İletişim İçinde İletişimsizlik


Selamlar sevgili okurlar,

Bugün belki de en önemli yaşamsal konumuz olan adına ''iletişim'' dediğimiz karşılıklı bilgi, düşünce ve duygu alışverişimize değinmek istiyorum. Ya da alıp veremeyişimize!

Çocukluğumdan beri bilim kurgu filmleri sevmemin altında yatan tek gerçek teknolojinin yaşamımıza getirdiği kolaylık ve hızdı. 100 yıl sonraki teknolojik gelişmeleri göremeyecek olmanın üzüntüsünü duyardım hep.

Küçük yaşlarımda aklıma gelmeyen teknolojinin olumsuz yanını, günümüzde tüm toplum olarak yaşıyor olmanın üzüntüsü daha ağır basıyor şimdi. Bu yüzden yüzyıllar sonra yaşamayacak olmamı şans olarak görüyorum artık.

ilk dışarı çıktığınızda yolda, otobüste, vapurda, metroda, çarşıda, pazarda, alışveriş merkezlerinde kısacası bulunduğunuz her ortamda gördüğünüz kişilerden kaçının elindeki telefondan başını kaldırmadığını sayın desem?

Yok hayır bunu yapmayanları sayın en iyisi. Daha az yorulur ve saymanız mümkün olur çünkü.

Gözleri eldeki minik bir cihaza hapsolmuş, parmakları adeta yapışmış insanlar, hayatın içinde var gibi görünen hayaletler sanki.

Yazı dili hızlı ve kolay iletişim yöntemlerinden biridir. Ancak bunu yüzyüze görüşme imkanımız olmayan kişilerle ve gerektiği kadar yapmak sağlıklı bir davranış biçimi, bağımlılık boyutundaki uygulamaysa kişiyi yakın çevresinden koparan, zamanla mutsuzluğu iten sağlıksız bir durumdur.

Hız çağında hızla birbirimizden uzaklaşıyoruz hepimiz. Ama hiç birimiz bu konuda geri adım atmıyor, aksine hızımızı arttırıyoruz.

Hatırlar mısınız konuşurken karşımızdakinin gözlerine bakar, ordaki parıltıyla umutlarımıza tutunurduk?

Parmaklarımız sevdiklerimize dokunurken ne güzel anlatırdı güven ve şefkati.

Bir yakınımızın, arkadaşımızın ve dostumuzun sıkıntısını gözlerinden ya da tavırlarından anlar, onu karşımıza alır derdini anlatmasını isterdik. Bir de omzuna dokunduk mu üstesinden gelemeyeceğimiz sorun yoktu.

Oysa şimdi neredeyse sadece sosyal paylaşım sitelerinde yazı diliyle bağlantı kurduğumuz ilişkilerimiz var. Aynı masada birbirinin yüzüne bakmaya üşenen insanlar resimlerine bakıp, düşünce ve duygularını yazıyla ifade ediyor. Bu cümlelerimin abartı olmadığını biliyorsunuz. En az bir kez tanık olup,bir kez de siz yaptınız muhtemelen. İtiraf ediyorum ben yaptım. Hadi siz de hiç değilse kendinize edin.

Benden bir itiraf daha;

Bir gün gazetedeki resmi işaret ve başparmağımı aşağı yukarı birbirinden ayırıp büyütmeye çalışırken buldum kendimi. Acaba bir gün yolda giderken karşımdan gelen birine de uzaktan bu hareketi yapar mıyım diye düşündüm şaşkınlıkla.

Şu an bana gülüyorsunuz eminim. Çok doğalsınız inanın. Bu durumumu bir kaç arkadaşımın gözlerine bakarak ve hareketlerimle anlattığımda biz de epeyce gülmüştük. Bu trajikomik davranışım sayesinde sağlıklı bir iletişim kurmak işin iyi tarafıydı kabul edin lütfen.

Teknolojiyi hayatımızı kolaylaştırıcı ve işlerimizi hızla yapmamızı sağlayan bir unsur olduğu bilinciyle kullanmalı, uzağımızdakilerle iletişim kurarken yanıbaşımızdakileri unutturmasına izin vermemeliyiz.

Baharın geldiği bu günlerde yolda yürürken ağaçlarda, evlerin balkonunda açan çiçekleri, vapurdayken masmavi uzanan denizi, bizden simit bekleyen martıları, otobüsteyken etrafımızdaki insanları ve hatta nefes aldığımızı farketmeye ne dersiniz?

Belki bir şiir, bir de şarkı düşer dilimize tam da bu sırada. Kimbilir!..

Sevmek şiirin adı

Şarkı masmavi yüzünde

''seviyorum seni'' dedim

Kulağına eğilerek usulca

Her şey böyle başladı

Gözlerinde...

Nazlı Saraç Orak (Naz'ca)