Bu nasıl belediyecilik, bu nasıl sosyal adalet?


Değerli kardeşlerim daha geçen yazımda hakkımızı kim arayacak dedik, bu hafta olanlar gerçekten içler acısı.

Hani hep hak hukuktan, sosyal belediyecilik ve işçi dostluğundan, seçim sonrası değişen belediyelerde siyasi partilerin iş çıkışlarını eleştiren vardı ya bakın nasılda adaletsizlik yapıyor.

Ramazan ayındayız ve önümüz bayram…
Hani küskünlerin barıştığı, insanların birbirlerine iyi temennilerde bulunduğu böyle bir zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesi tam bir sosyal adaletsizliğe imza attı; iş verimsizliği adı altında işçi çıkışları yapmaya başladı.
Şu an için sayısı otuza varan bu çıkışlar aldığım duyumlara göre altı yüzü bulacak.
Peki nedir bu verimsizlik? İşe gelmemek mi, iş barışını bozmak mı, arkadaşları ve amirleriyle uyumsuz olmak mı, yoksa yönetmeliğe uymamak mı? Tabii ki hayır.
Sebep, sağlık raporu kimi bıçaklandığı için raporlu olan kimi kolu ya da bacağı kırılmış, kimi ciddi bir hastalık ya da ameliyat geçirmiş sonuçta bu raporu veren hastane yani doktor kontrollü.
İşin ilginci ise 3 yıllık geriye dönük hesap ama işin aslını ben biliyorum. Hani seçim öncesi istediğiniz partiye oy verin, işçinin oyuna ihtiyacım yok dediler ya, işte o istediği partiye oy verenler, hani muhalefetin dilinden düşürmediği taşeron karşıtı olan gerçek işçiler, taşerona karşı İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne muvazaa davası açanlar, sendikal faaliyet içinde olanlar. Sendikal faaliyet diyorum; çünkü şu an bu çıkışlara başka yerlerde eylem yapan disk genel iş büyükşehirde ise imza atıyor geçiyor ve bu çıkışlara bırakın sessiz kalmayı tam anlamıyla destek veriyor, liste hazırlıyor. Bu işçilerin birçoğu DİSK Genel İş Sendikası muhalefet partisinin bir kolu gibi çalıştığından işçiler sendika değiştirmiş bizzat örgütlenerek Belediye İş Sendikası'na geçiş yapmıştı. Seçim zamanı 3 ve 2 nolu şubenin Buca’nın seçim bürosu gibi çalışmasını 4 ve 5’in Konak seçim bürosu gibi çalışmasını 1 nolu şubenin ve İzelmanın sendikal izin altında ise Aziz Kocaoğlu’nun resimlerinin afişlerini yapıştırması ve seçim sonrası mükâfat olarakta ayrı bir on günlük sendikal izin verildiğini hepimiz biliyoruz. Resimlerde bende mevcuttur.
Şimdi sadece bu nedenlerden emekçilerin bayram sevincini yok eden, insanlıktan nasibini almamış, sözde işçi ve emek savunucularına sesleniyorum.
Bu mudur sizin sosyal belediyecilik ve sendikacılık anlayışınız, Rabbim siz ve sizler gibilere inşallah bu ülkeyi teslim etmez. Çünkü bu gün burada bunu yapan iktidarında geçmişteki gibi bizi şeker ve çaya, ekmeğe muhtaç eder.
Ayıptır, günahtır, bayram üzeri bu iş çıkışlarını yapanlar, buna müsaade edenler bilsin ki “keser döner sap döner, gün gelir hesap döner”.

Kimse bu günlerine güvenmesin, çıkarılan işçiler sizin çalışma arkadaşlarınız, bir simidi paylaştığınız kişiler.
Ey işçi kardeşlerim, bu gün kardeşinin başına gelen yarın sana gelir. Hani diyoruz ya “susma sustukça sıra sana gelecek” diye, asıl şimdi susma, sessiz kalma, arkadaşının hiç mi hatırı yok? Bu mudur hayata bakış açısı?

Çıkarılan kardeşlerim sizlere de geçmiş olsun diyorum. Sonuna kadar sizlerleyim. 30 gün geçmeden işe iade davalarınızı açın, sendikal faaliyet yüzünden çıkarıldığınızı belirtin. İmzalamak zorunda kalacağınız evraklara tüm haklarım saklıdır diye mutlaka yazın. Allah cümlemizin bu kadar işçi dostu arasında yar ve yardımcısı olsun.

Şimdiden tüm sömürülen işçi kardeşlerimin Ramazan bayramını kutluyor; hayırlara vesile olmasını diliyorum…