İNSAN VE TOPLUM
Reklam
Şadıman Şenbalkan

Şadıman Şenbalkan

İNSAN VE TOPLUM

17 Aralık 2019 - 11:06

İnsanın insan için geliştirdiği insanca yaşam isteğinin odağı illa ki insan. Madem öyle, buyurun böyle.

Neden buyurayım? Misafir gelince buyur et… İş emredilince buyurulana; itaat et ya da etme… Hele ki sana buyuran patronunsa; sakın ona karşı gelme.

Akli selim bilgi sahibi olanın öngörülerini saptamalarını kulak arkası etme…

Ama ve lakin her devirde, devir daim sürer giderken paranın satın alma gücüyle sen güçlükleri aşarken, ben, sen, o, paraya uzaktan bakarız bu görünen vaziyette. Bozdur bozdur harca paramız olmadığı için mi parayla bozduk? Dolayısıyla da para olmazsa en temel ihtiyaçlarımız karşılanamıyor. Eeee…

E’si sağlık…

“Parası ya da gücü olan konuşuyor” deriz.

Dünyada güç oluşturmak isteyen süper güçler ve en bilineni de Amerika Birleşik Devletleri değil mi?

İklim değişikliği, ozon tabakası ve sera gazları ve dünya ekonomisinin gidişatı ABD’NİN umurunda mı? Ve ne yapıyor?

Hiç bir şey yapmıyor… Zira çölleşen dünyamız ve Afrika örneği ortada. Küresel iklim değişikliğinden nasibini alan Güney Afrika açlık, susuzluk, yokluk ve sefalet içinde ne yazıktır ki.

Tok açın halinden anlamaz özdeyişi burada kelamı yerli yerine oturuyor. Dünya küresel madem, küresel ısınmaya da küresel gerçeklerle çare bulun o zaman. İklim değişiklikleri, fosil yakıtları enerji kaynağı olarak kullanılırken dünyanın doğal enerjisini tüketmeyelim…

İZMİR’E HEM DE TAM ORTA YERİNE GÖKDELEN İSTEMİYORUZ

İzmir’in kalbine hançer saplamak değil de nedir gökdelen projesi? Bu toplum bu insanlar, algıda seçiciliği iyi bilirler. Birileri getirim kazanırken, birçok İzmirli de göz zevkini bozan ve güya gökyüzüne daha yakın, yukarı tırmanan çok katlı yapıyı istemiyor ve İzmir’in dokusuna dokunulmasından da hoşlanmıyor.

Bunları bir kenara yazdık biz İzmirliler… İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, bu projeye sıcak mı bakıyor bilemem ama biz, buz gibi suya girmiş vaziyetteyiz ve şoktayız. Ama güçlüyüz, titrememiz geçti mi dimdik ayaklıktayız. Bundan sebep toplumsal bilincinizim uyanışıyla “İzmir bizim evimiz” diyoruz. İzmir de daha farklı yapılacak işler varken nereden çıktı AVM olacak o gökdelen! Hem çevreyi çirkinleştirecek hem duru güzelliği yok edecek… Biz İzmirlilerin o binayı İzmir’in orta yerine dikmek olmazsa olmazı değil. Bizim olmazsa olmazımız İzmir ve İzmir bizim evimiz ve biz evimize dokundurmayız.

Neyse ki: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmirlilerin tepkisine duyarsız kalmadı ve altmış beş katlı ve oldukça yüksek olacak binanın iptali için kolları sıvadı.

Şimdi Konak İlçesi Başkanı Abdül Batur ve Konak Belediye Meclis Üyelerinin ruhsat kararı iptali ile o bina olmayacak gibi görünüyor. Hadi bakalım, eski bir müteahhit kızı olarak, bina değil alan istiyoruz. Toplum Sosyolojisini bilen bir yazar olarak ta toplumsal bilince şapka çıkartıyorum.

YORMAYIN BİZİ YORMAYIN YAHU

Gaipten haber veren falcılar ve yalancılar da var ne yazıktır ki toplumda. Külliyen yalan olan bilimsel hiçbir emaresi bulunmayan astroloji safsatasının her hangi bir bilimsel kürsüsü yokken; bu işle ‘paraya para’ demeyen ve ün sağlayanlar ibadullah çünkü. İnanmayın onlara ve umut tacirlerine geçit vermeyin…

Bunları neden mi yazdım. Birçok okumuş yazmış aydın kesim işsizlikle boğuşurken bu gibiler işi götürüyor da ondan.

Gelelim gündemi hiç düşmeyen ve canımızı her daim acıtan toplumsal gerçeğimize. Çocuk ve kadın katilleri ve kadına şiddet gösterenler; toplumca yaralarımızı kanatırlarken “toplum bu hale neden geldi” demez mi insan?

Kültürü, “toplumdaki geçmiş davranışların biriktirilerek aktarılan sonuçlar olarak tanımlar, Carr. Bunu ben değil sosyolog ve kuramcı Carr’ın savı söylüyor.

Bu itibarla da şiddet ve türevleri öğretilmiş bir duygu ve onun ötesinde de öğrenilmiş savı da doğrulanmış oluyor.

“Dilimde tüy bitti” derler ya o hesap benimkisi. Yıllardır söylüyorum şiddetin kaynağına inilmeden bu iş çözülmez. Şiddet ve niçin nedenlerini şiddeti önlemek adına şiddet ve türevleri vuku bulmadan, yok etmenin çaresi toplumsal çözümlemede çünkü.

Kaç kez çağrı yaptım kaç kez… “Bu işi yerelde çözelim ben varım” dedim. Tüm Büyükşehir Belediye Başkanlarının konuya eğilmelerini röportajıma ve projeme cevap vermelerini bekledim durdum…

Ne oldu?

Ses yok…

Ama benim sesim hep çıkacak ve bu kadın insan ve öbür kadın insanlar bize müstahak olmayan şiddete bir çare bulacak.

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar