Üç Aralığın ertesi var
Reklam
Harika Külçür

Harika Külçür

Harika’yla yaşama dair

Üç Aralığın ertesi var

04 Aralık 2017 - 22:35

Altı Aralık mavi gözlüler günü olsun bundan sonra. O göz rengini kutlayıverelim bir günlüğüne. Sonra sekiz Ocak sarışınlar, 19 Şubat kısa, 17 Mart uzun boylular günü olsun. Bir günlüğüne vur patlasın çal oynasın, bağırış, çağırış, ertesi gün aynı tas, aynı hamam.

Üç Aralık Dünya Engelliler Günü diye uyduruverdim yukarıdakileri. Öyle ya o gün eğlencceğiz hep birlikte. Engelliler şöyle, engelliler böyle. Farkındalık için çeşit çeşit etkinlikler. Nutuklar, veryansınlar…

Dört Aralıkta pembe renk kirli griye boyanacak bir kez daha. Aynı hayat, aynı telaş, aynı zorlukla.

Engellilik… Neye göre, kime göre? Gece evde oturup dururken elektriklerinizin kesildiğini düşünün mesela . Kaçınız rahatça gidip mutfaktan mumu arayıp bulabilir? Veya kilo vereceğim diye kaslarınızı fazla zorladığınızda kaçınız kolayca inip çıkabilir o barikat gibi kaldırımları? Cevap tabii ki hayır. O zaman engelli taraf bir anda değişiyor değil mi? Zira görme engelli karanlıkla başetmesini biliyor ve her an görüyor işini. Ortapedik rahatsızlığı olan da akrobasi yapa yapa tırmanıyor rampasını bir türlü yapmadığınız kaldırımlardan merdivenlerden. Farklılığı engelli.

Hele de özürlü olarak yaftalıyıveriyoruz hemen. Oysa ki mavi gözlülük nasılsa, fiziksel eksiklik de öyle. Utanılacak, sıkılınılacak, özgüven kıracak bir olgu değil. Allah’tan gelen yaradılış. Bunu sorgulamak haddimiz değil. Her şerde öyle hayırlar gizli ki çünkü. Herkes öteki beriki demeden üstüne düşeni yapsa. Mesela sarı bantlar. Evet furya halinde yapılıyor her yere, güzel. Ancak o bandı çekmekle bitiyor mu iş? Ne işi var sarı bandın üzerinde elektrik direğinin veya dallı kollu ağacın. Kaş yaparken göz çıkartma. Görmeyen kişi bantın olduğuna güvenle yoluna hızla devam ediyor, sonra o da ne? Burunda kanama, derin acı, şarkıdaki gibi isyan. Yapmak için diye değil, yararlı olsun diye yapılmalı herşey.Yapılan şeyin ilgilisinin görüşünü alarak, sorarak, düşünerek, danışarak. 1993 tarihli doktora tezi var İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesinde. Kaldırım boyları, rampaların yüksekliği, sinyalizasyon hakkında. Benim bilmediğim nice çalışmalar vardır başkaca. Bu bilimsel incelemeler ışığında yapmalı bu tarz çalışmaları. Yoksa Bayraklı Adliye önü gibi koca duvar şeklinde olur kaldırımlar ve kimse geçemez kolayca.

Sonra istismarcılar var bir de. Yardım olsun diye toplanıyor paralar Bu da acımayı, acındırmayı körüklüyor toplumda. Öyle ya merhametliyiz ülkece.Oysa fiziksel rahatsızlığı bulunan bireylerin nasıl istihdam edileceği, nasıl eğitileceği yönünde çözümler üretmeli dernekler, vakıflar. Ürettikleri güzel çözümleri toplumla, devletle paylaşmalılar. Yoksa para zarflarıyla, yardım maksatlı iki dergi satarak çözüm sağlanmaz kanımca.

Bitmez bu konu. Dahaaa çooook çalışmamız gerek. Çünkü Üç Aralık gününün ertesi var.

YORUMLAR

  • 0 Yorum