KADINLAR GÜNÜ ve KADININ GÜNLÜĞÜ...
Reklam
Gülnur İpin Harbek

Gülnur İpin Harbek

Uzman Klinik Psikolog
  • Instagram

KADINLAR GÜNÜ ve KADININ GÜNLÜĞÜ...

08 Mart 2021 - 18:30

Bir toplumda olmayan değerlerin telafisi, yoksun bırakılanın öznesine özür dileme şekli gibidir, özel güne sıkıştırılmış kutlamalar.
8 Mart 1917'de kadınlara seçme seçilme hakkının verilmesinden itibaren Sovyet Rusya öncü olmak üzere, dünyada birçok ülkede, ulusal bayram ilan edilmiştir. Türkiye'de 8 Mart 1921 tarihi itibari ile emekçi kadınlar günü kutlanmaktadır.
Birleşmiş Milletler, 2000 yılından bu yana kadınların sorunları, haklarına dikkat çekmek için etkinlikler düzenlemektedir.
Peki kim kadını ikinci sırada öneme sahip cinsiyet olduğunun kararını verdi. Kim yaşam hakkının, söz söyleme hakkının, seçim hakkının, özgürlük halkının olmadığı kararını aldı. Kim değersizleştirdi, kim değer biçti.?
Erkek egemenliğine, erkek olmanın üstünlüğüne, yaşamaya değer cinsiyet olduğuna, herşeyin hakimi olduğuna peki karar veren kim?
Şöyle tarihsel yolculuğumuzu sürdürürsek, ilkel topluluklardan bu yana kadın, erkeğin neslini sürdürme aracı, yavrusunu rahminde taşıyacak bir beden olarak görülmektedir. Çocuğun anne karnında sağlıklı büyümesi, doğumdan sonra bakımı için, kadın evde tutulması gereken konumda; eş olarak da kadın bedeni, erkek tarafından korunması gereken bir meta. Bunu sorgulanmadan yapması için kadını bilgiden, eğitimden alıkoymalı. Bilinçlenmek başkaldırı anlamına gelebilir. Bu tabloyu tamamlayan parça, kadının bu olanlara boyun eğmesi için özgüveninin yitimini sağlamak yani horlama, şiddet. Ayrıca yuvasına besin sağlayan rolündeki emekçi kadının bitki lifleri toplayıcılığı, erkeğin avlanmasından daha değersiz. Bunları antropologlar, etnologlar söylüyor.
Günümüzde erkeğin bu zihin örüntüsünü ne kadar değişti? 'Korumacı cinsiyetçilik' yanında şiddeti haklı gören 'düşmanca cinsiyetçilik' le sistemi sürdürmeye hizmet eden geleneksel bakış açıları ile mücadele etmiyor muyuz?. Ya da kadın işgücünün dengesinin erkeğinki ile eşitlenmesi için kadın girişimciliğinin önündeki toplumsal, ekonomik, siyasal vb. engelleri hala tartışıyor muyuz?
Evet ilkel benliklere sahibiz, atalarımızdan miras olan. Memeli beyni ile hayatta kalma, nesili sürdürme çabası içinde.
Ancak evrimleşen insan beyni korteksi ve bilinçli seçimler yapan ön beyin ötekini tehdit olarak algılamaktan, kadınını ötekileştirmek çok farklılıkların zenginliğinden, kadınıyla bütünleşmenin gücünden beslenir. Şiddetin güçsüzlüğünden değil.
6284 sayılı kanun, fiziksel, ekonomik, psikolojik, cinsel şiddete uğrayan veya uğrama riski bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takibe maruz kalan kişilerin korunması ve şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirleri içermektedir. Kanundaki esaslar büyük ölçüde İstanbul Sözleşmesi'ne göre oluşturulmuştur. Kanunun yasalaşma süreci için Türkiye'deki kadın hareketinin mücadelesi sürmüyor mu?
O zaman insan olarak eşit koşullara sahip olmayı konuşurken, 8 Martta, ötekileştirilen kadın cinsiyetine özgü bir kutlamayla 364 günün telafisini nasıl yapalım?
Ülkemizde medeni kanunun kabulü ile kanunlar önünde eşitlik hakkı gözetilmesi gereken kadının eğitim, üretim, sanat, bilim, iş, sosyal yaşam vb. her alanda özgür, üretken, söz sahibi, kendi cinsiyetini en iyi temsil eden, karşı cinsin rol dengesine ayna tutan rol modeller olması, sağlıklı nesiller yetişmesi için hayati öneme sahiptir.
Bir toplum kadınına değer verdiğinde, o anadan yetişen ülkenin evlatları insana, doğaya, canlıya yaşama değer vermeyi öğrenir.
Kadınımızın erkeği ile dayanıştığı ve cinsiyetçiliğin ortadan kalktığı günlerin kutlu olması dileğiyle.

Gülnur İpin Harbek
Uzm. Klinik Psikolog
@uzm.psk.gulnuripinharbek
[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum