Muhalefet ve İzmir


14 yıldır bir çok argümanla AKP'yi yıkmak için çeşitli refleksler gösteren muhalefetin idrakta zorlandığı çok önemli bir gerçek var; Türkiye'de kitlesel etkiye sebep olabilecek tek unsur ekonominin kötüye gidişi olacaktır.

Ekonomi kötüye gitmediği sürece hiç bir oy, AKP'den vazgeçmez. Her ne kadar Ortadoğu'nun gerilimi, turizmde kötü gidiş, ekonomik beklentilerin ve vatandaş talebinin önüne geçmiş gibi görünse de yukarı yönde seyreden ekonomik büyüme muhalefetin fantezilerini dizginlemesine neden oluyor.

Diyebilirsiniz ki Kılıçdaroğlu'na camide yapılan haksızlıktı. Gel gör ki CHP terör ile ilgili algı operasyonunun önüne geçmekte zorlandı. Hatta CHP'liler, CHP'nin PKK ile, HDP ile, cemaat ile bir akrabalık ilişkisinin olmadığını anlatamadı. Bu bir algı operasyonuydu. CHP'nin terörle işi olamazdı ama bu vatandaşın Kılıçdaroğlu'nun önüne mermi bırakmasına engel olamadı.

Bugün AKP'nin iktidarda kalma arzusu Siyasal Bilimler’de ders olarak okutulabilir. Yöntemler karşısında muhalefetin hazırlıksızlığı ve elinin kolunun bağlı kalışı da bir başka ders olabilir.

Binali Yıldırım elbette ki Davutoğlu'ndan daha fazla sonuca etki edebilecek bir siyasi karakterdir ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, CHP ve MHP aleyhine işlettiği süreç AKP'nin en büyük ve en güçlü silahıdır.

Gerçek şudur ki;

Erdoğan, CHP ve MHP'yi nasıl adlandırmak isterse, halkın gözünde CHP ve MHP odur. Bu silahı ekarte etmekte çok büyük zorluklar çeken muhalefetin ekonomik kriz haricinde sandıkta kazanma şansı yoktur.

İzmir derseniz. İzmir de Siyasal Bilimler içerisinde bir derstir. Hatta 80 milyon içerisinde farklı düşünebilen 4 milyon kişi, rahatlıkla tez konusu olabilir.