8 Mart : Kutlanılan Bir Gün Değil, Yaşatılan Bir Gün
Reklam
Nazlı Şerifoğlu Kaya

Nazlı Şerifoğlu Kaya

Klinik Psikolog
  • Instagram

8 Mart : Kutlanılan Bir Gün Değil, Yaşatılan Bir Gün

08 Mart 2022 - 10:20

8 Mart Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.
 
Biz de bugünkü yazımızda cinsiyetten ziyade toplumsal cinsiyetten kaynaklı bir dezavantaj olarak kadının toplumdaki yerini vurgulayacağız.
 
Toplumsal cinsiyet; sosyal unsurlara bağlı olarak kadınlara ve erkeklere özgü olarak atfedilen özelliklerdir (Connel, 2016). Ataerkil inançların yaygın bir şekilde paylaşıldığı toplumlarda, kadına yönelik ayrımcı ve şiddet yanlısı davranışlar kaçınılmaz olmaktadır. Tüm topluma yayılan ataerkil oluşum dolayısıyla kadın iş yerinde ve özel yaşamında erkekle eşit haklara ve konuma sahip değildir.
 
Aile içinde başlayan cinsiyet eğitimi bireylerin, düşünce ve davranış tarzlarını belirlemektedir. Böylelikle nesiller boyu aktarılan cinsiyet rolleri kısır döngü halinde devam etmektedir. Çocuk 8-10 yaşlarına kadar güçlü bir cinsiyet tiplemesiyle kimliğini bulmaya gayret eder. Oluşturmaya çalıştığı kimliği çekirdek ve geniş ailesi, çevresi, okulu ile şekillenir. Çocuklara bu dönemde toplumun beklediği beklentilerden farklı olarak sadece birey olarak eğitim ve sorumluluk verilmelidir. Cinsiyetlerin herhangi bir ayrıcalığı ve üstünlüğünün olmadığını bilmelidir ki gelecekte toplumsal eşitlik ve değişim sağlansın.
 
Aynı zamanda kitle iletişim araçları gibi özellikle topluma hitap eden mecralarda ‘kadınlık’ gibi bir takım etiketlerin ön plana çıkarılmaksızın, yalnızca ‘bireyin’ ön planda tutulması suretiyle toplumsal düzeyli eşitsizliğin giderilmesi büyük ölçüde mümkün gözükmektedir (Kaşdarma, E., 2018).
 
Toplumsal cinsiyet rolleri ve nesiller boyu aktarılan ataerkil yapı erkeklerin şiddet eğilimi göstermesine zemin sağlamaktadır. Kadına şiddetin önlenebilmesi için bireyden ziyade toplumsal cinsiyet rolleri düzeyinde araştırma, önleme ve dönüştürme çalışması yapılması zaruridir. Bunun en güzel örneklerinden bir tanesi 2011 yılında Avrupa konseyi tarafından kabul edilen İstanbul Sözleşmesidir.
 
Gelecekteki tüm  8 Mart’ların daha adil ve eşit olması, pozitif ayrımcılıktan çok eşitlik anlayışının tüm topluma yayılması, kadına yönelik şiddetin bittiği, sadece kutlanan bir gün olması yerine yaşanılan bir gün olması dileğimizle…

YORUMLAR

  • 0 Yorum