Gıda katkıları, marketlerdeki gıda ürünlerinin raf ömrünü uzatmak, lezzetlerini, bazen de albenilerini artırmak için kullanılır. Ancak bu katkılar sağlığı özelikle çocukların sağlığını ciddi şekilde bozabilir!
Gıda katkıları metabolizmayı, bağışıklık sisteminin çalışmasını ve genetiği etkiler. Sindirilemedikleri için vücutta birikintilere ve damar tıkanıklıklarına neden olurlar. Vitamin ve proteinlerin yapımı etkiler, organların çalışmasını ve vücudun su dengesini bozarak, yaşlanmayı hızlandırır; alerjilere ve çeşitli hastalıklara sebep olurlar.
Asıl sorun; hazır gıdaların çocuklar tarafından çok seviliyor ve tüketiliyor olmasıdır. Bu sebeple çocuklardaki organ yaşlanması daha 11-12 yaşlarında başlar. Çocuklarda sık görülen hiperaktivite, Alerjik problemler, bağışıklık sisteminin bozuk çalışmasıyla ortaya çıkan hastalıkların en sık sebeplerinden biri bu gıda takviyeleridir.
Gıda endüstrisinin bugün kullandığı, 2000’ in üstünde gıda katkısı bulunmaktadır. Tatlandırıcılar, tat vericiler, kıvam koruyucular, kıvam artırıcılar, renklendiriciler, renk koruyucular, beyazlatıcılar, bozulmayı önleyiciler, nem tutucular, aromalar, vs…
Tehlikeli olan durum; ürünü üreten firmanın ürünün içindeki maddeleri ürünün içeriği olarak, ambalaja yazmasına rağmen; ürünün içine giren maddelerin içeriklerinin ne olduğunu yazmamasıdır; mesela sakızın içine giren sakız mayasının adı yazılır ama neden yapıldığı yazılmaz…
Örnek olarak en basit gıda maddesi sakızın içindeki katkılar şöyledir;
Sakız mayası sakızın ana maddesidir! İçeri; kauçuk, vaks, antioksidan, elastomer, reçine, venil polimer, parafin ve katkı maddeleri… Bu maddelerin çoğu sanayide kullanılan kimyasal maddelerdir. Ve çocuklarımız bu sakızı çiğnerken çoğu zaman yutar…
Tatlandırıcılar doğal olmadıkları için bunların tamamı sindirimi bozar, alerjilere yol açar ve diyabete zemin hazırlar.
Doğala özdeş aromalar rekombinant DNA teknolojisiyle üretilir, hormonal dengeyi bozar, obeziteyi ve organ yağlanmasını tetikler, zihindeki tat merkezini uyararak bağımlılık yapar, kolaya bağımlılık buna örnektir.
Gliserol nem tutucu olarak kullanılır, mezbaha artıklarından elde edilir. Büyük ihtimal ile domuz ürünüdür.
Lesitin büyük oranda domuz ürünüdür, bitkisel olanda soya lesitini yazar ancak oda GDO’dur.
Parlatıcılar: Bunları en çok, gıdanın albenisini artırmak için kullanırlar, marketlerde bayatlamış etler ve gıdalar daha parlak olarak görünsün diye de kullandıkları olur. En sık kullanılanı şellaktır ki; bir tür BİT ten elde edilir, bir kısmı ise karınca salgısından elde edilir. Tümü alerjik ve beklenmeyen reaksiyonlara yol açar. Diğer bir kısmı da karnauba mumudur; bu mum kağıtçılık ve mobilyacılıkta kullanılan sentetik bir mumdur.
Titanyumdioksit, E 171: renklendirici nem tutucudur, katkı maddelerinin en tehlikelisidir.
Sadece basit bir sakızın bile bu kadar zararlı bileşenden olduğunu düşünürsek karşımıza çıkan hazır ve-veya işlenmiş gıdalarla ilgili durum sağlığımızın çok ciddi tehlike altında olduğunu gösterir.
Gıdaları kendimiz hazırlayarak, gıda katkılarının yaratacağı kendimizi ve neslimizi korumak mümkündür; lütfen dikkat edelim. Saygılarımla…
Dr. Afif BULUT
05052176721
afif bulut/facebook