HOŞÇAKAL 2020: 'UZAKTAN UZAKTAN' UZ(AK)LAŞIYORKEN
Reklam
Gülnur İpin Harbek

Gülnur İpin Harbek

Uzman Klinik Psikolog
  • Instagram

HOŞÇAKAL 2020: 'UZAKTAN UZAKTAN' UZ(AK)LAŞIYORKEN

31 Aralık 2020 - 13:07

Pandemi ile ne değişti, sende bende bizde, geri de bıraktıklarımız, önümüze kattıklarımız neler, bir yılın anatomisini çıkaralım birlikte isterseniz.
Bu sürecin ayak sesleri yılın başında duyulmaya başladığında ‘sürekli maske takmak zorunda kalacakmışız, evlerimize kapanacakmışız, okullarda eğitime ara verilecekmiş, birçok işletmenin faaliyeti durdurulacakmış’ vb. sanki distopik bir kurgu ile sinema sahnesine yansıyacak olan bir filme hazırlandık fragmanları ile. Ama bu bir kurgunun bize izin verdiği kadar canlandı zihnimizde ancak ne kadar bu söylenenlerin dünyasına hazırdık. Hayatımıza tam bir fiziksel mesafe ve sosyal izolasyonun eklenmesi ile önce yaşantımızdaki günlük rutinlerimiz sonra dilimiz, sonra da eylemlerimiz dönüşmeye başladı.
Bilinmezlik, öngörülemezlik her zaman beraberinde kaygı doğurur. Kaygılı süreçleri yönetmek başta rutinlerimizi korumakla mümkün. Sağlık, iş, güç, yakın sosyal çevre vb. yitimlerinin olduğu kaotik bir süreçte hangi saatte ne yapacağımızın belli olduğu alışkanlıklar, hayatımızın kontrolünü elimizde tutabildiğimizin kanıtıdır. Rutinler, özbakıma dair işler, günlük ortam temizliği, ev içi düzenlemelerden tutun kişisel gelişim aktiviteleri, sorumluluk alanları, aile olarak ortak yapılacak, özellikle bu süreci taçlandırdığımız, doğa yürüyüşü gibi etkinliklerdir. Günlük hayatın sıkışmışlığı ile rutinlerimizin dışına çıkıvermişken tekrar içine girip bir öz düzenleme yapma fırsatı bulmadık mı? Bizi meşgul eden hatta işlevsiz rutinleri keşfettikçe duygularımızla baş başa kaldık. Özlemedik mi mesela yakınlarımızı, büyükannemizi, büyükbabamızı, üniversite arkadaşlarımızı?
Tüm dünyanın nabzını tuttuğu, sürekli dönüşüme uğrayan korona ile mücadele sürecinde doğru bilgi kaynaklarına ulaşmak rol modellerin sorumluluğunda olan bir mevzu. Tedavi yöntemleri, etkilenen kişi sayısı vb. konuları gerçeği çarpıtmadan alabilmek önemli. Sürekli güncellenen her bilgi kaynağının yönetilmesi zordur ve sürece adaptasyonu güçleştirir. Bu süreç öncesi, sosyal medyadan, haber kanallarından gelen bilgi bombardımana, okullarda her yıl yeni nesil uygulama örneklerinin müfredata eklenmesine, geçerli sayılan öğretme şeklinin değişmesine adapte olmaya çalışıyorduk. Güncellenerek sürekli tüketilen bilgi dünyasında kaybolduğumuzu fark etmedik mi?
Bu süreçte gününü ayrı ayrı ortamlarda geçiren anne-baba-çocuk, aynı evi uzun saatler paylaştıklarında, kaynaklarını yönetmeyi; evin odalarını, teknolojik araç gereçleri, kişisel bakım için ortak kullanım alanlarını vb. doğru bölüşmeyi, çatışmaya girmeden kullanmayı deneyimlemeye çalıştılar. Bu kadar dar alanda kısa paslaşmalarda, yeniden tanıştı aile bireyleri birbirleriyle. Birbiri ile yeni tanışma aşamasında olan bireylerin yeni ev içi kuralları oluşturması bu sürecin uzantısıydı. ‘Hayat eve sığar’ derken bir evin içine 24 saatin sığıp sığamayacağını da merak etti ebeveynler çocukları ile. Çocuklarını birlikte geçirdikleri zamanların gözlemiyle değil uzmanların, okulun, öğretmenlerin aktardıkları ile tanıyan ebeveynler,
çocuklarının gelişimini birebir kendi perspektifi ile değerlendirme fırsatı bulmadı mı?
Ebeveynler duygu kursağına sahiptir. Çocuğunun duygunu anlar, yansıtır, yorumlar, hazmetmesine yardım eder. Kendi ebeveynlerinin duygu yönetimi becerisine şahit olan çocukların belirsiz süreçleri yönetmesi daha kolaydır. Yine baş etme kaynakları olan ebeveyn çocuklarının zorlayıcı süreçlerde kendi baş etme kaynaklarını üretmesine yardımcı olabilecektir. Günü planlarken keyif aldığı, kendini geliştiren, üretmek için gerekli olan meşguliyetlerini seferber eder kişi. Böyle bir ebeveyne sahip olan çocuk için ‘sıkıldım’, ‘ben şimdi ne yapacağım’ gibi bir soru ile kendini meşgul etmez. Bu süreçte yeni ilgi alanlarını ve hobilerini keşfetme imkanı bulmadı birçok kişi, farketmedi mi çocuğunun farklı becerilerini?
Öğrenmenin şekli yolu yöntemi değişti. On dakikada bir tazelenmesi gereken dikkat süresine sahip ilkokul çocukları, ekrana sıkışarak bir noktadan gelen sese, görüntüye odaklanıp doğru soruyu sormaya yanlış yanıt vermemeye gayret ettiler, ailelerinin arka fonda müdahaleleri eşliğinde. Öğretmen anne-babalar doğdu, öğretmenler boğuldu. Öğretmenler, çocuğun ekranda kalma süresini arttırmak için yeni yöntem ve tekniklerle kendilerini donatma şansı bulmadı mı?
Dilimize pelesenk oldu bazı kelimeler, kavramlar ve o bazı kelimelerin çağrışım değerleri. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un bir yazısında ifade ettiği gibi “‘canlı’ değince ders yayını, ‘uzak’ deyince uzaktan eğitim, ‘sosyal’ deyince mesafe anlar oldu herkes, ama “okul” deyince, hala sınıf arkadaşları, öğretmenleri, mutlu oldukları günler geliyor.” Başından ayrılmadığımız ekranlara sarıldık, birbirimize sarılmayı unuttuk. Sürecin öncesinde sevdiklerimize ayıramadığımız vakitlerin şimdi yoksunluğunu çeker olduk, mekanikleşmişken, insan olduğumuzu, duygumuz olduğunu hatırlatmadı mı bu süreç?.

Bazı otoritelere göre, küresel ısınmaya karşı küresel bir deneydi COVİD-19 süreci, böyle bir deneye peki neden bu kadar orman yangınları eklendi. Ülkeler akciğerlerini yazın peş peşe olan orman yangınlarında yitirdi. Hijyen ve temizlik bu kadar önemini korurken, boşalan barajlar, tükenen yer altı suları hakkındaki gündem, haberlere bomba gibi düştü. Küresel ısınmaya ve yağmur oranının arttırmaya tek çare ağaç dikmek biliyoruz, evlerimizden çıkmasak da, tohum topları ile hektarlarca alana ulaşma şansımız olduğunu öğrenmedik mi?
Nefes alıp verişimiz değişti. Verdiğimiz nefesimizi soluduk, ormansız kalan doğadan karbonmonoksit solur gibi. Sloganlarımız değişti, Mashar Fuat Özkan'ın dediği gibi ‘şapkasız çıkmam abi’ yerine ‘maskesiz çıkmam abi’ler çıktı. Toplumun zorluklarla başa çıkmasının en güzel yollarından biri mizahtır. Maske fonksiyonları, yaratıcı düşünme tekniği, SCAMPER’in C’si Combine fikirler türedi. Pipetli, kapaklı, fermuarlı; yüz ifadeli baskısı olan maskelerimiz oldu. Mizahın en kaygılı ve stresli zamanlarda iyileştirici gücü vardır, yaratıcı fikirler ve yüzümüzü güldüren karelere şahit olmadık mı?
Herkes işini eve taşırken ‘acaba gündüz mü gece mi çalışmak benim için daha verimlidir’ sorusuna bu dönemde yanıt bulmuş olmalı. Geç saate kadar ekranda kalıp yarım akılla güne hazırlandık, çünkü gece üreten hibrit insan modeli türedi. Sabah sekiz akşam sekiz mesaisinin insanın üretkenliğini baltalayan tarafı olduğunu biliyoruz. Esnek zamanlarda çıkan fikirlerin verimini ve yaratıcılığını da. Krizler fırsatlara döndü mü döndü, dönmeye de devam edecek, insan kendini daha çok keşfedecek.
Üstü gömlek altı pijamalı ekran karşısına çıkarken, alışılagelen giyim kuşam standardı kalktı, belden yukarısı bazen de yüzümüzü yaslar gibi durduğumuz ekranlarda kıyafetin önemi azaldı. Ancak alışveriş çılgınlığı da peşine azalmadı mı?
Beslenme şeklimiz, koronanın sevmeyeceği
şekilde evrildi. Evde kalan herkes tüketeceği öğünü en sağlıklısı ile bağışıklığı arttıracak şekilde yapmayı öğrenmedi mi? Anneler mutfağa yakışır hep söylerim, bu dönemde anneler çocuğuna ve aile üyelerine beslenme konusunda doğru yol haritaları, reçeteler çıkartmadı mı?
Yavaşladık, hızı gazdan kesince arabanın zaman zaman yaptığı patenajlar azaldı ve yıllık bakıma duyulan ihtiyaçta. Şimdiye kadar aldığımız yolu ve yaptıklarımızı gözden geçirme fırsatı bulduğumuz bir dönemin meyvelerini topluyoruz, toplayacağız. Bize ne oluyor, ne dayatılıyor, ne için koşuşturuyorum ve bu gerekli mi, kim için bunu yapmalıyım? Çünkü hiçbirimiz bu kadar kendisi ile baş başa kalmadı sanırım. Soruların yanıtlarını bulmak için bir olgunlaşma sürecine dönüşmedi mi birçoğumuz için?
Yeni 200 yıllık, teknoloji, bilgi, bilgelik çağına giriyorken, birliktelik, dayanışma, paylaşım kazanacak diyor, astroloji bilimi. Bu demektir ki ve ne güzel umuttur ki; şuan bizi yalnızlaştıran sürecin birer parçası iken fabrika ayarlarımızda kodlu, doğa, dokunma, sarılma, sohbet etme, karşılıksız paylaşma ve koşul koymadan sevmeyi bıraksınlar bize insanlık için mayasıyla çoğaltmaya hazırız sanırım.
Farklı olan şey çemberin içindeydik şimdi dışına çıktık. Koşmak yerine durunca iç sesim ne söyleyecek, bundan sonraki süreçte nasıl bir anlamın parçası olmak istiyorum, yaptığım işten ne kadar memnunum, üretmek istediklerim neler, bunun için neye, ne kadar zamana ve kaynağa ihtiyacım var vb. sorularını sorup yanıtlarını bulduğunuz bir yıl diliyorum herkese.
Sağlıklı, Sağduyulu, kendinize karşı Samimi bir yıl sizinle olsun.
Gülnur İpin Harbek
Uzm.Klinik Psikolog

