Zaman… Ne tuhaf bir misafir. Sessizce gelir, yavaşça her şeyi değiştirir. Bir bakarsın, sofralar eksilmiş, sandalyeler boşalmış, kahkahalar susmuş. Bir zamanlar bir araya gelişlerin, sarılmaların, şeker kokulu kahvelerin, kolonyalı ellerin hatırası kalmış sadece.
Bu sabah 6 sularında, beklenmedik bir bayram telaşıyla uyandım. "İyi bayramlar, bayramınız mübarek olsun!" diye yankılanan sesler vardı sokakta. Şaşkınlıkla pencereye koştum. Bir anlığına çocukluğuma döndüm sandım. Ama hayır… Mahallenin meczup adamıydı sadece. Yalnızdı, ama öyle değildi sanki. Kendi dünyasında birilerine sarılıyor, eski bir sofrada yerini alıyor, geçmişin bayramlarında dolaşıyordu belki de.
Karşısında kimse yoktu ama gözlerindeki sevinç, dudaklarındaki gülümseme… Sanki annesinin elini öpmüş, babasından harçlık almış, çocukluğunun kapısından geçip gelmiş gibiydi. O an anladım ki; bayramlar gitmemişti aslında. Biz büyüyüp o büyüyü kaybetmiştik.
Sanki çocukluğunun bayram sabahındaydı. Bir gülümsedi, öyle içten… İçim ezildi.
Benim çocukluğumun bayram sabahları geldi aklıma. Biz Arnavutuz ya, bizim sofralar ayrı güzeldi. Mişorez tencerede hafifçe buharını salar, yanında çıtır çıtır baklava, bir de mutlaka açma börek… Kurban eti kavrulur, mis gibi kokusu yayılırdı sokağa. Kesilen et pay edilir konu komşuya. Sadece et değil, sevgi paylaşılırdı aslında. Biz bayramı sadece sofrada değil, yürekte yaşardık.
Annemi hatırladım… Eline yapışırdım, mahalledeki evleri tek tek gezerdik. Yeni elbiselerim üzerimde, biraz heyecan, biraz utangaçlık… Ama neşe bolca vardı. Her kapıda şeker, kolonya, gülümseyen yüzler… Sokaklar bayram öncesi süpürülmüş, ayakkabılar kapı önlerinde dizili, çocuk sesleri her yerde yankılanırdı.
Şimdi… Bir gülüşe sığdı koca bir bayram. Bir meczubun kendi hayaliyle konuşmasına, belki de hiç gitmeyenlere kavuşmasına sığdı. Eskiden kalabalıktık. Şimdi anılardayız. O gülüşte çocukluğum vardı, annemin sesi, komşunun kahkahası, babaannemin dua dolu elleri vardı. Artık yoklar. Ama o gülüş, o bakış… Bayramın kalbinin hâlâ atmakta olduğunu hatırlattı bana. Çünkü bazı şeyler sessizce gider, ama yürekten hiç silinmez.
Ve anladım ki, bayram… artık büyük sofralarda değil, küçük hatıralarda yaşıyor. Bir gülüşte, bir kavrulmuş et kokusunda, ya da sabaha karşı yankılanan bir “iyi bayramlar” sesinde...
Bayram, bazen bir meczup'un gülüşünde saklıdır. Ve bazen en derin yalnızlıkları
en içten kutlamaları yapar.
Kendimize bir bayram borcumuz var. Hatırlamak, hissetmek ve yaşatmak için...
Herkesin bayramı yüreğine göre kutlu olsun. Eskileri unutmadan, yenilere umutla...
Bayramınız mübarek olsun
Sevgiyle iletişimde kalalım
Gülcan Gençtürk
YORUMLAR