FETÖ'NÜN ATATÜRK OYUNU
Reklam
Muhammed Gömük

Muhammed Gömük

FETÖ'NÜN ATATÜRK OYUNU

12 Haziran 2017 - 19:00

Denizde kum, Fetullahçı Terör Örgütü’nde oyun, hile, kumpas bitmez. İblis’in fitnesi, vesvesesi hiç bitiyor mu, bitmiyor! Demek ki kim ne işi hayat gayesi edinmişse o yolda yuvarlanıp gidiyor. Ol veçhile FETÖ’nün akla ziyan hınzırlıklarına şaşırmamak lazım; ama bu, önlem almamak anlamına da gelmemeli.

FETÖ’nün epeydir ibretle izlediğimiz Atatürk üzerinden ortalığı bulandırma oyununu anlatmadan önce bazı tespitleri net olarak yapmamız, birilerinin gücüne gidecek bile olsa doğruları söylememiz lazım. Bu meyanda bilinmelidir ki Fetullahçılık, ABD’nin el altından destek verdiği CIA kontrolündeki dini görünüşlü oluşumlardan sadece birisidir.

HAÇLI KÖPEĞİ FETÖ:

Gelelim FETÖ’nün Atatürk oyununa… Fetullahçılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık gâyesine, kuruluş felsefesine ve bekasına dâir olan hiçbir şeyi sevmezler; hepsine cephe alırlar. Mustafa Kemal Atatürk de günahıyla sevabıyla bu ülkeyi kuran, onbeş yıl boyunca Cumhurbaşkanlığı yapan ve tüm dünyada mükemmel bir saygınlığı olan tarihi bir şahsiyettir. Türkiye Cumhuriyeti ile özdeşleşmiştir. Kemal Atatürk, ne kadar Türkiye Cumhuriyeti demekse okadar da Osmanlı demektir. Zira o bir Osmanlı subayı idi. Birileri Osmanlı aleyhine ihanet ve dalalet peşinde iken o 1911 yılında Trablusgarp Cephesinde, hiçbir mecburiyeti olmaksızın, tamamen gönüllü olarak Müslüman askeri üniforması ile İtalyanlara yani Haçlılara karşı savaşıyordu. Kaldı ki, Mustafa Kemal’in Anadolu Topraklarına yapılan son haçlı seferini püskürten Müslüman Ordularının Başkomutanı olduğu gerçeği apaçık ortadadır. Esasen ona karşı yapılan saldırıların temelinde işte bu gerçek yatmaktadır. Onun içindir ki Gazi ünvanını almıştır. Ünlü mütefekkir Muhammed İkbal değil midir ki Peygamber Efendimizi rüyasında gördüğünde Mustafa Kemal’den mücahitliği sebebiyle, Peygamber Efendimiz tarafından övgüyle bahsedildiğini söyleyen…

Bir de Rıza Nur diye adam var. İttihat ve Terakki üyesi iken ettiği ihanetler nedeniyle İstiklal Mahkemelerinde yargılanıp asılacağını anlayınca kirişi kırıp aynen Fetullah GÜLEN gibi yurtdışına kaçan ve yazdığı Hatıratım adlı zırvalıkta baştan sona Kemal Atatürk’e sayıp söven, ağza alınmayacak hakaretler eden…

İşte Atatürk düşmanı ılımlı İslam tayfası; bu Rıza Nur’u ağızlarına pelesenk etmişlerdir. Atatürk’e açıkça Deccal diye iftira atarlarken bile Rıza Nur’u delil gösterirler. 16 Eylül 1919 tarihli İkdam Gazetesi’nde en yetkin ağızdan Kurtuluş Savaşı’nda düşmana karşı savaşan Müslümanları “kafirlikle” itham eden zamane fetullahçıları; Gülen’e ait bir dizi kitapta ise Yahudi ve Hristiyan kafirleri Cennete sokmak için kırk takla atarlar (örnek: Kastamonu Lahikası). Bugün karşılaştığımız tabloda FETÖ farklı bir düşüncede mi? Asla! Ancak onlar bir adım öne geçerek Türkiye Cumhuriyetinin Atatürk gerçeğini manipüle etmenin yolunu aramaktadırlar.

