Reklam

Mülteciler Ulusal Mücadelenin Parçası Haline Getirilmelidir!

Ülkemizi ve dünyayı etkileyen korona virüsü, Dünya sağlık örgütü tarafından pandemi olarak ilan edildi. Risk altındaki bireyler başta olmak üzere bütün vatandaşlara evde kal çağrısında bulunan Türkiye, aldığı olağanüstü tedbirler ile pandemi salgınından az etkilenmenin yollarını aramaktadır.

Mülteciler Ulusal Mücadelenin Parçası Haline Getirilmelidir!

Ülkemizi ve dünyayı etkileyen korona virüsü, Dünya sağlık örgütü tarafından pandemi olarak ilan edildi. Risk altındaki bireyler başta olmak üzere bütün vatandaşlara evde kal çağrısında bulunan Türkiye, aldığı olağanüstü tedbirler ile pandemi salgınından az etkilenmenin yollarını aramaktadır.

Mülteciler Ulusal Mücadelenin Parçası Haline Getirilmelidir!
25 Mart 2020 - 10:36

Ülkemizi ve dünyayı etkileyen korona virüsü, Dünya sağlık örgütü tarafından pandemi olarak ilan edildi. Risk altındaki bireyler başta olmak üzere bütün vatandaşlara evde kal çağrısında bulunan Türkiye, aldığı olağanüstü tedbirler ile pandemi salgınından az etkilenmenin yollarını aramaktadır.
Bu süreçte dezavantajlı koşullarda yaşayan bireyler süreçten daha fazla etkilenmekte özellikle yaşama hakları ile temel haklara erişimleri sınırlı olan mülteci bireylerin durumlarına daha fazla dikkat edilmesi gerekliliği alanda çalışan uzmanlarca vurgulanmaktadır. Biz de Gazetem İzmir olarak pandemi sürecinden olumsuz olarak etkilendiğini düşündüğümüz mülteci bireylerin mevcut durumlarını öğrenmek ve süreç ile ilgili önerilerini paylaşmak için İzmir Mülteci Çalışmaları Ağı Genel Koordinatörü ve Avrupa Birliği Proje Uzmanı Süleyman GÖK ile son süreci değerlendirdik.

Umut ERSES: Öncelikle yaklaşımınız ve bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Mülteci bireyler ile ilgili önemli çalışmalarınız bulunmaktadır. Öncelikle İzmir Mülteci Çalışmaları Ağını tanıyabilir miyiz?
Süleyman GÖK: Temel insan hakları nerede yaşarsak yaşayalım, etnik köken, dil, din, ırk ve mezhep bakımından kim olursak olalım tüm insanların doğuştan sahip olduğu ve vazgeçilemeyecek haklardır. Bu yaklaşım doğrultusunda, İzmir Mülteci Çalışmaları Ağı, mülteci bireylerin temel haklara erişimlerini güçlendirmek, yerel ve ulusal düzeyde daha insancıl ve sürdürülebilir bir yaşam ihtiyaçlarına katkıda bulunmak amacıyla hak temelli yaklaşıma inanan aktivistlerin öncülüğünde kurulmuş; mültecilerin sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi alanın her kademesinde eşit ve etkin olarak yer aldığı bir toplum oluşturmak vizyonu ile İzmir’de faaliyet göstermektedir.


Umut ERSES: Sizler de yakından takip ediyorsunuz, küresel düzeyde bir salgın ile karşı karşıyayız. Salgın ile mücadele sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Süleyman GÖK: Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve haftalar içinde 20'den fazla ülkeye yayılarak binlerce kişinin ölümüne neden olan ölümcül Koronavirüs, dünya kamuoyunda endişe uyandırmaya devam etmektedir. Ölümcül virüs şimdiye kadar Antartika hariç tüm kıtalara yayılmış durumdadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 1 Mart 2020’de küresel salgın- pandemi- ilan edilen hastalığa karşı ülkeler özelinde önleyici ve koruyucu tedbirler alınmaktadır. Küresel düzeyde yaşanan salgına karşı “sürdürülebilir” çözümler, küresel yönetişim yaklaşımı yerine ülkeler özelinde bağımsız bir şekilde çözülmeye çalışmakta, karşılıklı bağımlı olan ülkeler ve insanlar düzeyinde dayanışma halinin güçlendirilmesi ne yazık ki öncelikli konu olarak görülmemektedir.

