçi olarak çalıştığını görünce; içiniz acımaz mı? 
Yaşıtları okula giderken; çöp toplayan çocukları görünce,  yüreğinizin acısı gözlerinizden taşmaz mı?  Bir fotoğraf karesinde çöp konteynerinden ekmek arayan bir çocuğun resmine bakıp, insanlığınızdan utanmaz mısınız?
Bizim kuşak da bolluk içinde değildi ama aç-açıkta değildi.  Her istediğimiz olmaz, şımartılmazdık fakat mahrumda değildik hayatımızdaki nimetlerden.  Eve et alınır, pirzola da yiyebilirdik.  Karne hediyelerimiz de vardı bizim.  Basından duyduğumuz “Annem karne hediyesi eve et aldı” haberleri ile içimiz kavrulmaz,  kahrolmazdık.   Tatillerde lunaparklara gider, harçlıklarımızı dilediğimizce harcar,  çocuk olmanın tadını çıkarırdık…
Bizi geleceğe hazırlayan çekirdek ailemizin özene-bezene büyüttüğü çocuklardık biz.  İnternet, cep telefonu yoktu ve bizler yetişkinliğimizde de randevulaşır, buluşurduk arkadaşlarımızla. 
Sosyalleşme sanal âlemde değildi. Gerçekti.  Yaz günleri kara akşamlara kadar sokakta yakartop oynar, kapı önünde çekirdek çitler, bisiklete biner, Karşıyaka Kordon’unda gezinirdik.  Dondurmalar elimizde, Yazlık Sinema Geceleri, hayatımıza renk katan gülümsemelerimizdeydi.  Doyumsuz değildik, aza kanaat getirmesini de bilirdik, ama aş düşünmedik! Karnımız tok, sırtımız pekti bizim.
 Okul günlerimiz başlar başlamaz, okumayı, öğrenmeyi ve daha çok şey bilmeyi öğrenirken de mutluyduk. Ev gailesi yoktu başımızda. Arkadaşlarımız arkadaştı, sevdalarımız ibadullah… Âşık da olduk, aşk acısı da çektik ama gelecekten hiç umudumuzu kesmedik… 
Umudun rengi maviydi, gökkuşağının renkleriyle dünyayı şekillendirdik çocuk yüreğimizdeki düşlerimizle. 
Ya biz büyükler şimdi ne dedik? : “Çocuklar ölmesin, açta kalmasın, okusun ve vatanına milletine hayırlı bir birey olsun...” dedik.
Ve biz hepimiz, çocuklarımızı çok sevdik… Çocuklar bizim geleceğimiz, yarınlarımız değil mi?  Eskiden de şimdimizde de hayalleri, umutları olan çocuklarımızdır bizim. Eğer çocuklar açsa,  daha okul çağında sırtında yüklenemeyeceği yükleri tanışıyorlarsa;  bu dünya barındırmaz hiç birimizi. Onun için kopsun kıyamet. Ben, sen tokken çocuklar aç yatıyorsa; vicdanlarımız sorgulanmalı…
  Bu dünyaya gelen herkes önce çocuk oluyor, sonra bin-bir meşakkatle yetişiyor ve birer yetişkin oluyor.    Onun için her insan değerli ve herkes bir anne ve babadan doğup büyürken, onlarla var oluyor. Çocuğun huyu suyu ailenin yapısıyla ve illa ki eğitimle ve toplumuyla şekilleniyor. 
ŞİMDİ KARNE ZAMANI
Ocak ayı sonlarına gelinince güz dönemi karnelerini alan ilköğretim, lise ve üniversitelerin ara tatili başladı. 
Kimi çocuk ya da ergen genç, başarılı notlarıyla gururlanırlarken, kimileri de üzülmüş olmalı.   “Daha bir eğilmeliyim derslerime…” diye için için  iç çekmişlerdir belki de. İşte tamda bundan sebep, notları iyi olmayan çocuklarımıza bir de biz yüklenmeyelim olur mu? 
“Sen tembellesin, sen zaten okuyamayacaksın bu gidişle! Okumayana ekmek yok bu zamanda! Eğer okumazsan hiç bir şey olmazasın. Olsan, olsan da işsiz güçsüz biri olur, okumadığına da bin pişman olursun!” demeden çocuklarımızı motive edecek;  “Bu dönem olmadı ama bende sen de iyi biliyoruz ki, önümüzdeki dönem mutlaka derslerini çalışacak ve notlarını yükselteceksin…  Eğer azmedersen sınıfını da iyi bir dereceyle geçer, istediğin ve hedeflediğin fakülteye de gider, bitirirsin. Kaldı ki sen zekisin ve sadece derslerine çalış, o günlere taşı kendini olur mu?” dersek çocuğumuzu olumlu yönde değiştirebiliriz. 
   Tüm çocuklarımıza; iyi hatta pekiyili notlar diler,  “geleceğimiz sizlersiniz” derken,  iyi tatiller dilerim…