FETÖ, şeytanlıkta İblis’e pabucunu ters giydirecek kadar şerli bir örgüt olduğundan hem Atatürk üzerinden sempati toplamaya çalışmakta hem de sağ-sol (evet-hayır) ayrımlarla kutuplaşan toplumda Atatürk üzerinden kutuplaşmayı körükleyerek kaos ortamının meydana gelmesini hedeflemektedir. Bu aslında çok da yabancı dolduğumuz bir taktik değildir. Biliyoruz ki FETÖ, İslam dinini kullanarak Müslümanları kandırmıştır ama aslında İslam ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir CIA taşeron örgütüdür. Doğum gününü mahkeme kararıyla Atatürk’ün vefat günü olan 10 Kasım’ın bir gün sonrasına gelecek şekilde 11 Kasım 1938 olarak değiştiren Fetullah Gülen namlı teröristbaşı, medyaya yansıyan vaazlarında Atatürk’ten övgü dolu sözlerle bahseder. Hatta bu FETÖ, bir ara Türkçülük akımının peşine takılmış gibi görünerek milliyetçi kitleyi dahi etkilemeye çalışmış ve bir nebze başarılı da olmuştur. Oysaki FETÖ, Türkiye Cumhuriyeti’ne ilişkin her şeye ve bu arada özellikle de Mustafa Kemal Atatürk’e düşmandır.

11 KASIM 1938 SIRRI:

Fetö Çatı iddianamesinde anlatılan

Gülen'in doğum tarihi 27.04.1942 iken, nüfus kayıtlarında doğum yılını 1941 olarak değiştirmiş, sohbetlerinde ise doğum tarihini 11 Kasım 1938 olarak açıklamıştır. Kendisini Mehdi olarak gören Gülen, “Deccal” kabul ettiği Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünden bir gün sonraki tarihi kendisine doğum tarihi olarak seçmiştir. Bunda çok ince sır ve hikmetler vardır. 10 Kasım’da doğmuştur. Çünkü rivayetlere göre Deccal’ı Hz. İsa gökten inerek öldürecektir. Doğumuyla birlikte Atatürk’ün ölmesi bu duruma manevi bir işarettir. Buna göre Gülen, doğumuyla Hz. İsa’nın yeryüzüne inişini temsil ediyor ve Deccal’ı öldürmüş oluyordu. Yine rivayetlere göre Mehdi de gelerek Deccal’ın yaptığı tahribatları tamir edecek ve düzeltecektir. Daha sonra Hz. İsa Mehdi’ye tabi olacak ve birleşeceklerdir. Rivayetlerde anlatılan durum budur. Böylece Gülen, doğumuyla mesihiyeti, yapacağı hizmetler ve faaliyetlerle de mehdiliği temsil ederek her iki manevi makamı da kendi şahsında birleştirmiş olmaktadır. Aksiyon Dergisi, Aralık 2003 tarihli sayısında Hz. İsa’yı kapak yapmış ve kapağındaki İsa fotoğrafının altına da “insanlık O’nu bekliyor” diye yazmıştır. Bu başlığın ima ettiği şey, aslında gerçek Hz. İsa’nın gökten inişinin beklenmesi değil, Gülen’in beklenişidir. Bu açık ve çok net bir mesajdır. Bu mesaj adeta Örgütün Gülen’i Mesih olarak kabul edişinin resmi açıklaması gibidir.

