Onu tanımayan yoktu.
Türkiye’nin en iyi onkoloji uzmanlarından biri, Profesör Emir Kaya, mesleğinde bir efsaneydi.
Onlarca hayat kurtarmış, imkansız denilen ameliyatları başarıyla gerçekleştirmişti.
İstanbul’daki uluslararası kanser kongresine yetişmek için yola çıktığında, sunacağı yeni tedavi yöntemleriyle tıp dünyasını değiştireceğini biliyordu.
Ancak uçak teknik bir arıza nedeniyle Ankara’ya acil iniş yaptı.
Zaman kaybetmek istemeyen Emir, bir araba kiralayıp yola koyuldu.
Fakat birden bastıran sağanak, yolları çamur deryasına çevirdi.
Rüzgarın devirdiği ağaçlar, kaybolan yön tabelaları…
Navigasyon bozulunca, kimsesiz bir köy yolunda mahsur kaldı.
Üşüyordu, yorgundu, umutsuzluğa kapılmıştı.
Tam o sırada, uzakta titrek bir ışık gördü.
Sırılsıklam halde, çatısı eğrilmiş küçük bir eve yaklaştı.
Kapıyı açan, kocaman gözlerinde şaşkınlık okunan orta yaşlı bir kadındı.
Hiç sorgulamadan, içeri aldı onu…
Kocasının kuru kıyafetlerini verdi, sıcak bir çorba ikram etti.
Telefon çekmiyordu…
Kocasını kaybetmiş, tek başına oğluyla yaşıyordu. Yemekten sonra;
— “Dua edelim mi?” diye sordu kadın.
Emir hafifçe gülümseyerek;
— “İnançlarınıza saygı duyarım, ama ben sadece bilime ve çalışmaya inanırım,” dedi.
Kadın ısrar etmedi…
Yatağın kenarına çöktü, üstü örtülü beşiğin başında fısıltıyla dualar okumaya başladı.
O an, Emir’in içinde tarifsiz bir sızı hissedildi.
— “Kimin için dua ediyorsunuz?” diye sordu sonunda.
— “Oğlum için…
Çok hasta. Kansermiş.”
Doktorlar;
–Tek çare Profesör Emir Kaya, diyorlar ama bizim ne paramız var ne de İstanbul’a gidebilecek gücümüz.
Elimden sadece dua etmek geliyor. Her gece Allah’tan bir mucize diliyorum.”
Emir’in nefesi kesildi.Gözleri doldu…
Uçağın arızalanması, bu köye sapması, kayboluşu…
Hiçbiri tesadüf değildi…
Sanki kader, onu buraya çekmişti.
Kadına kim olduğunu söylediğinde, önce inanamadı.
Sonra yıkılırcasına sandalyeye çöktü, ellerini yüzüne kapadı.
Ağlıyordu…
Yılların yükü omuzlarından düşmüştü sanki.
Emir o gece kaldı. Çocuğu muayene etti…
İstanbul’daki ekibini aradı.
Bir hafta sonra, kendi kurduğu vakfın desteğiyle, anne ve oğlu özel bir kliniğe alındı.
Bazen evren, yardıma muhtaç olanla yardım edebilecek olanın yollarını kesiştirir.
İşte o zaman, mucizeler gerçek olur…
Çünkü birisi, bütün kalbiyle inanmıştır.
Bu olay sadece çocuğun hayatını değiştirmedi…
Emir’in de, kalbine dokundu.
Yıllar sonra ilk kez, bazen en büyük mucizenin insan olabilmekten geçtiğini anladı.
Tüm canlılarda olduğu gibi her insanında hayatında sıkıntıların ve hastalıkların olduğu hayatı vardır.
Bir sıkıntı, sorun, hastalık kişiden uzaklaşacak ise bunu sağlayabilecek olan koşulların hemen yakınımızda sağlandığı görülür.
Allah kötü olan bir durumun son bulmasını istemiş ise bunu yapacak olan kişiyi de Allah ayağına gönderir.
İYİ OLACAK HASTANIN DOKTOR AYAĞINA GELİR
Turan ÇATAL
Araştırmacı Gazeteci-Yazar
YORUMLAR