Umut ERSES: Gerek hastalığın yayılma sürecinden gerekse de alınan tedbirlerden mülteci bireylerin daha fazla etkilendiği tespitini yapıyorsunuz. Pandemi sürecinde alınan tedbirler bağlamını da düşündüğümüzde mültecileri bu süreçte nasıl konumlandırabiliriz?

Süleyman GÖK: Yerel ve ulusal düzeyde olsun toplumsal hayatın her düzeyini ve hedef kitlesini olumsuz olarak etkileyen pandemi, özellikle zor koşullar altında yaşayan mülteci ve sığınmacı bireylerin hayatlarında iki kere dezavantajlı bir ortam yaratmaktadır. Özellikle çalışma hayatına katılımları sınırlı olan mülteci bireylerin çöp toplayıcılığı başta olmak üzere günlük ve sağlık koşullarına elverişli olmayan işlerle uğraş verdikleri düşünüldüğünde virüs dolayısıyla alınan tedbirlerin mültecilerin sosyal ve ekonomik açıdan olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır.



Umut ERSES: İzmir Mülteci Çalışmaları Ağı olarak mülteci bireylerin pandemi sürecinden en az zararla etkilenmesi için gerçekleştirdiğiniz çalışma var mıdır?

Süleyman GÖK: İzmir Mülteci Çalışmaları Ağı, virüs salgının artmasından itibaren paydaşları ile düzenli olarak bir araya gelerek, sivil toplum, yerel yönetimler ve kamu kurumları tarafından alınacak önleyici ve koruyucu tedbirlerin bütüncül bir şekilde alınması gerektiğini, mülteci bireylerin de özel koşullara sahip olduğunun bilinci ile kapsayıcı bir halk sağlığı politikasının olmasının gerekliliğini vurgulamaktadır. Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde “Mülteci Bireylere Yönelik Pandemi Dönemindeki Politika ve Uygulama Önerileri” başlıklı bir bilgi notu hazırlayarak kamuoyu ile paylaştık.

Umut ERSES: Nedir bu öneriler? Biraz daha açabilir miyiz?

Süleyman GÖK: Ağ olarak mültecilerin salgından olumsuz etkilenmemesi için şu önerileri paylaşmaktayız:

-Mülteci bireylerin etkilenme oranları ise pandemiyi yaygınlaştırabilmektedir. Krizi arttırma olasılığına karşı mültecilerle ilgili sağlık politikası gözden geçirilmelidir.
- Ülkelerinde aşılama sisteminin çökmesi nedeniyle, çok sayıda çocuk aşı dönemini kaçırmıştır. Türkiye'ye yerleştikten sonra da mevcut aşılama programlarına erişimlerindeki güçlükler nedeniyle bu çocukların bazı aşıları hâlen eksiktir.
- Türkiye’de geçici koruma altındaki kayıtlı Suriyeli sayısı 3 milyon 587 bin 266 kişidir ve nüfusun 79 bin 424’ü 65 yaş üstü kişilerden oluşmaktadır. Bu rakamlar içerisinde kalıtsal hastalığı olan ve hamile kadınlar bilinmemektedir. Bağışıklaması eksik çocuklarda koronavirüs pandemisinin etkisi ile ilgili henüz örnek vaka bulunmamaktadır. Doğacak bebeklerde etkisinin olup olmadığı ise izlenebilecek durumlar arasındadır. Oranın etkilediği ve temas ile etkileyebileceği kitle göz önünde bulundurulmalıdır.
- Toplum kökenli enfeksiyonların kontrolünde gerekli davranış modelleri yeterince yerleşmemiştir. Enfeksiyonlardan korunma ve kontrol önlemleri konusunda toplum her fırsatta bilgilendirilmelidir. Bu davranış modellerinin topluma yerleştirilmesi ve kalıcılığının sağlanması gerekli olabilmektedir.
-Başta sınır bölgeleri olmak üzere mülteci bireylerin yoğun olarak yaşadıkları kampların hijyenik ve sıhhi durumunun acilen iyileştirilmesi ve virüsün olası yayılımı ile mücadele etmek için sağlık personelinin görevlendirilmesi gerekmektedir.
-Koronovirüs ile mücadele planı içerisinde mültecilerin durumunun da değerlendirilmesi gerekmekte, hiçbir kesimin ayrımcılık yapılmadan ulusal mücadelenin parçası haline getirilmelidir.
-Mültecilerin temiz çevrede yaşama ve su kaynaklarına erişimlerini güçlendirmek için yaşam ortamlarının elverişli hale getirilmesi gerekmektedir.
-Mülteci çocuk ve kadınların ayrım yapılmaksızın koronovirüs tehdidine karşı bilinçlendirilmesinin yapılması virüsün mülteciler arasında da yayılma hızının düşürülmesini kolaylaştıracaktır.
-Türkiye- Yunanistan sınırında bulunan ve sayıları 10 bin ile 15 bin olduğu ifade edilen mültecilerin Türkiye'ye geri dönmeleri halinde 14 günlük karantina dönemine dikkat edilmesi gerekmektedir.
-Sosyal ve ekonomik açıdan yeterli kaynaklara erişimleri olmayan mülteci ailelere sağlık ve hijyen malzemeleri kamu ve yerel yönetimler tarafından temin edilmelidir.
-Yerel yönetimler, hemşeri hukuku bağlamında vatandaşlarına yapmış olduğu sosyal ve ekonomik yardımlara mülteci bireyleri de dahil etmelidir.
- Virüsün yayılma hızının azaltılması için mülteci bireylere yönelik sağlık okuryazarlığı programları başlatılmalıdır.
-Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere göç ve mülteci çalışmaları alanında faaliyet gösteren kurumlar Türkçe ve Arapça bilgilendirme broşürü hazırlayarak mülteci bireylerin virüs hakkında bilinçlendirilmesini sağlamalıdır.
-Çok dilli sağlık hizmeti verilmelidir.
-Geri gönderme merkezleri, kabul ve barınma merkezlerinde gerekli önlemler alınmalı, binalar dezenfekte yapılmalı, personelin ihtiyaç duyduğu malzemeler temin edilmelidir.
-Sağlık hakkına erişimi engellenen mülteci bireylerin, genel sağlık sigortalarının aktif hale getirilmesi sağlanarak salgının yayılmasının ve halk sağlığına tehdit oluşturulmasının önüne geçilmelidir.
-Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına sağlanan ekonomik teşvikler başta olmak üzere tüm sosyal ve ekonomik politika alanlarına mülteci bireylerde dahil edilmelidir.
Umut ERSES: Son olarak söylemek istedikleriniz var mı?
Süleyman GÖK: Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen virüs karşısında alınan tedbirler yerel olmak ile birlikte küresel bir yönetişim yaklaşımı çerçevesinde geliştirilmelidir. Özellikle ulusal ve uluslararası düzeyde alınan tedbirler hiçbir ayrımcı uygulama yaratmadan bütün vatandaşları kapsamalı; bütüncül bir sağlık politikası izlenmelidir. Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları içerisinde bulunan; temiz su ve sanitasyon, eşitsizliklerin azaltılması, amaçlar için ortaklıklar, sağlık ve kaliteli yaşam amaçları tüm ülkeler ve paydaşlar tarafından daha çok sahiplenmelidir. Mülteci bireylerin uluslararası hukuktan doğan insan hakları çerçevesinde sağlık hakkına erişimleri güçlendirilmeli, özellikle sağlıksız koşullarda yaşamlarını sürdüren ve yerel/ulusal ve uluslararası düzeyde pandeminin yayılma hızına kaynaklık etme riski bulunan mülteci bireylere yönelik kapsayıcı sosyal, ekonomik ve sağlık politikaları uygulanmalıdır.