Reklam

Sanatçı özgür ve özgün olan kişidir

Yazar Nesrin Aydın’dan, ünlü ressam Hikmet Çetinkaya söyleşisi...

Sanatçı özgür ve özgün olan kişidir

Yazar Nesrin Aydın’dan, ünlü ressam Hikmet Çetinkaya söyleşisi...

Sanatçı özgür ve özgün olan kişidir
17 Ocak 2019 - 09:21

NESRİN AYDIN: Söyleşimize klasik bir soru ile başlamak istiyorum. Bir ressam düşünün ki, kendine yaşadığı coğrafyanın en bilinen çiçeğini, gelinciği, onun kardeşi sayılacak papatyaları harmanlayarak tablolar yapıyor ve bunu sanatının imzası haline dönüştürüyor. Şüphesiz ki bu uzun bir yolculuk. Hikmet Çetinkaya kimdir? Tıpkı bir gezginin yanına birkaç parça eşyasını alıp dünyayı keşfe çıkması gibi, resim sanatını sırtlanarak son nefesine değin sürecek olan bu yolu yürümeye nasıl karar vermiştir?

HİKMET ÇETİNKAYA: İnsan hayatında bir takım detaylar, yaşanmışlıklar vardır, anlatmaya kalksanız kelimelerin yetersiz kalacağını düşünürsünüz. Ancak değişik yöntemlerle ifade edebilirsiniz. Mesela renklerle. Renk birçok unsuru barındırır bünyesinde. Özellikle yanına aldığı diğer renklerle birleştiğinde inanılmaz anlamlar içerir, farklı etkiler yaratır. Renkleri gördüğünüz tam o anda dersiniz ki “işte ben de bunu söylemek istemiştim”. İşte resmetmek, renklerle konuşmak böyle bir şey. Kimse beni anlasın diye bir derdim yok, bunun için de uğraşmıyorum. Beni anlamasını istediklerim kimler biliyor musunuz? Daha önce benim düştüğüm damdan düşenler. Zaten onlar da beni anlıyor, üstelik anlamak için ekstra bir çaba sarf etmeden. Resim benim konuşma dilim, sır saklama kabım, gizli kasam...

NESRİN AYDIN: Sanat dalları arasında resim yapmanın ya da bir tabloyu izlemenin, insan ruhunu etkisi altına alan çok özel bir gücü var. Sizce bu gücün kaynağı nedir? Resim neden insanı içine çeker, onu bulunduğu andan çıkarıp alır? Ona geçici de olsa varoluşun başka bir boyutunu ve zamanını hediye eder?

HİKMET ÇETİNKAYA: Herkes için geçerli değildir bu. İhtiyacı olan, içinde bir kıpırtı hisseden, yüreğine dokunanlar içindir bu hediye. Resim ve renkler ayrı bir kültürdür. Ayrı bir zenginliktir. Her çağıranın yanına gitmez, o kadar da kolay değildir. Çağırmasını bilmek, sanatın dilini anlamak lazım. Çoğu zaman insanın eksik tarafı, diğer yarısıdır. Önemli olan insanın yaşamında ki o eksikliğin farkına varmasıdır. İşte o zaman, insan ruhu sanatla veya sanatın gücüyle bütünleşir.

NESRİN AYDIN: Gelincik coğrafyamızın olmazsa olmazlarından. Bizim kuşağın çocukluk dönemlerine baktığımızda, kentleşmenin bu kadar hızlı olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla en kalabalık yerleşkelerin önünde ya da arkasında dahi her zaman uçsuz bucaksız gelincik ve papatya tarlaları görme imkanımız vardı. Bu zarif çiçekten etkilenmemek mümkün değil. Resim konusunda seçebileceğiniz yüzlerce tema olmasına karşın Gelincik çiçeğini seçmenizdeki manayı, hatta varsa öyküyü öğrenmek isterim. Hikmet Çetinkaya ve gelincikler nasıl etle tırnak gibi oldular?

HİKMET ÇETİNKAYA: Bir sanatçının ben şu objeyi seçtim, çok beğendim demesiyle olmuyor. Ben elmayı seviyorum elma da beni sevecek diye bir olgu da yoktur. Ama bizim öykümüzde gelincik beni buldu diyebilirim. Paletin arasındaki kırmızılar bana göz kırptı. Bilmeden, çok fazla düşünmeden yollarımız bir anda kesişti. 2000'li yıllarda kendimi aniden İsveç Stockholm Dünya Sanat Fuarı'nda buldum. Orada uyandım, “demek ki ben bir şey yaptım, bir şeyi farklı yaptım ve buradayım, bunu değerlendirmeliyim” dedim ve üzerine gittim. Özgünlüğün ne olduğunu öğrendim. Sanatımı, renklerimi bir kez daha sorguladım. Aldığım eğitimin yetersiz olduğunun farkına vardım. Kendimi geliştirme çabası içine girdim. Uzun yıllar yurtdışında eksiklerimi giderdim. Gelinciği en iyi yapan sanatçıları buldum, onların yapıtlarını inceledim, nasıl farklı olabilirim diye düşündüm ve sonuçta bu seviyeye geldim. Ben böyle çok mutluyum. Gelincik ile birlikteliğimiz devam ediyor. Biz mutluyuz…

NESRİN AYDIN: Ressamların yaşamlarına baktığımızda birçoğunun eserlerinin öldükten sonra anlaşıldığını ve değerlendiğini görüyoruz. Hatta halk arasında da resimle uğraşan kişilere bu acı gerçeklik espri olarak yapılır. Siz çok şükür ki, sanatınızın karşılığını toplum beğenisi olarak almış bir ressamsınız. Yani tablolarınızın ilk bakışta birçok sanatçının eserinden ayrımsandığına, takdir edildiğine şahit oldunuz, sanatınızı geleceğe taşıdınız. Bunu başarmış birisi olarak şunu sormak istiyorum; bir ressam kendisini geleceğe nasıl taşır?

HİKMET ÇETİNKAYA: Araştırma, inceleme ve devamlı yeni bir şeyler öğrenme çabası. Ben eksiklerimi biliyorum. Bunu net ortaya koydum. Daha önce yaşamış değerli sanatçıların ne yaptıklarına baktım. Başarısız olan sanatçıları inceledim. Neyi yapıp, neyi yapmamam gerektiğini araştırdım, öğrendim. Dünyadaki bütün yanlışları yapacak kadar zamanım yok. Daha önce yapılan yanlışlardan dersler çıkarttım. Herkesi kendime rehber edindim. Sadece resim alanında değil, hangi branşta iş yaparsam yapayım, yine aynı tekniği uygulardım ve başarılı olurdum. O düşüncedeyim… Kimsenin yanlışını yüzüne vurmak benim tarzım değil. Bunlar benim doğrularımdır…

NESRİN AYDIN: Gücün ve popülaritenin sanatın yanındaki duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu soruya Kenan Evren iyi bir örnek olsa gerek. Resme duyduğu amatörce ilgiyi önce tabloya dönüştürdü ve bir zaman sonra yaptığı tablolar güzel fiyatlarla alıcı buldu. Fakat adı cunta ile anılarak, düşünce özgürlüğüne, şiire, şairlere ve sanata getirilen kısıtlamaların, cezaevindeki işkencelerin, kayıp insanların sorumlusu olarak geçti tarihe ve oklar bu kez toplumun öngörüsüyle kendisine çevrildi. Şimdi tablolarını alanlar belki de çok pişmanlar. Bu ve buna benzer durumların sanatı yansıtabileceğini onu ilerletebileceğini söylemek mümkün mü?

HİKMET ÇETİNKAYA: Sadece sanat alanında değil, her alanda popülarite gelip geçici bir modadır. O dönem gündemde kalırsınız. Sizi kalıcı yapmaz, kalıcı olabilmek için devamlılık esastır. Sanat arabasının yakıtı bilgidir, araştırmadır ve devamlı üstüne eklemektir. Sadece felsefe veya yaşanmışlık yetmez. Resim bilgisi veya maddi güç de yetmez. Hepsinden biraz olmalı, orantılı olmalı her şey. Bilgi, deneyim, güç, hırs, sorgulama, yaşanmışlıklar, çevre hepsinden biraz olmalı ve satrancı da iyi oynamalısınız. Her an ummadığınız yerlerden şaşırtıcı hamleler çıkabilir. Cesaretiniz olmalı, her şeyden önce inancınız olmalı.

NESRİN AYDIN: Söz konusu edebiyat ya da sinema olduğunda eleştirmen sıfatıyla yorum yapanlara sıkça rastlıyoruz. Aynı durum resim sanatı için de söz konusu elbet bu nedenle bir resmin eleştirisini kimler yapabilir, ya da herkes resim eleştirisi yapma hakkına sahip midir diye sormak istiyorum?

HİKMET ÇETİNKAYA: Bizim toplumumuzun bir özelliği vardır. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluruz. Kitap okumayız, araştırmayız ama her şeyi biliriz. Bilmemizden de öte, fikir yürütürüz, yorumlarız. Eleştiri adı altında hakaret de edebiliriz, bunu da en doğal hakkımız olarak görürüz. Bu durum sadece sanat için değil, her alanda bunu görebilirsiniz. En iyi eleştirmenimi kendim olarak görürüm. Resim alanında 43. yılımı yaşıyorum. Benden 1 gün fazla resimle uğraşmış, 1 resim fazla yapmış kişilerin eleştirilerini dikkate alırım. Diğer eleştirileri de dinlerim, ama sadece dinlerim saygı olarak.

NESRİN AYDIN : Popüler kültürün içinde yer alan isimlerin sanatçı, yaptıklarının ise sanat olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sanatçı nedir ve bir şeyin sanatsal sınıfa girebilmesi için nelere ihtiyacı var? Hangi değerleri barındırmalı içinde?

HİKMET ÇETİNKAYA: Sanatçı özgür ve özgün olan kişidir. Ürettiği eser parmak izi gibi sadece kendisinin olmalı, düşüncelerini yansıtmalıdır. Çalıntı, esinti, aşırma olmamalı; araştırmaları neticesinde edindiği yılların birikimini üzerinde taşımalıdır. Popüler kültür her toplumda vardır, yaşanır. Bazen ihtiyaç da vardır. Nedenine gelince her meslek grubunda beyazın yanında siyahlar da olmalı. Siyah olmalı ki beyazın değeri anlaşılsın. Sanatta da yoz, basit işler olmalı zaman zaman. Fakat yaşam süreci içerisinde ayıklanır bu, kalıcı olan zaten kalır, yoluna devam eder. İnsan bunu kendisi belirleyemez. Su yolunu bulur…

NESRİN AYDIN: İzmir’de Arkas Sanat galerisinde sergilenen ünlü tabloları görme ihtimali buluyoruz zaman zaman. Hepsi muhteşem eserler. İnsan seyrederken adeta başı dönüyor. Renkler, ışığın hareketi, portrelerdeki ve perspektiflerdeki muazzam matematik insanı şaşırtıyor. Ayrıca geçmişte ressamlar tablolarını yaparlarken, boyalarını kendileri üretiyorlarmış. Sizce bu gün bizlerin sahip olduğu boya teknolojisi onların elinde olsaydı ne olurdu? Bizim kuşak ressamlarımız mı daha şanslılar materyal konusunda yoksa 1800’lü yıllar ve öncesindeki resim dehalarımız mı?

HİKMET ÇETİNKAYA: Her dönem kendi içerisinde iyidir. Eski büyük sanatçılarımızın eserlerine bugünkü teknoloji ile bakılırsa bu denli çabuk tüketen bir toplumda aynı etkiyi yaratır mıydı bilemiyorum. Sanmıyorum. Her dönemin artıları ve eksileri vardır. Örneğin eskiden kopya resim bu denli çok değildi. Aşırma, çalma bu denli yaşanmıyordu. Şimdilerde iletişim çok yaygın, malzeme ve teknik yönünden şanslıyız. Ancak 100 yıl sonra kim kalır bu dönemden bilemiyorum. Toplum ortalamasına vurursan, eskiden koleksiyoncu daha çoktu, destek daha fazlaydı. Şimdi ise sanatçı yaşamını sürdürebilmek için ek bir iş yapmak durumunda kalıyor çoğu zaman. Sanat ayrı bir güçtür, ayrı bir sanayidir. Gerekli önemi bulamazsa yer değiştirir, gider. Elde tutamazsınız. Türkiye’deki bugün ki sorun bu işte.

NESRİN AYDIN: Amatör resim kurslarını az çok biliyoruz. Birçok eserin reprodüksiyonları yapılıyor oralarda. Ve teknik olarak resim tuvale kareleme şeklinde aktarılıyor. Her karenin içine düşen motif bir araya geldiğinde resim çizilmiş oluyor. Oysa resim bunun çok daha dışında bir hesap kitap işi. Her ne kadar harcanan zamana ve emeğe saygı beslemek gerekse de, oran ve orantıyı kişi kendi tasarlamadığı sürece resim yapıyor sayılabilir mi?

HİKMET ÇETİNKAYA: Öncelikle teknik nasıl olursa olsun resim yapılmasını sağlamalıyız. Boyayla, renkle uğraşılsın. Resim yapma yaygınlaştıktan sonra zaten yanlış veya doğru zaman içerisinde ayıklanır. Ressam resim yapan kişidir. Sanatçı ise yaptığı resme yorum getiren, anlam katan kişidir. Her ressamdan sanatçı olmasını bekleyemeyiz. Bunlar aşama aşamadır. Resim yapan kişi kendisini geliştirdikten sonra yanlışlarından da sıyrılır. Çünkü araştıracaktır, resim inceleyecektir, müze gezecektir, kendisini geliştirecektir. Her sanatçı olaya böyle başlamıştır. Yanlışlarımız bizi doğru yola sokar.

NESRİN AYDIN: Her şeyi çok çabuk tüketiyoruz. Dolayısıyla değişik bir şeyler üretme çabası arayan, deneyen fakat bundan çok çabuk sıkılan, odaklanma sorunu yaşayan, zamanı adeta öğüten doyumsuz bir toplum haline geldik. İnsanlar ekonomik sıkıntıları nasıl giderebilirim kaygısıyla baş etmek adına, sanatı akıllarına bile getirmiyorlar. Merakı ve yeteneği olanların ise maddiyatsızlık ya da toplum baskısı yüzünden istedikleri üniversiteleri değil, iş getirisi olan farklı üniversiteleri seçtiklerine şahit oluyoruz. Sanat böylesi bir yaklaşımı asla kaldırmaz çünkü ciddi bir zaman ve emek talebi vardır insandan. Sizce bu gün Picasso gibi Salvador Dali gibi, Van Gogh gibi ülkemizden örnek vermek gerekirse Abidin Dino, Halil Dikmen, Hale Asaf, Osman Hamdi bey gibi sanatçılar çıkarabilir mi toplum?

HİKMET ÇETİNKAYA: Türkiye’de Van Gogh’dan daha iyileri var. Fikret Mualla, Tuncay Betil örneğin. Sorun sunamama, pazarlayamama, paketleyememedir. Van Gogh’un toplam sanat yaşamı 5 yıldır. Hayatında sattığı bir tane bile resim yoktur. Bir çok sanatçıda olduğu gibi yaşam öyküsü, hikayesi onları bugün ulaşılmaz duruma getirmiştir. Bizim toplumumuzdan bir Picasso çıkmaz, neden derseniz, sanata ve sanatçıya yatırım yok. Paketleme ve sunma da sorun yaşıyoruz. Çok önemli değerlerimiz var aslında. Sporda, sanatta, edebiyatta değerlerimiz çok fazla, ama farkında değiliz. Şunu da unutmayalım, bozuk saat bile bir günde 2 defa doğruyu gösterirmiş. Bu demek değildir ki saat çalışıyor.

NESRİN AYDIN: Sanat akımlarıyla ilgili bizlere neler söyleyebilirsiniz? Sizi etkisi altına alan ve evet ben bu akımdan çok beslendim dediğiniz, bir akım oldu mu? Bu gün hangi sanat dalı olursa olsun, sanatın hala Rönesans’ın ekmeğini yediğini söyleyebilir miyiz?

HİKMET ÇETİNKAYA: Rönesans için evet, hala etkisi vardır diyebilirim. Ancak en önemlisi kuşkusuz Empresyonizm'dir. Claude Monet bu işin en babalarındandır. Dünya sanat tarihine büyük bir etkisi olmuştur. Sadece bizi değil, Dünyayı etkilemiştir. Bana kalırsa daha uzun süre sanatçılar bunun ekmeğini yiyecektir.

NESRİN AYDIN: Gelincik çiçeğinin kadifemsi dokusu içinde sıra dışı bir kırmızı barındırdığı bilinen bir gerçek. Bu rengi en iyi gözlemleyenlerden biri de sizsiniz. Bir boya firması “Çetinkaya Kırmızısı” adıyla gelinciğin gerçek rengine en yakın tonunu sürdü piyasaya. Muhtemelen de sizin fikirlerinize ve beğenilerinize başvuruldu. Bu rengin materyale dönüşmesinin öyküsünü bizimle paylaşır mısınız?

HİKMET ÇETİNKAYA: Bunlar biraz da pazarlama teknikleridir. Evet belli bir yere gelince bazı kapılar açılır. İnsanın gururunu okşuyor, tabi ki güzel bir şey ancak bunun üzerinde de fazla durmuyorum. 4 – 5 tane boyanın karışımından buluyorum ben o kadifemsi kırmızıyı. Bu hemen dün bulunmuş veya yapılmış değil. Kırmızı kullanan diğer sanatçıları inceledim, araştırdım. İçlerinden sıyrılmak için nasıl farklı olabilirim diye çok çalıştım. Çok boya harcadım. Pigmentlerini inceledim. Sonuçta başarabildim mi, belki biraz. Hala araştırıyorum, ama günün birinde daha da iyisini yapacağım. Bundan şüphem yok…

NESRİN AYDIN: Lale Osmanlı kültürünün en ünlü çiçeklerinden ve gelincikle kardeş bir bitki. Dolayısıyla vakti zamanında soğanları topraklarımızdan neredeyse talan edilerek kaçırılmış yurt dışına. Ve özellikle Hollanda bu çiçeği çok sahiplenmektedir. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergi ve hatta atölye açtığınızı biliyoruz. Bu sergilerde ve yurtdışında yürüttüğünüz çalışmalarda lalenin olsun gelinciklerin olsun Türk kültüründeki yerini tanıtma, anlatma ve benimsetme çabalarınız anlaşılabiliyor mu sizce?

HİKMET ÇETİNKAYA: Bir süre önce Paris’te atölyem vardı, orada da eserler ürettim. Sergiler açtım. Sonra Paris dönemini kapattım. Şu an Kanada – Toronto’da bir atölyem var, orada sanat çalışmalarımı sürdürüyorum. Türk vatandaşlığımın yanında Kanada vatandaşlığım da var. Bunun da avantajlarından faydalanıyorum. Gelincik veya lalenin neyi sembolize ettiği, felsefeleri bizde tam olarak bilinmiyor. Özellikle gelinciğin ki hiç bilinmiyor. Lale biraz daha zemin bulabilmiş. Örneğin Kanada’da 11 Kasım anma törenlerinde (Remembrance Day) herkes yakasına gelincik takar. Orada anlarsınız gelinciğin aslında ne ifade ettiğini. Altı doludur, felsefesi güçlüdür.

NESRİN AYDIN: Bir eserin, herkesçe düşünülebilen boyutunun dışına çıkıp, sınırların ötesine geçmeyi başarmış olması, onun anlaşılabilirliği açısından daha çok hoşgörüye ihtiyacı olacağını düşündürüyor bana. Ya da hoşgörüsüzlüklere karşı kendi varoluşu içinde muazzam bir tahammül gücü barındırması gerektiğini. Son yıllarda ülkemizin çok sayıda şehrini süsleyen ve birçoğu iyi sanatçılar tarafından yapılmış olan heykellerin, yerinden sökülmesini ya da saldırıya uğramasını nasıl karşılıyorsunuz? Bu durum sizde nasıl duygular uyandırıyor? Eskilerden gelen o estetik anlayışımıza, sanata yatkın kültürümüze ne oldu?

HİKMET ÇETİNKAYA: Türkiye’de sanatın gerekli zemini bulamaması biraz da dini yanlış yorumlamaktan kaynaklanıyor bana göre. Güzellik ve estetik toplumun her kesiminde aynı ilgiyi görmüyor. Liderlerimiz de oy potansiyellerini düşürmemek adına tribünlere oynadığından çoğu zaman sanat ellerinde bir oyuncak haline geliyor. Bir dönem çok iyiydik sanatta, ama şimdi o eski günleri bile özler olduk. Özgürlüğün bittiği yerde yalakalar çıkar piyasaya. Çok üzgünüm ama maalesef bir kesime yaranmak adına onların düdüğünü öttürmek zorunda kalmasaydık keşke. Umarım bu gidiş çok uzun sürmez, sanat ve sanatçımız hak ettiği yerde olur.

NESRİN AYDIN: Hikmet hocam, kainatta her şeyden önce yaratılan ilk şeyin sevgi olduğunu düşünüyorum, bu duyguyu insanların hizmetine veren Tanrının, her zaman sizinle ve fırçanızla olmasını diliyor, fevkalade söyleşiniz için gönülden teşekkür ediyorum…

1958 Konya doğumlu değerli ressamımız HİKMET ÇETİNKAYA’nın özgeçmiş bilgileri aşağıdaki gibidir.

Ankara Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi-Resim Bölümünden 1982 yılında mezun oldu.

2002 yılında Fransa’da Arc-En-Ciel Maison D’art Paris adında bir sanat evi açarak 5 yıl sanatsal etkinliklerde bulundu. 2013 yılında Kanada – Toronto’da kurduğu atölyesinin yanında Ankara’daki atölyesinde de eş zamanlı olarak sanatsal çalışmalarını sürdürmektedir.

Bulgaristan–Varna–Plovdiv, Avusturya–Pöchlarn, Kanada–Montreal–Ottowa–Toronto, Kırgızistan–Bişkek, Avustralya–Canberra, Tayvan–Taipei, Malta–Valletta’da sanat sempozyumlarına katılarak canlı performanslar sundu, seminerler verdi.

47 kişisel sergisi yurtdışı olmak üzere (Amerika, Kanada, Almanya, Rusya, Avusturya, Fransa, İsveç, Çin, Avustralya, Yunanistan, Bulgaristan, Kırgızistan, Sırbistan, Malta, Tayvan, Kıbrıs) toplam 143 kişisel - solo sergi yaptı. 1976 yılında yağlıboya ile tanışan Çetinkaya, 42 yıldır elinden bırkmadığı fırçasıyla 20.000’den fazla çalışmasını sanat dünyasına kazandırdı.

ÖDÜLLER – ONURLANDIRMALAR

Sekiz eseri (150 X 150 cm) Kanada - Ottowa War Museum’a kabul edilerek daimi olarak müzede sergilenmeye değer görüldü.Bişkek - Kırgızistan Gapar Aytiyev Güzel Sanatlar Müzesinde, Kanada Ontario Eyaleti Parlamentosunda,Kanada Toronto ve Ottowa Belediye Sarayında,Amerika - Brooklyn Belediye Sarayında,Kanada - St. John's Başkanlık SarayındaKanada - St. John’s Queen Elizabeth Libary - Memorial Üniversitesinde,Bulgaristan, Kırcaali Belediye Sarayında,Çin – Pekin Minzu Üniversitesinde,Avustralya Melbourne Shirene of Remembrance Müzesinde,Avustralya Canberra Ulusal Müzesinde, Avustralya Viktorya eyaleti Hükümet Binasında,Malta Cumhurbaşkanlığı Parlamento Binasında,Tayvan Kültür Bakanlığında,Türkiye’nin değişik ülkelerdeki büyükelçilik ve konsolosluklarında,İstanbul Bayındır Hastanesi’nde ikiyüzkırk eser,İzmir Adnan Menderes havaalanında 18 metre uzunluğunda eseri,Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezinde 28 metre uzunluğunda eseri, 2006 – 2007 döneminde Kavaklıdere Rotary Kulübü Meslek Başarı Ödülü2013 – 2014 döneminde Oran Rotary Kulübü Meslek Başarı ÖdülüYaptığı sosyal projeler için Kamu kurumları, vakıflar, dernekler tarafından verilen başarı, teşekkür plaketleri ve ödülleri,Fotoğraf Sanatı Kurumu ( FSK ) ‘da, sanatçının belgeseli hazırlandı Ankara / Yenimahalle Belediyesi tarafından yaptırılan NAZIM HİKMET KONGRE & SANAT MERKEZİ’n deki sergi mekânına “HİKMET ÇETİNKAYA SERGİ ALANI” adı verilerek, sanatçıya yaşamındaki en büyük ödül verildi.Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği Üyesidir.

hikmetcetinkaya.com

Artnet.com / hikmet çetinkaya

[email protected]

KİŞİSEL ETKİNLİKLER..

2018 The Isabel Bader Theatre Toronto - Kanada

2018 Hilton Convention Center Art Show - İstanbul

2018 TÜYAP Sanat Fuarı - İstanbul

2018 ArtAnkara Sanat Fuarı - Ankara

2017 Aya Gallery Mövenpick Hotel Gordon Horn - İstanbul

2017 Aya Gallery Park Dedeman Levent - İstanbul

2017 Nurol Sanat Galerisi - Bodrum

2017 Nurol Sanat Galerisi - Ankara

2017 Aspect Art Gallery – Plovdiv - Bulgaristan

2017 Sun Yat Sen Anıt Kompleksi – Wen Hua - Tayvan

2017 Wurtemburg K1N 8L9n – Ottawa - Kanada

2017 The House of Parliament Exhibition Center – Valetta - Malta

2017 Part Gallery – Dedeman Bostancı - İstanbul

2017 Peace Of Art - İstanbul

2016 EW Concept Collection – Toronto - Kanada

2016 Varna Largo Art Gallery - Bulgaristan

2016 ArtAnkara Sanat Fuarı - Ankara

2015 Shrine of Remembrance Birdwood Avenue Melbourne - Australia

2015 Embassy of the Republic of Turkey Lalezer Hall Kanberra – Australia

2015 Krug Art Gallery - Kırcaali - Bulgaristan

2015 Nesi Art Gallery – Burgaz - Bulgaristan

2015 Nurol Sanat Galerisi - Bodrum

2015 Government House - Newfoundland / St. John's - Kanada

2015 Queen Elizabeth Libary - Memorial Üniversty – St. Johnson - Kanada

2015 Roundhouse Community Center - Vancouver - Kanada

2015 College Laselle - Montreal - Kanada

2015 Aspect Art Gallery – Plovdiv - Bulgaria

2015 Nurol Sanat Galerisi– Ankara

2015 Canadian War Museum - Ottova - Kanada

2015 TC.Berlin Büyükelçiliği Tiergartenstrasse - Berlin - Almanya

2015 ART – ANKARA Sanat Fuarı Real Colection (Özel Sunum)

2015 The Rotunda Cıty Hall - Toronto - Kanada

2015 Puca Sanat Galerisi - Bursa

2014 Çin Minzu Üniversitesi Güzel Sanatlar Galerisi - Çin

2014 Larga Art Gallery - Varna –Bulgaria

2013 Bilkent Sanat Sokağı Özel Sergi - Ankara

2013 ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu Kültür ve Kongre Merkezi - Kıbrıs

2013 TÜYAP Sanat Fuarı (Galeri İdil) İstanbul

2013 Esenboğa Havalimanı TAV Galeri - Ankara

2013 New Moment Art Gallery _ Belgrat - Sırbistan

2013 Nesi Art Gallery – Burgaz - Bulgaristan

2013 Aspect Art Gallery – Plovdiv - Bulgaristan

2013 Nurol Sanat Galerisi– Ankara

2013 Uluslararası Bandırma Kuşcenneti Kültür - Turizm Festivali - Balıkesir

2013 Toprak Sanat Galerisi – (Fatih Kıral) İstanbul

2013 Larga Art Gallery - Varna –Bulgaria

2012 Galeri En - İzmir

2012 Turkish Center, United Nations Plaza – New York

2012 Atılım Üniversitesi – Ankara

2012 Feshane Fuar Kongre ve Kültür Merkezi Manas Akademi - İstanbul

2012 Galerıe D’Art Perles Rouge - Paris

2012 Altın Yunus Sanat Galerisi - Çeşme

2012 Dibekli Han Sanat Köyü - Bodrum

2012 Aspect Art Gallery – Plovdiv - Bulgaria

2012 Nazım Hikmet KSM Hikmet Çetinkaya Sergi Alanı - Ankara

2012 The Üniversity of Management and Design – Bishkek - Kyrgyzstan

2012 Nişantaşı City’s Toprak Sanat Galerisi – İstanbul

2012 Karabük Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi - Karabük

2011 City Hall, The Jean Pigott Hall - Ottowa - Kanada

2011 Canadian War Museum – Ottowa – Kanada

2011 Toronto Cith Hall – Toronto – Kanada

2011 Kanada War Museum Eserleri Tanıtımı (Özel Sergi) Bilkent RC - Ankara

2011 Kanyon AVM. – (RC Collection – Unicef) İstanbul

2011 Villa Rustica & Art Gallery (RC Collection) Bodrum

2011 Alaçatı Sanat Galerisi (RC Collection) Alaçatı – İzmir

2011 Aspect Art Gallery – Plovdiv – Bulgaria

2011 Bilkent Sanat Sokağı – Ankara

2011 Nurol Sanat Galerisi – Bodrum

2011 Nurol Sanat Galerisi – Ankara

2010 Kanyon AVM. – (Real Collection - Unicef) İstanbul

2010 Galleri Hittite – Toronto – Kanada

2010 Turquebec- Association Culturelle et Amicale – Montreal- Kanada

2010 Canadian War Museum – Ottowa – Kanada

2010 Aspect Art Gallery - Plovdiv – Bulgaria

2010 Dega Sanat Galerisi – İstanbul

2009 Atelier an der Donau – Pöchlarn – Avusturya

2009 Princess & SPA (Toprak Sanat Galerisi) Göltürkbükü – Bodrum

2009 Aspect Art Gallery – Plovdiv – Bulgaria

2009 Nişantaşı City’s Toprak Sanat Galerisi – İstanbul

2009 Kocaeli Belediyesi Sanat Galerisi – İzmit

2009 Nurol Sanat Galerisi – Ankara

2008 Görüntü Sanat Merkesi – Mersin

2008 Tüyap Sanat Fuarı (Valör Resim Galerisi) İstanbul

2008 The Marmara-Bodrum- (Toprak Sanat Galerisi)

2008 Piazza Art Gallery – Göktürk – Kemerburgaz – İstanbul

2008 Aspect Art Gallery – Plovdiv – Bulgaria

2008 Teraspark Sanat Galerisi. – Denizli

2007 Tüyap Sanat Fuarı (Valör Resim Galerisi) İstanbul

2007 Adam & Eve (Toprak Sanat Galerisi) – Antalya-Belek

2007 Princess & SPA (Toprak Sanat Galerisi) Göltürkbükü­-Bodrum

2007 Çağsav-Ankart 7.Sanat Fuarı(Galeri Baraz)Ankara

2007 Toprak-Hayela Sanat Galerisi. Bursa

2007 Art Bosphorus Çağdaş Sanat Fuarı (Valör Resim Galerisi)İstanbul

2007 Nurol Sanat Galerisi – Ankara

2006 Tüyap Sanat Fuarı (Valör Resim Galerisi)İstanbul

2006 Toprak Sanat Galerisi- İstanbul

2006 Çağsav-Ankart 6.Sanat Fuarı(Galeri Baraz)Ankara

2006 Galeri Desti- Antalya

2005 Doku Sanat Galerisi- İstanbul

2005 Ege-Art Sanat Fuarı (Arc-En-Ciel Maison D’art Paris)İzmir

2005 Tüyap Sanat Fuarı (Valör Resim Galerisi)İstanbul

2005 Valör Resim Galerisi – Ankara

2005 Çağsav-Ankart 5.Sanat Fuarı(Galeri Baraz)Ankara

2004 Doku Sanat Galerisi –İstanbul

2004 ATA TURQUIE – Nancy – Fransa

2004 Tüyap Sanat Fuarı (Valör Resim Galerisi)İstanbul

2004 Bureau De La Culture Et De I’Information Paris-Fransa

2004 Hotel De Ville Herouville, Saint Clair Calvades-Fransa

2004 Doku Sanat Galerisi- İstanbul

2004 Tüyap-Hobiz Sanat Fuarı (Valör Resim Galerisi)İstanbul

2004 Chateau De Beauregrad – Caen – Fransa

2004 Çağsav-Ankart 4.Sanat Fuarı (Galeri Baraz)Ankara

2004 Le Centre Culturel Anotolie De Paris – Fransa

2003 Valör Resim Galerisi – Ankara

2003 Art-İstanbul Uluslararası Sanat Buluşması (Galeri Milo) İstanbul

2003 Tüyap Sanat Fuarı(Valör Resim Galerisi) İstanbul

2003 Çakınberk Sanat Galerisi – Balıkesir

2003 Çağsav-Ankart 3.Sanat Fuarı (RD Sanat Galerisi)Ankara

2003 İçel Sanat Kulübü – Mersin

2002 Art-İstanbul Uluslararası Çağdaş Sanat Buluşması (Galeri Yansıma) İstanbul

2002 Tüyap Sanat Fuarı (Milo Sanat Galerisi)İstanbul

2002 RD Sanat Galerisi – Ankara

2002 Artium Sanat Galerisi – Ankara

2001 Tüyap Sanat Fuarı (Artium Sanat Galerisi)İstanbul

2001 Artium Sanat Galerisi – Ankara

2001 STOCKHOLM Dünya Sanat Fuarı (Artium Sanat Galerisi) İsveç

2001 Çağsav – Ankart 1.Sanat Fuarı (Artium Sanat Galerisi) Ankara

2001 Çakınberk Sanat Galerisi – Balıkesir

2000 Artium Sanat Galerisi – Ankara

1998 Şekerbank Sanat Galerisi – Ankara

1997 Çetinkaya Sanat Galerisi – Ankara

1996 Milo Sanat Galerisi – Ankara

1995 Dedeman Oteli Sanat Galerisi – Ankara

1995 Akbank Sanat Galerisi – Isparta

1995 Efes Müzesi – Selçuk

1995 Akbank Sanat Galerisi – Denizli

1995 SSK Sanat Galerisi – Ankara

1994 Kardelen sanat galerisi – Ankara

YORUMLAR

  • 0 Yorum