Devletimiz yıllarca bizlere kendini, laik demokratik sosyal bir hukuk devleti diye en insancıl yöntemlerle öğretti. Asgari gereklerini bile yerine getirmedi. Ama her nasılsa, her zaman olduğu gibi bir güzel ikna etti bizleri. Öyle bir güzel ikna ediyordu ki unutuyorduk her şeyi.
Laik olduğu iddia edilen bir devlette Diyanet İşleri Başkanlığı diye bir kurum niye olur. O zaman ya devlet laik değil ya da Diyanet İşleri Başkanlığı dini bir kurum değil diye düşündük düşünmesine ama söyleyemedik hiç kimselere. Diğer söyleyemediklerimiz gibi, hep attık içimize. Dertli, dertli...
Bu D.İ.B şimdiye kadar Türkiye'deki dini hayata maddi külfetten başka ne katmıştır. Ya da kattığından ne kadar fazlasını toplumumuzdan geri almıştır. Acaba bir bilen var mıdır?
Diyanet işleri başkanlığı Türkiye’deki Müslümanların dini hayatını kolaylaştırmak ve dinimizi halkımıza anlatmak için mi kurulmuştur? Ya da kestirmeden söyleyelim, Cumhuriyeti kuran iradenin dini anlayışını Müslümanlara dikte etmek için mi?
Türkiye cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan insanlarının tümünün dini tekmidir? Bu topraklarda başka dinler yok mudur? Başka mezhepler, başka yorumlar, anlayışlar yok mu olmuştur? Laik demokratik sosyal hukuk devleti bu mudur?
Her kes tek tip midir; bu nasıl demokrasidir? Amaç; Devlet tekelinde tek din, tek mezhep midir? Tek anlayışı ve tek yorumu İslami kılıfla Müslümanlara empoze etmek midir? Nedir bu tek tip çi lik. Nihai hedef devlet dinimidir diye söyleyemedik hiç kimselere. Ne de olsa yönetiliyorduk özgürlükçü demokrasiyle.
Türkiye’deki Müslümanlar diyanetin dayattığı İslam uygulayınca mı? gerçekten Müslüman olacaktır. Bu kurumun olmadığı diğer ülkeler de İslam yaşanmamak da mı? dır. İslam’ı yaşamanın tek yolu diyanet işleri başkanlığının dayatmalarımıdır. Bize dayatılan lar ne kadar? gerçek islamdır.
Hiç anlamam alevi kardeşlerim diyanet işleri başkanlığı gibi bir kurum u niye kurmak isterler. Bizdeki diyanet işleri anlayışı imamlarımızı namaz kıldırma memuru yaptı, yetmedi İslam’ı camilere hapsetti. Sizin diyanet işleriniz de dedelerinizi cem işleri memuru kesin yapar da, gerisini bilmem artık ne yapar. Biz yıllardır yandık siz yanmayın. Aman canlar bu diyanet işleri anlayışından uzak kalın.
Tüm dini grupların mezheplerin anlayışların üzerindeki devlet baskısı ve tekeli kaldırılmalı. Dinde, dindarda özgür bırakılmalı. Hâsılı tüm inanlar özgür olmalı. İsteyen inançlarını ya da inançsızlığını istediği gibi yaşamalı. Başka inanlara ve inançlara zarar vermeden. Sınırlarını bilerek. Kimseyi engellemeden, kimseye hakaret etmeden. İnsanlar her neyse O olmalı. Korkmadan, çekinmeden, özgürce.
Tüm eski Türkiye’ye ait kurumlar gibi. Bu diyanet işleri başkanlığı da acilen kaldırılmalı, yenilenmemeli, düzenlenmemeli. Her ne gerekiyorsa en hızlı şekilde yapılmalı. Daha fazla ötelenmemeli.
Tavsiyem belirli bir yaşın üstündeki D.İ.B. çalışanları (45 yaş üstü tüm imamlar) emekli edilecek geri kalanları da değişik devlet kurumlarında değerlendirilecek. D.İ.B. diye bir şey olmayacak.
Eski Türkiye’nin ve Statüko’nun bir kurumu olarak D.İ.B gereğinden fazla hayatımızda yer işgal etti. Tarihin çöplüğündeki yerine bir an önce gitmeli ki Müslümanlar rahat bir nefes alsın. İslami ya da değil tüm anlayışların önü açılsın. Ve tüm bunlar bir yıl içerisinde acilen tamamlanmalı.
Rahat bırakın artık dinide devleti de. Herkesin dinide dinsizliği de kendine. Millet yıllardır sessiz bir çığlıkla isyan etti devlet dinine. Devlet de zaten yeter hepimize.
Müslümanlar adına illaki bir çözüm üretilecekse. Eski Türkiye’nin son kalesini zorla yaşatmak yerine, İşte halifelik kurumu bütün kapsayıcılığı ile önümüzde. Tüm zamanlara hitap eden, Küresel bir dine, küresel bir kurum.
Bütün mezheplere, anlayışlara ve yorumlara eşit mesafede ve hepsini kucaklayıcı bir Halife. Yeniden bir uyarlanma ile günümüzde çare olur birçok derdimize. Yep yeni olmayan ama en mükemmel ve en güzel çözüm olan hilafet yeniden canlandırılacak. İslam alemin de bir çok üretilmiş sorun çözüm bulacak.
Lozan’la kaldırılan Hilafetin revize edilerek tekrar ihya olması ve Müslümanların tekrar özüne dönmesiyle, Ümmet-i Muhammet Kur’an a ve sünnete yönelecektir. İşin esası tüm Müslümanlar tekrar ümmet olmanın tadına varacaktır. Şucu bucu değil. Sa’de ve katkısız Müslüman. Allah’a kul, H.Z Muhammet e ümmet olma şerefi insan olarak yeter bize, gerek yok gerisine. Hilafet varken ne gerek var D.İ.B gibi engellere