Birtakım ABD destekli CIA kontrolündeki dini görünüşlü oluşumlar, bu yazdıklarımıza hemen itiraz edip Fetullahçılarla ilgilerinin olmadıklarını söyleyeceklerdir. Bu tayfanın en belirgin özelliklerinden biri de zaten kolay yalan söylemeleri, kolay iftira atmalarıdır. Bir defa hemen hemen her ılımlı-reformist İslamcı, Zaman Gazetesi adı verilen FETÖ paçavrasına abone idi. Kimse bunu inkar edemez. Şimdi bile bu ABD destekli dini oluşumlar, FETÖ konusunda kem küm etmekte, açıktan tavır takınamamaktadır. Gerçi bu zevatın özel sohbetleri esnasında FETÖ’ye dair bir durum konuşulduğu zaman hemen hükûmeti eleştiri moduna geçtiklerini görmekteyiz. Neymiş efendim, “onca kazanım yok olup gidiyormuş”. Pardon ama ne kazanımı..?

Velhasılıkelam fetullahçı teröristlerin sosyal medyada kâh ülkücü, kâh kemalist, kâh sosyalist maskeleriyle gezinip uğradıkları her yerde “Cumhurbaşkanı ve liderlik yaptığı siyasi hareket Atatürk karşıtı, Atatürk devrimleri tehlike altında” diye yaygara koparması boşuna değil… Bunlar bilinçli hareketler. Hem de çok bilinçli… Bu malzemeleri iyi değerlendiren bir başka tayfadan tetikçiler ise derhal “Atütürkü Koruma Kanunu” kaldırılsın diye kendilerine atılan pası gol yapmaya çalışmakta ya da ellerine fırsat geçmişken Mustafa Kemal Atatürk’ü yıpratmak için ellerinden geleni yapmaktadır. Bunlardan biri de kamuoyunda tarihçi olarak bilinen ve Derin Tarih adlı derginin editörlüğünü yapan Mustafa ARMAĞAN adlı şahıstır. İşin tuhafı bu zatın hiçbir tarih eğitimi bulunmamaktadır. Bütün kurgusu ve gayesi Atatürk düşmanlığı üzerine olup; bunu da sözde Cumhurbaşkanına dayanarak yapıyormuş gibi bir hava vererek mevcut iktidarı yıpratmaya çalışmaktadır. Kimdir Mustafa ARMAĞAN deyip de on sene öncesini araştırırsanız Fetullahçılarla çok da farklı bir çizgide olmadığını görürsünüz. Mustafa ARMAĞAN gibilere söyleyecek söz çok ama özellikle şunları kulaklarına küpe etseler iyi olur:

Yahu, sizin kim olduğunuz belli, yalanlarınıza kimse kanmaz, iftiralarınıza kimse inanmaz! Bir…

Lozan’ın gizli maddeleri falan diye zırvalayarak ancak ve ancak gülünç duruma düşersiniz. Ne Mustafa Kemal Atatürk’e ne de Türkiye Cumhuriyeti’ne bu alçakça iftiralarla toz konduramazsınız. İki…

Toplumu Atatürk üzerinden kutuplaştırmak bir FETÖ planıdır. Bu planın içinde olan herkes, ne kadar FETÖ ile ilgisinin olmadığını ileri sürse de bal gibi de FETÖ ile göbekten bağlıdırlar. Üç…

Reformist İslamcıların hepsi aynıdır. Dört…

CUMHURBAŞKANIMIZ FETÖ İLE MÜCADELE EDEN TEK KİŞİDİR:

Diyeceklerimiz şimdilik bundan ibaret. Bir de Atatürk hassasiyeti olan zümreden bir ricamız olacak: Tarihçi geçinen meczupların saçmalıklarına bakarak Cumhurbaşkanımız hakkında önyargı sahibi olmayınız. Atatürk düşmanı FETÖ ile şu anda tek başına mücadele eden ve ona en büyük zararı veren Cumhurbaşkanımızdır. Bu mücadele de FETÖ bitene kadar devam edecek ve belki sıra diğer ABD güdümlü dini oluşumlara da gelecektir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum