Emrullah Aksakal..
Benim zamanımda Karşıyaka Emniyet Md. Yardımcısıydı..
Neşe doluydu.. Herşeye kafayı takmazdı
Her işin bir püf noktasını bulur, sonuca en kolay yoldan ve yorulmadan gitmeye bayılırdı..

Ramazanda karakol önündeki nöbetçinin tüfeğini alır, "Git içerde iftarını yap da gel" der, kendi dikilirdi..

Annesi ölenin cebine borç da olsa para koyar, hastası olana araba gönderirdi..

Hukuk okuyordu.. Boş adam değildi..
Polislikle yetinmedi, hukuk okuyup avukat oldu.

Adliye Sarayı 'na girerken kapıdaki meslektaşları avukat kapısına yollamaya kalkmış.
Girersin giremezsin derken..
Bu itiraz etmiş birşeyler olmuş, memurlarla birbirlerine girmişler.
Müdürü "ters kelepçe" yapıp paketlemisler..

O ters kelepçe, müdür olduğu için mi yoksa avukat olduğu için mi?

Inanilir gibi değil!
Sen yıllarca hizmet et, ayni üniformayı giyen meslektaşların seni karga tulumba içeri alsın?

Dünyanın en kötü insanı olsa..
Dünyanın en kötü avukatı olsa..
Dünyanın en kötü müdürü olsa..

Ne olur geçse o kapıdan?
Hiç mi yolunuz kesismedi bir yerlerde müdürünüzle?

Bu kadar mı edepsizdi sizin gözünüzde?

Bir hemşire farklı bir hastaneye gittiğinde meslekdasları onu el üstünde tutarlar

Ona keza bir öğretmen de farklı bir okula uğradığında imtiyazlıdır, her zaman öncelik tanırlar..

Bir tek poliste bu geçerli değildir!
Sevgi zaten yoktur da saygı da yoktur!

Kardeşim!
Adamın polis olmasının hükmü yoksa neden kimlik veriyorsunuz o zaman?

Hani teşbihte hata olmaz derler..
Eşeğin hatırı yoksa semerin hatırı var !

Hadi avukatlığını boşver..
Polisliğinin de mi hatırı kalmadı da ters kelepçe vurdunuz?

Devletine yıllarca sizinle birlikte gecesini gündüzüne katarak hizmet etmiş bir meslekdaşımıza bunu reva görüyorsanız, vatandaşı hakikaten Allah korusun.