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Aleksander
    3 yıl önce
    Bitkisel karışımıyla beni erken boşalmamdan kurtaran Dr. benlik saygısı, neredeyse yaşama isteğimi kaybettiğim bir kadına yaklaşamıyordum, evlendim ve bu evlilikte seks hayatımı etkiledi, eşim benimle seks yapmaktan her zaman o kadar heyecanlı değildi, pek çok doktoru ziyaret ettim ve o kadar çok ilaç aldım, çok para harcadım, hala iyileşme yok, bir gün youtube'da bir adamın D. Osagie tarafından kalıcı boşalmadan tedavi edildiğine dair bir yorum görene kadar ve hemen ona yazdım ve bana hikayesini anlattı ve verdi bana Dr. Osagie'nin İletişim .. Onunla iletişime geçerken hiç vakit kaybetmedim ve sorunumun önümüzdeki birkaç gün içinde geçmişte kalacağına dair güvence verdi .. Bana DHL aracılığıyla bitkisel bir karışım gönderdi ve aldığımda verdi Nasıl alınacağına ve 2 hafta aldıktan sonra bana talimatlar. Eşimle yattığımda sorunumun gittiğini fark ettim .. tekrar benimle olmaktan çok mutlu ve heyecanlıydı ve her zaman onun havasında idi (ne demek istediğimi biliyorsan lol) hepsi DR sayesinde oldu. Osagie ve bitkisel karışımı Siz de sahip olabileceğiniz herhangi bir sağlık sorununuz için onunla iletişime geçebilirsiniz, sessizce ölmek zorunda değilsiniz, ben iyi Doktor'un çalışmasının yaşayan bir tanıkıyım Onunla e-posta adresinden iletişime geçebilirsiniz: [email protected] veya daha hızlı bir yanıt için whatsapp'ına mesaj gönderin: 22960714125
  • P.Ert.
    3 yıl önce
    Çok güzel özetlenmiş. Kendimize farklı bir gözlükle bakmayı öğrendik.