DEHB / 2. Bölüm
Reklam
Neslihan GİRGİN

Neslihan GİRGİN

DEHB / 2. Bölüm

09 Eylül 2022 - 10:36

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite yaşayan öğrencilere nasıl yardımcı olabiliriz?
Kendi iç dünyalarını organize edemedikleri için önce biz onların organize etme becerilerini yönetmeleri için çalışmalar,  yönlendirmeler yapmalıyız.
Ders çalışırken ev içerisinde izleyecekleri görevleri,  yapacaklarını görsel materyallerle hatırlatmalıyız.
Kuralları görsel uyaranlar yardımıyla belirtmeliyiz.
Derse ilgilerini çekmeliyiz. Dikkatini çekecek renkler kullanmak, sarı, mor, kalemle önemli bölümleri  çerçeve içine almak, ses tonumuzu değiştirerek, vurgulayarak kısa ve net komutlar vermek öğrenme sürecinde çocuğumuzun işini kolaylaştıracaktır.
Dikkatlerini dağıtacak uyaranları kontrol altında tutmalıyız.
Baştan pes edip yapamam dememeleri, yetersizlik  hissini hissetmemeleri için büyük işleri, ödevleri, yönergeleri küçük parçalara bölüp vermeliyiz.
Hiperaktif çocuklar ise oyunla rahatlatılmalı, hareket dinamiğini sağlıklı yönlendirebilecekleri  spor alanlarına  yönlendirilmelidirler. Böylece fazla  enerjilerini boşaltıp rahatlarlar.
Ayrıca uzun süre sandalyede oturamadıklarından rahatsız etmeyecek şekilde ara sıra kalkmalarına müsaade edilmeli ya da sosyal ortamın düzenini bozmadan, kendi dikkatlerini bölmeyecek görevler vererek hareket etmelerine destek olunmalıdır.
Ders çalışırken veya ders dinlerken aşırı hareketli davranışların yerine daha kabul edilebilen davranış örüntüleri konulmalıdır.
Yeniliğe ihtiyaçları olduğundan kullanılan ödüller değiştirilmeli, miktarı, derecesi düzenlenmeli ve çeşitlendirilmelidir. Öğrenme gerçekleştiğinde ve olumlu davranış kazanıldığında ödüller aşamalı bir şekilde geri çekilmelidir.
Bir konuyu öğretirken daha hızlı öğrenebilmeleri için birden fazla duyuya hitap edilmelidir.
Başaramayacakları sorumluluklar ve yönergeler verilmemelidir.
Başkalarıyla kıyaslanmamalı, bulundukları kurumlarda  etiketlenmelerine karşı hassas davranılmalıdır.
Öğretmeni ve çalışan diğer uzmanlarla işbirliği içerisinde olmak gelişimin sağlıklı ilerleyebilmesi için önemlidir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunu erken dönemde fark edip gerekli desteği sağlayarak, çocuğumuzun yaşam kalitesini arttırmayı amaç edinmeliyiz. Bu doğrultuda gerekli durumlarda psikiyatriste veya özel eğitim merkezlerine danışmalıyız.
Ders çalışmak istemeyen çocuğa nasıl yaklaşılmalı?
Ders çalışmanın sorumluluğunu kazandırmaya çalışırken onun ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak bireyin ödev yapma ve ders çalışma zamanı birlikte belirleyin.
Kendi çalışma ritueli, şekli ve sistemi üzerine düşünmesine, kendi için uygun olanı denemeler ile bulmasına yardımcı olun.
 Organize olmasına ilk aşamada yardımcı olun.
Çalışma ortamını dikkat dağıtıcı uyaranlardan arındırın.
Dikkatini sürdürebildiği zaman zarfında ders çalıştırın, sonrasında mola verin.
Ders çalışma zamanı planlaması yapın. Ders çalışırken çocuğunuzu gerçekçi değerlendirip takdir edin. Gereksiz ve aşırı övgülerden kaçının.
Anlamakta zorlandığı konularda kızmayın, eleştirmeyin, aşağılamayın. Sabırla konuyu anlatmaya devam edin veya farklı yöntemlerle öğrenmesini sağlayın. Bu konu da siz kendinizi yorgun ve sabırsız hissediyorsanız muhakkak bir uzmandan destek alın.
 
Öğretmenlerinden çocuğunuzla ilgili geri bildirim alın. Zorlandığınız kısımları,  önemli noktaları öğretmeninize veya takip eden uzmana danışın.
 
Çocuğunuz hangi yöntemlerle verimli ders çalışabiliyor belirleyin. Öğretmenlerinden farklı, tutarsızlık yaratacak  öğretme yöntemlerini kullanmayın.
Unutmayın her çocuk kendi yaşam döngüsü için de farklı,  özel ve biriciktir. Asıl amacımız çocuğumuza gerekli desteği sağlayarak onun yaşam kalitesini arttırmak, öğrenme sürecinde  yaşayabileceği kaygı ve başarısızlık duygularına sağlıklı çözüm yolları üretmektir.
Bir sonraki yazımızda; "Ders çalışma becerisini geliştirmek için kullanılan yöntemler nelerdir?" konulu yazımız ile yazı dizimize devam edeceğiz.
Bu önemli günde yazılarımla sizler ile buluşmanın heyecanını yaşıyorum.  Bugün 9 Eylül 2022. Bundan tam 100 yıl önce Şanlı Türk ordusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde silah arkadaşları ile birlikte 9 Eylül 1922 günü İzmir'i düşman işgalinden kurtardı. Sakarya Meydan Muharebesi ile başlayan süreç Türk ordusunun şanlı zaferleri ile son buldu.
Bu kutlu günü bir İzmirli olarak kutlamanın coşkusunu yaşıyorum.
Atatürk 'un bu kıymetli sözleri hep içimi titretir. "Ben, bütün İzmir’i ve bütün İzmirlileri severim. Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerinden eminim..... (S.D.II,  s.227)"
Çok hem de çok severiz Atam...
 
Psikolog&Aile Danışmanı Neslihan GİRGİN
[email protected]
[email protected]
@psk.neslihangirgin

YORUMLAR

  • 0 Yorum