Bir zamanlar kapıların ardında yankılanan çocuk kahkahaları, misafirliğe giden tabakların geri dönüşü, “Komşu, bir bardak şekerin var mı?” diye uzanan sesler vardı. Aynı binada, aynı sokakta, aynı mahallenin havasını soluyorduk. Alt alta, üst üste, yan yanaydık. Birimiz hastalansa, diğerimiz çorbasını kaynatırdı. Şimdi ise her gün karşılaştığımız insanlara göz ucuyla bile bakmaz olduk.
Teknoloji ilerledi, yaşam hızlandı, dünya küçüldü ama biz birbirimizden daha da uzaklaştık. Asansörde göz göze gelmemek için telefon ekranlarına sığınan insanlar olduk. Kapılarımızı kapattık, gönüllerimizi de. Artık kimse kimseyi tanımıyor, selam vermek bile lüks sayılıyor. Oysa aynı binada yaşıyoruz, aynı apartmanda birbirimizin duvarlarını paylaşıyoruz. Gürültüsüyle rahatsız olduğumuz insanın derdini bilmiyoruz. Üst kattan gelen ayak sesine kızarken, belki de orada uyutmaya çalıştığı çocuğuyla sabahlayan bir anne olduğunu düşünmüyoruz.
Eskiden bir mahallede yaşamak, bir ailenin parçası olmaktı. Şimdi mahalleler sitelere, siteler izole kulelere dönüştü. Güvenlikli kapılar, yüksek duvarlar inşa ettik ama ruhumuzdaki yalnızlık duvarlarını daha da kalınlaştırdık.Aynı Binada Yabancılardık artık .
Dün yan komşumla karşılaştım. Sesi buruk, yüzü mahcuptu. “Komşumuzun annesi ölmüş, haberimiz yok. Yazıklar olsun bize.” dedi. İçime bir ağırlık çöktü. Aynı binada yaşadığımız, aynı havayı soluduğumuz bir insan en acı gününü yaşarken, biz hiçbir şeyden habersizdik. O kapının ardında bir evlat yas tutarken, biz kendi dünyamıza kapanmıştık. Bir zamanlar cenazelerde tüm mahalle bir araya gelir, acılar paylaşılırdı. Şimdi ise yan dairedeki insanın kaybını günler sonra, belki de hiç öğrenemiyoruz.
Bizi bu hale ne getirdi? Gerçekten “zaman değişti” mi, yoksa biz mi değiştik? Ekranlarımızda saatlerce başkalarının hayatlarına bakarken, yanı başımızdaki insanların varlığını unuttuk. Paylaştığımız apartmanları sadece birer beton yığınına çevirdik. Modernleşme dedik, ama aslında yabancılaştık. Özgürlük dedik, ama birbirimize dokunamaz hale geldik.
Bir insana selam vermek, hatırını sormak, gülümsemek bu kadar mı zorlaştı? Yoksa biz, bireyselleşmeyi bencillikle mi karıştırdık? Belki de artık bazı şeyleri sorgulama zamanı geldi. Belki de birbirimize yeniden dokunmayı, aynı binada yaşamak yerine gerçekten "birlikte" yaşamayı öğrenmeliyiz. Çünkü kaybedilen sadece eski komşuluk değil, insanlığımızın ta kendisi oldu …
Sahi, hangi zaman da unutmuştuk biz insan olmayı .?
Sevgiyle iletişimde kalalım
Gülcan Gençtürk
YORUMLAR