ATEŞ MASALLARI 1.BÖLÜM
Reklam
Üseyd Öztuzcu

Üseyd Öztuzcu

ATEŞ MASALLARI 1.BÖLÜM

13 Mart 2019 - 17:31

Anlatılan odur ki vakti zamanında Şahlar Şahı Duman Şah’ın oğlu Ateş Şah babasının dizinin dibine çökmüş ve çaresizlikle bir isteği olduğunu bildirmiş. Doğrusu babası oğluna pek düşkünmüş. Hiçbir zaman cesaretten beri durmayan oğlunun hâline çok şaşırmış. Zira oğlunun yüzünde derin bir kaygı ve ondan beklenmeyecek bir biçimde korku mevcutmuş. Duman Şah oğlunun mühim bir derdi olduğuna hükmetmiş ve O’nu dizinin dibine kadar çöktüren derdin ne olduğunu şiddetle merak etmiş. “Söyle sevgili oğlum, bu zamana değin ne istedin ki elimizde imkân olduğu hâlde kabul etmedik? Neden eğilip bükülürsün? Ben senin babanım; bir şey isteyecek olsan elbet benden istemelisin. Bir derdin olduğunda dermanı için elbet bana başvurmalısın.” demiş. Babasının ona olan muhabbetine minnet duyarak Ateş Şah söz almış. “Sevgili babacığım, vesileniz ile büyüdüm, boy attım, gün döndükçe namınızdan namıma kattım, Şahlar Şahı Duman Şah’ın oğlu Ateş Şah olarak bilindim, sayıldım. Kabul buyurdunuz mülkünüzden pay aldım. Demem o ki zamanı gelen her şey zamanında oldu, tam oldu. Şimdi öyle bir zaman geldi, öyle bir iş oldu ki nasıl desem nasıl anlatsam bilemez oldum. Bir rüya gördüm ve bunu hayra mı yorayım şerre mi çözemez oldum. Derdim de dermanım da ihtimal ki rüyamda gizlidir. Ancak benim bu rüya ile baş edecek kuvvetim de aklım da yoktur. İzin verin önce size rüyamı anlatayım şah babam” demiş. Babası oğlunun rüyayı anlatması için bir sabırsızlık hissetmiş. Oğluna olur anlamında vücudu ile işaret vermiş. Delikanlılık çağının en güzel dönemini yaşayan yakışıklı şah babasına rüyasını anlatmaya koyulmuş.
***
Bundan bir ay evvel bir rüya gördüm şah babam. Rüyamda bir ok yayından serbest kalıp beni kovalamaya koyulmuştu. Oku fırlatan elin sahibinin kim olduğunu bilmesem de bizim gibi insan olmadığı kesindi. Sadece kolunu görebildiğim bu varlık insan ötesi bir varlıktı ki onun kolu ateş, su, toprak ve rüzgârın bir bütünlük haliydi. Bu kudretli kolun fırlattığı ok peşime düşer düşmez ondan kaçmaya başladım. Zira rüya hali ile neredeyse bana doğru kavislenerek havada süzülen ok kadar hızlı koşabiliyor ve onun hareketlerini rüya haliyle fevkalade kuvvetlenen gözlerimle gözleyebiliyordum. Yaydan çıkan ok ağaçtan yahut metalden yapılmış değildi. Daha çok bir kuvvet, bir tür ışık gibiydi. Zira parıl parıl parlıyor ve çeşitli kıvılcımlardan meydana geliyordu. Ben oktan kaçınmak için türlü manevralara girişsem de ok sanki akıl sahibi bir varlık gibi bu manevralara göre kendine yol tayin ediyordu. Kaçmaktan ve ondan kaçınmaktan vazgeçmesem de an be an bana daha çok yaklaşıyordu. Rüya haliyle ben oktan tam bir ay süre ile kaçmayı başardım.
(Devamı gelecek)

YORUMLAR

  • 6 Yorum